Felsefe, hakikati başıboş bir merkezden yola çıkarak,sayılar boyunca «bir çok»da aramanın; din ise, onu, tam bağlı olarak «Tek»i de bulduktan sonra «birçok»da tefekkür etmenin müessesesi... Bu bakımdan, din ve felsefe, biri şimâle ve öbürü cenuba doğru iki zıd hareket... Ve elbette ki, İslâmiyetçe kıymet hükmü, bu... Felsefe, hakikati bulmanın değil, ancak birbirinin yanlışını bulup çıkarmanın ve ebediyen hakikatten mahrum kalmanın âleti...