Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir gün,edebiyat sohbetinde,genç bir yazarla Süleyman Nazif arasında bir münakaşa olmuş.Genç adam o münakaşadan perişan bir halde çıkınca evine gitmiş.Öfkesini yenememiş.Oturup Süleyman Nazif Bey'e uzun bir mektup yazmış: "Sizi düelloya davet ediyorum.Silâhınızı alıp gelin.İstediğiniz yerde vuruşalım !"demiş. Süleyman Nazif,mektubu okuduktan sonra,genç yazara 3-5 cümlelik bir cevap vermiş: "Evladım!"demiş."Bizim ceza kanunlarımız vatandaşlarımıza düello hakkı vermiyor.Kanunlarımız bize böyle bir hak tanımış olsaydı,senin kabadayılığına güler geçerdim.Ama bana gönderdiğin mektupta iki kelimeyi yanlış yazmışsın.İşte,Türkçemize karşı takındığın bu saygısız,bu dikkatsiz tavır yüzünden seni öldürebilirdim."
Diyelim ki sevdiğiniz bir yazara mektup gönderdiniz, meşgul olduğunu bildiğinizden size ulaştıracağı cevabın iki haftalık bir süresi olduğunu varsayıyorsunuz. Üç hafta sonrasında posta kutunuz hâlâ boşsa, mektubunuzun yarın geleceğini ummayın. Ortalama üç haftanız daha var demektir. Eğer üç ay sonra hâlâ gelmemişse bekleyecek bir yılınız daha olduğunu varsaymalısınız. Her geçen gün sizi ölüme daha da yakınlaştıracak ama mektubunuza ulaşmaktan uzaklaştıracaktır...
Sayfa 204 - Nassim Nicholas TalebKitabı okudu
Reklam
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Anneme..️
Bütün bir yılı susuz geçirse de her daim ayakta kalır Çöl Çiçeği. Güçlüdür. İnatçıdır. Aslında çiçek de değil küçük, asi bir çalıdır... Sanki annesi onun ne denli inatçı, boyun eğmez biri olacağını tahmin edip öyle vermiştir ona bu ismi; Çöl Çiçeği Waris’in, top model Waris’e, kadın sünneti zulmüne karşı koyan bir savaşçıya, kitapları milyonlar satan ünlü bir yazara dönüşeceğini önceden görmüştür... 
James Joyce'un yapıtlarında da iki ayrı yön vardır. O iki engin ve -neden söylemeyelim?- okunmaz iki roman, Ulysses ve Finnegans Wake işin bir yanıdır. Bu iki roman, Joyce'un (çok güzel şiirleri ve olağanüstü Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresini de kapsayan) yapıtlarının yalnızca bir yarısıdır. Öteki yarısı ya da (şimdi dedikleri gibi) belki de en iyi yanı, sonsuz denebilecek İngiliz dilini sonuna kadar kullanmış olmasıdır. Ama nicelik yönünden bütün öteki dilleri aşan ve yazara somut fiilleriyle onca olanak sunan bu dil Joyce'a yetmemiştir. Bir Irlandalı olan Joyce, Dublin kentinin Danimarkalı Vikingler tarafından kurulduğunu biliyordu. Önce Norveççe öğrendi, hatta Ibsen'e Norveççe bir mektup da yazdı; sonra Yunanca ve Latince'yi inceledi... Bütün dilleri biliyordu; kendi buluşu olan, anlaşılması güç, ama tuhaf bir müzik içeren bir dil kullandı. İngilizce'ye yeni bir müzik getirdi. Kahramanca, ama biraz da yüksekten atarak, "Başıma gelenlerin en önemsizi kör olmamdır," diyordu. Onca yapıtın bir bölümünü karanlıkta, tümceleri kafasında işleyerek, bazan koca bir gününü tek bir deyime ayırarak, sonra da yazıp düzelterek gerçekleştirmişti. Hepsi de körlüğün karanlığında ya da körleşmenin ilerlediği dönemlerde yazılmıştı.
