Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlk ırkların belleği aşırı derecede yüklendiğini sezinleyince, insanlığın anılar yükü, çıplak ve uçucu olan sözcüğü, yolunu şaşırma tehlikesiyle karşılaşacak kadar ağır ve belirsiz hale gelince, onları daha görünür ve daha dayanıklı, aynı zamanda da daha doğal biçimde toprağın üzerine yazdılar. Her geleneği bir yapıyla damgaladılar. İlk anıtlar, ilk yapılar, Musa Peygamber'in dediğine göre, "demirin dokunmadığı" basit kaya mahalleleriydi. Mimarlık da her yazı gibi başladı. Önce alfabe oldu. Dimdik bir taş saplıyorlardı, bu bir harf oluyordu; her harf de bir hiyeroglifti, her hiyeroglifin üzerinde bir sütunun üzerindeki başlık gibi, bir düşünce topluluğu bulunuyordu. İşte, dünyanın bütün yüzünde, aynı anda, her yerde ilk ırklar böyle yaptılar. Keltlerin "Kalkık Taşı"na Asya'nın Sibirya'sında da rastlanır, Amerika'nın pampalarında da. Daha sonra sözcükler yapıldı. Taşın üzerine taş koydular, bu granit heceleri birleştirdiler, fiil de kimi düzenler denedi. Dolmen'ler, Kelt "kromlek"leri, Etrüsk höyükleri, İsrail kurganları hep sözcüklerdir. Birkaç tanesi, özellikle höyük, özel adlardır. Hatta kimi zaman, elde pek çok taş, geniş bir kıyı olunca; bir cümle bile yazılıyordu. Sonsuz Karnak yığıntısı bütün bir formüldür.
İmge Kitabevi
Geri16
99 öğeden 91 ile 99 arasındakiler gösteriliyor.