Beni beşiğe vurdular elim ayağım sardılar Önden acısın verdiler tuz içine düştü gönül Günde iki kez çözerler başına akça dizerler Ağzıma emcek verdiler nefs kabzına düştü gönül Bu nesneyi terk eyledim yürümeye azmeyledim On ’ki sünğügün yazarlar elden ele düştü gönül, Oğlan iken sultan kopar kim elin kim yüzün öper Akıl bana yoldaş oldu
İyi kitaplarda bir insan tasarımı vardır. Orada karakter iyi olabilir, kötü olabilir, başarılı da olabilir başarısız da. Hepsinin altında kişinin kendini keşfetmesine olanak sunan çağrışımlar vardır. Şimdi Don Quijote (Don Kişot), yel değirmenlerine saldırmakla aptallık mı etmiştir yoksa fazilet ve erdem için tek başına bile olsa mücadele etmeyi mi göstermektedir? Ya da Balzac'ın Goriot Baba'sı bütün parasını kızlarının mutluluğu için harcayan bir enayi midir yoksa evlat sevgisinin bir babayı ne hale getirdiğinin bir örneği mi? Suç ve Ceza'yı okuduğumuzda Raskolnikov'un vicdan azabına şahit olmaz mıyız? İnsan kusursuz denebilecek bir cinayet işliyor ama vicdanından kaçamıyor. Tanpınar'ın Huzur'unu okuduğumuzda aslında okuduğumuz şey nedir? Var olmaya çalışan, yeni kültürel hayatı benimseyememiş sorunlu aydın bunalımı ve toplum baskısının bir aşkı ne hale getirdiğidir konu. Bu yüzden edebiyat bize yalnızca hayaller kurdurmakla kalmaz, bizi aynı zamanda eğitir, donatır, dinamizm sağlar, kendimizi ve dün yayı keşfetmemize olanak sunar. Bu yüzden iyi kitaplar, İyi yazarlar okumak lazım.
Reklam
Bizimkisi bir aşk hikayesi
Aşk, ölümü himayesinde tuttuğunda, insan sonsuzluğun keşfine tam da burdan başladı. Yazarlar, sanatçılar, ozanlar, şairler ölümü bir aşk hikayesinde anlatıp durdular. Asırlardır Aşk, ölümün getirdiği her şeyi kendi sırtına yükledi. Nadir de olsa bazı aşklar ölümsüzdür.
İşinden memnun olanlar azınlıkta. Eşini hayatının hatası olarak gören ama boşanmayı da gözü kesmeyen milyonlar var. Para sorunu deseniz herkeste atasporu olmuş. Ekonomi yamalı bohça.. Psikoloji tımarhanelik.. Sosyolojiye sıra bile gelmiyor. Tahaümmül seviyemiz düştü. Yalan, hile, hurda çoğaldı. Kandırmayan esnaf, bulduğu cüzdanı sahibine teslim eden vatandaş, çalmayan politikacı şaşırtır oldu.. Maneviyat azaldıkça maddiyat egemen oldu benliğimize. Ancak kime sorsak kendini cennetlik, Efendimiz'e (sav) komşu görecek kadar sağlam Mümin.. Yaşlılar facebookta, çocuklar youtubeda, gençler instagramda, geriye kalanlarsa tiktokta. Ayrışmalara sıra geldiyse listemiz uzun. Dünyada bizim gibi ayrışabileni yoktur ki! Fenerli-Galatasaraylı, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Akpli-Chpli, dindar-seküler, marvelci-dc'ci.. İş artık menemende soğancı-bibercıya kadar düştü. Yani çok pardon ama.. Nereye gidiyoruz freni patlamış kamyon misali?!?? Nerede o bağdan üzüm koparınca yerine parasını bırakan ruh? Nerede "Ben bugünkü kazancımı hallettim, komşum esnaf kazansın!" diyen ruh? Nerede "Burnunu göstermekten utanırdı süt ninem!" diyen ruh? Nerede "Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?" diye haykıran ruh? Nerede o eski öğretmenler, eski Ramazanlar, eski Müslümanlar, eski politikacılar, sanatçılar, yazarlar?!.. Bir diriltici nefes bekliyoruz. Tek çiçekle bahar gelmediği için toptan bir uyanış bekliyoruz. Kalabalıklar içindeki sessiz yığınlardan yeni bir ses, bir uyanış, bir coşkun hareket bekliyoruz... Alıntı...
Kitle Kültürü
Artık yazmak, bu işte iyi olan yazarlar için bile çok zor olmaya başladı. Bunun sebebi de kitle kültürü. Çoğu okur kitle kültürünün kölesi olmuş durumda, yani herkes trend kitaplara merak salıyor ve doğal olarak çok okunan kitap hangisi ise onu okuyorlar. Yazar olmak işte burada zorlaşıyor. Hele ki bir okur kitlesi olmayan ve keşfedilmeyi bekleyen bir yazar olmak. Ben de o yazarlardan biriyim ve reklam yapınca linçlendiğim için artık sadece yeni biri kitabımı keşfetsin diye bekliyorum. Acınası bir durum. Bu imkansıza yakın bir şey çünkü okuyucu sayısı yok denecek kadar az olan bir kitabı kimse okumak istemiyor. Oysa aynı kitap satış rekoru kırdığı yıllarda binlerce kişinin elinden düşmeyecek, bunu hayal edebiliyorum. Çünkü herkes okuyorsa o kitap güzeldir, çoğu kişi aynı düşünüyorsa bu doğrudur. Öyleyse benim kitabım okunmak için neyi bekliyor? Bir yazar olarak kendime guvenim tam ve hayallerim basit değil. Yazıyor olmak için değil, yaşayabilmek için yazıyorum. Siz okumazsan, bir şans vermezseniz kitabım nasıl hak ettiği değeri görecek? Bu kitabın en çok okunan o herhangi kitaptan daha iyi olup olmadığı nereden belli? Sadece benim okumam ile ne olabilir diyorsunuz belki oysa en çok okunan kitapların ilk yazıldığı dönem sadece bir kaç okuyucusu vardı. Ve ben de o bir kaç okuyucuyu arıyorum. Bu yazıdan sonra kitabımı okumak isteyen olursa diye linkini bırakıyorum. İyi okumalar 🙏📖✨ wattpad.com/story/368667390... (Bölümleri yazdıkça ekliyorum)
Ciddi spoiler içerir Selim günseliye kavuşamayınca kendini, galip rüyaya kavuşamayınca rüyayı öldürür. Yazarlar arasındaki en bariz fark budur.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.