Sayfa 116 - İletişim, Çeviri: Celal ÜsterKitabı okudu
Genç Yazar: Pek çok yazara bir mektup
Edebiyat alanındaki denemelerinizin sizi ileriye götüreceği, kendinizi ve dünyayı daha iyi tanımanıza katkı yapacağı, yaşantı gücünüzü arttıracağı, bilincinizi bileyip keskinleştireceği duygusunu içinizde taşıdığınız süre, izlediğiniz yolda sürdürün yürümenizi. Sonunda bir yazar olur musunuz, bilemem ama, bunun sizi seçkin, uyanık, gözleri ışıl ışıl parıldayan biri yapacağını söyleyebilirim. Böyle bir şeyi amaçlıyor ve edebi yapıtları okumaya ya da üretmeye, insanı baştan çıkarıp eğri yan sokaklara, büyüklenmelere yönelten ve naif yaşam duygusunu zayıflatan en küçük bir engel gözüyle bakıyorsanız, o zaman yapacağınız şey, tüm yazılanları, hem sizinkileri, hem bizimkileri kaldırıp bir kenara atmaktır! Size iyi dileklerimle selamlar. H.H.
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Genç Yazar: Pek çok yazara bir mektup
Yazıya geçirmeye elverişliliği açısından yaşantılarını değerlendiren kimi yazarlar, sonunda yaşadıkları üzerinde bir şey çiziktirmek için yaşayan duygusal dekoratörlere dönüşür.
Sayfa 136Kitabı okudu
Genç Yazar: Pek çok yazara bir mektup
Sizin beş ya da on yıl içinde önemli bir yazar olup olmayacağınızı bilemem. Ancak, böyle bir yazar olmanızın bugün kaleme aldığınız şiirlere bağlı olmayacağını kesinlikle söyleyebilirim. Ve son olarak: Sizin ille de bir yazar olmanız şart mı acaba? Yazar olmak pek çok gencin idealidir; çünkü yazarlardan anladıkları, özgünlüğünü yitirmemiş, ince duyular ve arınmış bir duygu yaşamıyla saf ve hassas bir kalbe sahip insandır. Eh, bu erdemlere herkeste rastlanabilir, bunun için yazar olmaya gerek yoktur; kuşkulu bir yazınsal yeteneğe sahip olmaktansa, söz konusu erdemlere sahip olmak daha iyidir. Ama gözünü yazarlık kariyerine dikmesinin nedeni belki bu yoldan üne kavuşmak olan biri, tiyatro oyunculuğuna yönelirse daha iyi olacaktır.
Sayfa 135Kitabı okudu
Genç Yazar: Pek çok yazara bir mektup
Demek oluyor ki, sizin pek basit bir iş gözüyle baktığınız, genç yetenekler üzerinde yargılar vermenin hiçbir değeri yoktur. Sizi iyice tanımıyorum, dolayısıyla gelişiminizin hangi aşamasında bulunduğunuzu bilemem. Şiirlerinizin altı ay sonra sizin asla başvurmayacağınız naiflikleri içeriyor olabilir; ama bakarsınız aradan on yıl gibi bir süre geçer, aynı kusur hiç kaybolmadan yine sürdürür varlığını. Genç şairler vardır, yirmi yaşında insanın ağzını açık bıraktıran şiirler düzebilir, ama otuzuna geldiklerinde aynı şairler şiir adına ortaya bir şey koyamaz ya da, ki bu işin daha da kötüsüdür, hala aynı düzeyde şiirler çiziktirip dururlar. Ve öyle yetenekliler vardır ki, ancak otuzunda, kırkında seslerini duyurur. Kısacası, ileride ünlü bir yazar olup olmayacağınıza ilişkin bana yönelttiğiniz soru, bir annenin beş yaşındaki oğlunun günün birinde boylu poslu biri mi olacağına ya da kısa boylu biri mi kalacağına ilişkin sorusuna benzer.
Sayfa 134Kitabı okudu
Aziz Nesin :D
Komiser bana döndü: - Kaçakçı mısın ulan? - Değilim efendim. - Eroinci misin? - Hayır. - Hırsız mısın? - Değilim Komiser isabet ettiremediği için kızdı, - Peki nesin be?.. diye bağırdı. Bi türlü "yazarım" diyemiyorum. Yazara da pek benzemem ya, ufaktefek yazara benzer yerim varsa, cezaevlerinde yata yata o da kalmamış.
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.