Bütün büyük halklar gün gelmiş emperyalizm ateşine tutulmuşlardı. Yunanlılar halkların en uygarı olduklarından ve kendilerinin başka insanlara uygarlık aktarmaya en elverişli kişiler olduklarına inandıklarından hegemonya emelleri beslemişlerdi. Romalılar, fethettikleri topraklarda, kendi hukuklarını ve adalet kurallarını yerleştirmişlerdi. Devrim ve İmparatorluk döneminin Fransızları istilalarını insanları özgürleştirmek ve yeni fikirlerin tohumlarını saçmak dileğiyle haklı gösteriyorlardı. XVI. yüzyıldaki İspanyollar bile, din birliğini sağlamak ve dinsel sapkınlığın kökünü kurutmak adına Avrupa'nın yarısına karşı savaşırken hatalı, karanlık, ama çıkarsız bir idealin peşindeydiler.