Kendi kendine yalan söyleyip yalanını ciddiye alan insan sonunda ne kendinde, ne de çevresinde gerçeği seçemez olur, böylece hem kendisine hem de başkalarına saygısızlık eder. Saygının olmadığı yerde sevgi de kaybolmaya başlar. Bunun boşluğunu doldurmak, gönül eğlendirmek için kendini çeşitli tutkulara, kaba zevklere bırakır, ahlaksızlığını hayvanlığa vardırır; bütün bunlar durup dinlenmeden kendisine ve çevresine yalan söylemesinden doğmaktadır. Kendi kendine yalan söyleyen herkesten önce alınır. Bazen alınmak pek tatlı gelir, değil mi? İnsan, kimseden kötülük görmediğini kırgınlığı kafasından uydurup laf olsun diye, sırf sahne yaratmak için yalana sarılarak pireyi deve yaptığını bildiği halde surat asar, büyük bir zevkle gücenir ve bunu gerçek nefrete kadar da götürür...Rica ederim, kalkın da yerinize geçin; çok rica ederim. Bunların hepsi yapmacık hareketler.
bir insanı anlamak ve ona gerçekten yardımcı olmak çok zor bir şey. çoğu insanın kafası çelişkilerle, ruhu komplekslerle dolu ve ne istediğini bilmiyor. ama yine de onun söylediklerini anlamaya çalışmak, söylemedikleri hakkında fikir yürütmekten daha doğru geliyor bana. samimiyet, en azından onun kendisini yalnız hissetmemesini sağlayacaktır. bu dünyada yalnızız; çok yalnızız.