Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep Şahin Tutuk

Zeynep Şahin TutukKanatlarımda İstanbul yazarı
Yazar
Editör
8.3/10
18 Kişi
43
Okunma
1
Beğeni
1.209
Görüntülenme

Zeynep Şahin Tutuk Sözleri ve Alıntıları

Zeynep Şahin Tutuk sözleri ve alıntılarını, Zeynep Şahin Tutuk kitap alıntılarını, Zeynep Şahin Tutuk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kapalıçarşı
Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmış dünyanın ilk alışveriş merkezidir. Sandal Bedesteni adını bir zamanlar Bursa'da üretilen ve pamukla ipeğin birlikte dokunmasıyla elde edilen sadal kumaşından almıştır.
Sayfa 50 - AlfaKitabı okudu
Sait Faik Abasıyanık
Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım
Sayfa 332 - alfaKitabı okudu
Reklam
Bir Gün Sabah Sabah - Turgut Uyar
Ver elini Haydarpaşa demişiz, Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl, Hava hafiften soğuk, Deniz katran ve balık kokulu
Sayfa 254 - alfaKitabı okudu
Süleymaniye Camii
Caminin içinde iki özel teknik kullanmış. ilk olarak farklı yerlere koyduğu küpler ve tuğlalar arasına bıraktığı boşluklarla yapının muhteşem bir akustiğe sahip olmasını sağlamış. Bir diğer yöntemle de kandillerden çıkan islerin tek bir noktada toplanması için hava akımı yaratmış. Çıkacak islerin camiyi kirletmesini engellemiş. Ayrıca zekice bir yol izleyerek, günümüzdeki karşılığıyla bir "ileri dönüşüm" projesi geliştirmiş ve biriken isleri mürekkep olarak kullanmış.
Sayfa 62 - alfaKitabı okudu
Burgazada
Büyükada'yı Reşat Güntekin, Heybeli' yi Hüseyin Rahmi Gürpınar, Burgaz'ı da Sait Faik Abasıyanık olmadan anmak mümkün değil. Ünvanı "Adalı" olan Sait Faik, ailesine ait Spanudis Köşkü'nde yaşamış yıllarca. Önceleri sadece yazları burada geçirirken 1945 yılında siroz teşhisi konmasıyla birlikte adada daha çok vakit geçirmiş. 1954 yıllında yaşama veda edene kadar yaşadığı köşk bugün Darrüşafaka Cemiyeti'ne ait ve müze olarak ziyarete açık. Ulaşması biraz zahmetli olsa da Bayraktepe'ye çıkmadan Burgazada'dan ayrılmayın. Günü batırmak için de mutlaka Kalpazankaya'yı tercih edin.
Sayfa 332 - alfaKitabı okudu
Kızkulesi
8. yüzyılda yaşamış Emevi askeri olan Battal Gazi, yanındaki kuvvetlerle birlikte kulenin tam karşısında konuşlanmış. Telaşlanan imparator, kızını ve hazinelerini kuleye saklamış. Askerleriyle birlikte kuleyi basan Battal Gazi hem prensesi hem de hazineyi almış ve atıyla Üsküdar'dan rüzgar gibi geçerek uzaklaşmış Meşhur "Atı alan Üsküdar'ı geçti" sözü de bu hikâyeden doğmuş.
Sayfa 276 - alfaKitabı okudu
Reklam
Barbaros Hayrettin PAŞA
Beşiktaş adının kaynağına dair anlatılardan biri de paşayla ilgili. Gemileri bağlamak için kıyıya diktirdiği 5 adet taş sütun nedeniyle semt "beştaş" adıyla anılmaya başlamış; zamanla Beşiktaş'a dönüşmüş.
Sayfa 192 - alfaKitabı okudu
Rum yetimhanesi
İsa Tepesi'nin yamacında, Japonya Nara'daki Todaiji Tapınağı'ndan sonra dünyadaki en büyük ikinci, Avrupa'daki ise en büyük ahşap yapı olan altı katlı bir bina var.
Sayfa 342 - alfaKitabı okudu
İstanbul'da olmak isterdim - Özdemir Asaf
Şu anda İstanbulda olmak isterdim. Mihrabat Korusunun dar yollarında seninle Yan yana,yana yana yürümek... Birde martıların kanatlarından seyretmek İstanbul'u
Sayfa 310 - alfaKitabı okudu
Dört asrın görkemi
Üçüncü avlu, Enderun Avlusu olarak anılır. Enderun sistemi Fatih Sultan Mehmed tarafından uygulamaya konmuş. Toplanan Hristiyan erkek çocukları Müslümanlaştırılıp çok yoğun bir eğitimden geçirildikten sonra, edindikleri donanım ve yeteneklerine göre imparatorluk yönetiminin çeşitli kademelerinde görev alıyorlarmış.
Reklam
Dört asrın görkemi
Bilet aldıktan sonra girdiğiniz yerde karşınıza Cellat Çeşmesi çıkacak. Karşılama için pek hoş bir isim olmasa da Çizmekapı denilen yerden Ortakapı’ya kadar uzanan duvarın önünde yer alan çeşmeye dikkat etmeden geçmeyin. Burası infazlardan sonra cellatların ellerini, satır ve kılıçlarını yıkadıkları yermiş. Sarayda cellat uygulamasına, Sultan Abdülmecid döneminde Tanzimat Fermanı ile birlikte son verilmiş.
