“Istırap denilen şeyin en feci tarafı, onun bir hayalden başka bir şey olmayışıydı; insan ömrünü onun peşinde koşmakla geçirir, her zaman onu yakalabileceğini, ona kendini koyuvererek, dişleri kenetlenmiş, ölesiye ıstırap çekeceğini sanır, fakat tam kucağına düştüğü o an kaybolur, kaçar, uzaklaşır, geride yalnızca savrulmuş, saçılmış sözcükler ve inceden inceye özenle biriktirilmiş, uğuldayan düşünceler kalırdı.”