1964 yılında Hakkari'de doğdu. İlk ve ortaokulu Hakkâri’de -1979- Liseyi, Ankara inşaat Teknik Lisesi’nde -1982- Fakülteyi, Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde -1988- tamamladı.
Bir süre Hakkâri Lisesi ve Ticaret Lisesi’nde “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” öğretmenliği yapar. (1988-1989) Diyanet İşleri Başkanlığınca -1989- Hakkâri ili Çukurca ilçe vaizliğine atandı. Sonra Van ili Edremit ilçesi Müftülüğüne (01.10.1991-22.10.2002) daha sonra da Bitlis ili Adilcevaz İlçesi Müftülüğüne naklen atandı. (05.11.2002- 20.01.2010) Diyanet İşleri Başkanlığının görevlendirmesi ile Almanya’nın Frankfurt ve Münih şehirlerinde bir süre çalıştı.
Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri, Tefsir Bilim Dalma Yardıma Doçent (20.01.2010) 06.03.2018 tarihinde de doçent olarak atandı. Çok sayıda ulusal ve uluslararası sempozyum tebliği ve yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır.
Vahiy bu bağlamda toplumun çoğunluğu tarafından benimsenip alışkanlık haline getirilen akl-ı selim yanında güzel kabul edilerek adına sahih örf-adet denilen düzenlemelerden ; kısas Cahiliye devrinde mevcut olup , Kuran’ın bu Cahiliye örfünü aynen almayıp bazı düzenlemeler yapmıştır .
İbn Teymiyye şöyle der :
" Şurası bilinen bir gerçek ki, her sözün asıl amacı, lafzın değil, bir mananın kavranmasındır. Yoksa kupkuru lafız bir değer ifade etmez. Sadece kabukla uğraşmak kişiye veya uğraşana bir şey kazandırmaz. "
Kuran-i Kerîm farklı inanç gurupları ile olan ilişkinin bile güven üzere kurulmasını ister. "...ONLAR SÎZE KARŞI DÜRÜST DAVRANDIKÇA SÎZ DE ONLARA DÜRÜST DAVRANIN !..." (Tevbe, 9/7; Âl-i İmran, 3/75)
Çünkü vahiy, câhiliyeyi malum bir coğrafya veya belli bir sürecin adı olarak değil güç, menfaat ve şekilciliğin başat olduğu problemli bir zihniyetin adı olarak tanımlar.
Kuran öncesi arapların kurban geleneklerini Kur-an-ı referans alarak detaylı bir şekilde ele almıştır. Yazar akıcı bir dille yazmıştır. Bu kitabi okurken mutlaka notlar da aldıracaktır size. Yeri geldiğinde kitabın altını çizerek okuduğunuzu fark edeceksiniz. Normalde bir kitabı çizmem ama bu kitap bilgi içerikli olunca altını çizip notlar aldım. Kitabın içeriğine biraz daha değinecek olursam müşriklerin zihniyetini ele almış. Onların kurana aykırı geleneklerini Kur-an dahilinde eleştirmiştir. Kuranın daha iyi anlaşılması için kuranın kerimin indiği toplumu bilmek tanımak gerekir. Bu yüzden okunması gerekir bu kitap.
Cahiliye dönemi (akademisyenler için değil) acaba ne kadar biliniyor? İslam öncesi dönem 'cahiliye dönemi' olarak tanımlamak ne kadar doğru veya niçin o şekilde adlandırılmış? Okuma yazma bilmeyenler mi yoksa özellikle para pul, şan şöhret, güç iktidar peşinde olanların yaptıkları mı cahiliye olarak nitelendiriliyor? Tarih durağan olmadığı için
Iğdır üniversitesi ilâhiyat fakültesi'nde bu kitabın yazarı olan Doç. Dr. Zeki Tan'ın öğrencisiydim. Kendisi çok kıymetlidir. Bilgisiyle konuşmasıyla dersiyle zihnimde özel bir yeri vardır. Bu kitabı hocamdan imzalı aldım. :) Kesinlikle okuyun. Çünkü Kuran-i kerimde geçen kıssalar ve kıssalarla ilgili genel bilgiler ancak bu kadar anlaşılır anlatılabilirdi. Kurani kerimde kıssalar çokça geçer. Ve bu kıssaların amacı kitaptan da anladığım üzere " kıyamete kadar insanların en temel ihtiyacı olan dini-ahlaki rehberlik etmek üzere önümüzde duran birer kilometre taşlarıdır. " " Doğrusu onların kıssalarında kavrayış sahiplerinin alacağı bir hayli ibret vardır. (Yusuf, 12/111)" Okuyun derim. Çok şey katacaktır. Kıssaların asıl önemini bilmiyoruz. Ve bu kitap cok güzel bir sekilde değinmiş. Okumanız dileğiyle..