Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yahya Saygan

"Emek Ucuz, Ekmek ise Pahalıydı." Tolstoy
Haksızlıkların, Eşitsizliklerin, Adaletsizliklerin ve Ezilmenin olmadığı, Emeğin Sömürülmediği, Aydınlık, Eşit ve Güzel bir Dünyayı göreceğimiz günlerin geleceği umuduyla, tüm Emekçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Kutlu Olsun.
Reklam
Korkma
12 Mart 1921’de TBMM tarafından 724 şiir arasından seçilen 102 yıl önce kaleme alınan İstiklal Marşı, Türk Milletinin inancı, vatan ve bayrak sevgisi başta olmak üzere pek çok ortak değerini yansıtmaktadır. Bu eşsiz eserin sahibi İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı'nı Safahat eserine koymayışının nedenini ise "Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm." İfadeleri ile açıklamıştır.
Dünya Kadınlar gününüz kutlu olsun
Kadın sadece bir sevgili değildir, Kadın Hakk'ın ışığıdır, nurudur. Sanki o, mahluk değildir de halıktır.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Kadın Umuttur.🌹

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Filistin İnsanlığın en büyük defteri
Müslüman "mış" gibi yapan insanlara Elbette, Allah nasıl "mış" gösterecektir. İtikadi, Ameli her nev Mezhepten Müslüman'ın var olduğu İslâm Alemi içinde hiçbir İslâm Alimi, Amerikalı'nın yaptığı bu eylem neticesinde Müslüman olarak öldüğü, Cennete gideceği, Şehit düştüğü v.b. fetvalar vermez. Ama... 8 Milyar İnsanın yaşadığı mevcut İnsanlık Alemi içinde İnsan kalabilmiş her İnsan, Bu Amerikalı'nın İnsan olduğunu söyler ve İnsanlık adına yüce, erdemli bir davranışta bulunduğunu savunur. Yani... Önce İnsan olmadan Müslüman olunmuyor. Ve... Filistinlilerin acılarını görmek ve yardım edebilmek için önce Müslüman değil, İnsan olman gerekli. "Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın."
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Sefer bizim, Zafer Allah'ındır. Bu sefer Sefer Kudüs
Türkiye sınırları dışında kalan Türk ve Müslüman Kardeşlerimizin yaşadığı Gönül Coğrafyasına derinden bağlı bu Millet, Ermenilerin onlarca katliamları ardından nihayet Azerbaycan Ordumuzun Kahraman mücadelesi ile Karabağ Zaferine erişti...Qafqazın sənət məbədi, Azərbaycan musiqisinin beşiyi, Karabağın tacı olan Suşa'da milli simvol olan Xarı Bülbül'ü kokladı. İnşallah yakın gelecekte Ermenilerin yediği bu tokadın daha şedidini Siyonist Yahudiler bu necip Türk Milletinden yiyecek, Filistinli Kardeşlerimizi bir avuç sapkın Siyonistin elinden kurtaracak, Kudüs özgür olacak...
Reklam
Peki ! Bu Ülke'de yaşayan, geri kalan İnsanların Aidiyetleri nereye ?
Bugün Türkiye diye bir Ülke Varsa; Orduya çağırılma yaşı 15'lere kadar inen, etnik kökeni, mezhebi, siyasi görüşü, ideolojisi ayırtedilmeksizin tüm öğrenci ve gençlerin ve neredeyse bir iki neslin Çanakkale'de Şehadete yürümesi sayesindedir. Biz şuan evimizde kadın, erkek, çoluk çocuk şerefimiz ve onurumuzla huzur içinde yaşayabiliyor isek; 40 yıla aşkındır Batı'nın desteklediği her nevi terör örgütleri ile Mücadele verirken Şehit düşen ve halen Yurtiçi ve yurtdışında aktif olarak Canı pahasına, "Ölürsem Şehit, kalırsam Gazi inancıyla" Vatanı koruma görevinde olan Kahraman Güvenlik Güçlerimizin bu topraklara olan Aidiyetleri sayesindedir.
Ölürsem Şehit, kalırsam Gaziyim diyen
2232 Yıllık Şanlı bir Orduya güç yetiremezsiniz. 🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷 Bu vatan toprağın kara bağrında, sıra dağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca, onun uğrunda, kendini tarihe verenlerindir.
Orhan Şaik Gökyay
Orhan Şaik Gökyay
#199181248 Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-u cihândır, Fıtrat değişir sanma bu kan yine o
KORKMA!
