Çocuk diyordum, şiddete maruz kalmış hiçbir çocuk, çocuk olmuyordu. Hep içinde bir şeyler eksik büyüyor, ardından kendini geliştiremezse, karşımdaki gibi ortaya ona yapılanların bedelini suçsuz birinden soran biri çıkıyordu.
.
.
Ben tekrar dönüp dolaşıp, karanlığın içindeki boşlukta yer edinmiştim!...
.
.
Merhabalar sevgili kitap dostlarım. Asya ile tanıştırmak istiyorum bugün sizleri.. Asya, henüz beş yaşındayken tanışmıştı hayatın acımasız yüzüyle.. Ölüm babasının eliyle önce annesini kopardı kendisinden, sonra aynı silahın namusuyla babası koptu hayattan... Kırmızı o günden sonra korkulu rüyası oldu Asya'nın... Renkleri çok seviyor, güzel de resim çiziyordu... Ancak, çiçek açar gibi yayılan kırmızıya hayatında yer yoktu... Kabusunun adıydı kırmızı... Ölümdü.. Ayrılıktı...
.
Okulda tanıştığı mavi gözlü Emre ile ilk aşkın heyecanına yelken açan Asya bilmediği tehlikelere doğru adımlarken, aşkın sıcaklığı ile sarmalanmıştı... Oysa tehlike, acımasız gerçekleri de peşine takıp beklemedi bir anda karşısına dikildiğinde, en büyük kabusuyla yeniden sınanacaktı... Kalbi kırık her çocuk gibi, öfkeli, mahzun ve acımasız....