Doğanın kucağında-Beykoz Korusu
Abraham Paşa, Ermeni bir devlet adamıymış. Kuyumculukla uğraşan bir aileden gelen ve oldukça zengin olan paşa avlanmaya,eğlenceye, bir de kumara düşkünlüğü ile bilinirmiş. Koruda av partileri vermek üzere bir köşk yaptırmış. Paşa çok özenmiş köşke.Fransız stili peyzaj ile süsleyip o dönemde İstanbul’da bulunmayan ağaç ve bitki türleri getirtmiş.Ortaya öyle güzel ve farklı bir yer çıkmış ki Osmanlı’nın ilk empresyonist ressamı olarak bilinen Hoca Ali Rıza tarafından “Beykoz Abraham Paşa Köşkü” tablosu bile yapılmış. Kumar alışkanlığı paşayı çok zor günlere sürüklemiş. Epey borçlanmış. Sonra borçlarını ödemek için Osmanlı Bankası’ndan yüksek faizli krediler almış.Ancak değil borçlarını temizlemek,giderek daha çok batmış ve elindeki mülkleri bir bir satmak zorunda kalmış.
Sayfa 314Kitabı okudu
Sokaklarda kaybolalım
İstanbul’un ilk kurucusu Byzas , yeni şehrini kuracağı yere karar vermek için Yunanistan’ın Delphi şehrindeki Apollo Tapınağı’na gitmiş. Kâhinlerden kendisine yol göstermelerini istemiş ama aldığı yanıt sadece, “Körler şehrinin karşısı” olmuş. Pek anlam verememiş bu yanıta; ta ki yollara düşüp İstanbul Boğaz’ına varana kadar. Bugün Kadıköy’ün kurulduğu yerden karşı kıyıya bakıp ileride Ayasofya ve Topkapı Sarayı’nın yükseleceği tepeleri görmüş ve manzarasına hayran kalmış. Yeni kuracağı şehir için en uygun nokta olduğuna karar vermiş. Sonra bakmış ki bulunduğu yerde yerleşim var. Yaşayanların kör olduğunu düşünmüş çünkü karşı kıyı daha güzelken neden buraya yerleşmeyi tercih ettiklerini anlamamış...Böylece Kadıköy’e “körler şehri” diyerek karşı kıyının yolunu tutmuş. Aradan yüzyıllar geçmiş, şehir üç imparatorluk görmüş. Aynı noktadan karşı kıyıya bakan ünlü gezgin Evliya Çelebi, Byzas’ın kulaklarını çınlatmış: “Asıl karşıda yaşayanlar kör olmalı çünkü manzaranın en güzel izleneceği yer burası.”
Sayfa 252Kitabı okudu
Aziz İstanbul
Engin bir edebiyat bilgisi olmasa da İstanbul’u kuşbakışı gören bir yerlere çıkanlar, hemen şu cümleyi söyleme ihtiyacını duyar: “ Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul ! “ Dillere pelesenk o cümleyi Yahya Kemal Beyatlı’ya yazdıran ve “Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul” diye İstanbul’a ilanıaşk ettiren tepe, Mihrabat Korusu’dur. Korunun tarihi I.Mahmud dönemine dek uzanıyor. Geçmişte içinde Mihrabat Kasrı da varmış.Sadrazam Damat İbrahim Paşa yaptırarak Sultan III.Ahmed’e hediye etmiş.Ama ne yazık ki kasır bir yeniçer isyanına kurban gitmiş ve günümüze ulaşamamış. Osmanlı’nın son dönemlerinde ise düğün hediyesi olmuş bu eşsiz manzara. Mısırlı Abbas Halim Paşa’nın kızı Rukiye Hanım’a yüz görümlüğü olarak verilmiş. Kanlıca sırtlarındaki bu yemyeşil alan,önünüzde uzanan eşsiz manzarayla günün her saati büyüleyici bir etkiye sahip.
Sayfa 310Kitabı okudu
Eski daha mı güzel?
Kadıköy Sultaniyesi’nde okuyan Münir Nurettin Selçuk sesiyle herkesi büyülerken, Kalamış’ın güzelliğiyle de kendisi büyülenmiş. Kalamış Kulübü bahçesinde birçok kez konser de veren büyük ustadan en çok istenen şarkı-tahmin edeceğiniz üzere- “Kalamış” olurmuş. Şarkının yazılma öyküsünün ardında da onun semte duyduğu sevgi varmış.İçinde Kalamış geçen bir şarkısı olsun isteyip dostu Behçet Kemal Çağlar’dan yazmasını rica etmiş. İlham perisini çağırmak için de Behçet Kemal’i Kalamış’ta bir sandal sefasına davet etmiş.Güneşin kızıllığının Boğaz’ın mavi sularına karıştığı bir akşam üzeri yazılmış “Yok başka yerin lütfu ne yazdan,ne de kıştan. Bir tatlı huzur almaya geldik,Kalamış’tan” dizeleri. Bestesini bizzat Münir Nurettin Selçuk yapmış ve dinledikçe kulakların da gönüllerin de pasını silsin istemiş sanki.
Sayfa 258Kitabı okudu
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.