Rahmet ve minnetle... 12 Mart 1921’de TBMM tarafından 724 şiir arasından seçilen 102 yıl önce kaleme alınan İstiklal Marşı, Türk Milletinin inancı, vatan ve bayrak sevgisi başta olmak üzere pek çok ortak değerini yansıtmaktadır. Bu eşsiz eserin sahibi İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı'nı Safahat eserine koymayışının nedenini ise "Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm." İfadeleri ile açıklamıştır.
Ümitsizlikten sonra nice ümitler, karanlıkların sonunda nice güneşler var
Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
La Tahsen / Mevlâna Celâleddin-i Rûmi youtu.be/y2WxWF9Ve9k?si=...
Sevgili Öğretmenler, Saygıdeğer Hocalar...
Öz=Işık Özveri=Öğretmen Öğretmen=Sonsuz Işık Özverileriyle özlerdeki çerağları uyandıran, Dünya ve Ukbâ'yı Aydınlatan... Ademleri Adam yapan... En Saygın Meslek Sahipleri... Gününüz Kutlu Olsun... Yıldız Kenter / Öğretmen Şiiri youtu.be/Eb8bmiGym2Y
Reklam
Sağlıklı, Mutlu, Sıcak bir Kış geçirmeniz dileğiyle...
yar zülfüne değmeden rüzgar savurdu beni bir nefse nefes oldum çekti içine beni. yhysygn Richard Clayderman/Belle youtu.be/kqJwWOsDImM?si=...
Tasavvuf
Muhammet İkbâl
Muhammet İkbâl
Kıymetli Hocam, değerli yorum ve katkınız için çok teşekkür ederim.🙏 Kendi adıma ziyadesiyle istifade ettim. Allah razı olsun 🤲 Konu hakkında Sizin gibi Akademik bir derinliğe sahip değilim. İlgi mesafesinde, malumat nevinde bilgi ile akademik derinlik isteyen bu sualinizi ancak nakil ile cevaplandırabileceğim. Geçen aylarda okuduğum kitapta konuya dair kısımlar. Kitap
Ana Hatlarıyla İslâm Tasavvufu Tarihi
Ana Hatlarıyla İslâm Tasavvufu Tarihi
Vahdet-i Vücûd (Varlık Birliği)
“Lâ mevcûde illallâh” cümlesiyle özetlenen bu tevhîd anlayışının ilk izlerine daha önceki sûfîlerde rastlansa da bu anlayışın müessisi olarak Muhyiddin İbnü’l-Arabî (ö. 638/1240) kabul edilir. Bu anlayış tasavvuf düşüncesinin en çok tartışılan bir konusudur. Birçok kişi İbnü’l-Arabî’nin bu anlamdaki görüşlerini tenkit etmiş ve reddetmiştir. Bu anlayış bazı âlimler tarafından tasvip edilirken bazısının da bu mevzuda susmayı tercih ettiği görülür. RİSÂLE-İ NÛR’DA VARLIK VE MERTEBELERİ Abdulvehap ERİN
Vahdet-i Şuhûd (Müşâhede Edilenin Vahdeti)
İmam Rabbânî’nin (ö. 1034/1625) vahdet-i vücûdu tenkit edip vahdet-i şuhûdu savunmasından sonra bu anlayış tasavvuf çevrelerinde ve özellikle de Nakşî muhitte daha çok revaç görmüş ve yaygınlaşmıştır. Allah aşkı ve muhabbeti tarafından istilâ edilen sâlik vecd ve istiğrâk halini yaşar. Bu halde hiçbir şeyi görmez olur. Müşâhede ettiği sadece Allah’ın tecellîleridir. Görülen her şey O’dur. Güneşin doğmasıyla yıldızların kaybolmasında olduğu gibi ilâhî tecellîlerin görülmesiyle bütün mâsivâ yok olur. Hakk’ın zuhûr etmesi ve ilâhî tecellîlerin görülmesiyle bütün mâsivâ sanki yok olarak görünmez hale gelir. Bu durumdaki kul da her yerde Allah’ın tecellîsini müşâhede eder ve böylece müşâhedesinde birliğe ulaşır. Şu kadarı var ki sâlik vecd halinin geçmesinden sonra kendinin farkına varır ve Hak ile halkı ayrı görür. Sâlik, Allah’a olan ibadet, zikir ve muhabbetin neticesinde Allah’tan başkasını görmez, kalbine O’dan başkası gelmez ve O’ndan başka şeylerden geçerek onları algılayamaz hale gelir. Şu kadarı var ki bu hal ehline göre sâlikin görüşü kendisinden gider, gördüğünü gerçekte yok zanneder, ama yok olma hali kendi nefsinden kaynaklanmaktadır. Yoksa varlıklar gerçekte oldukları gibi vardırlar, asla değişmemişlerdir. Yani bilginin yok olması bilinenin yok olması veya görüşün yok olması görülenin yok olması değildir. Vahdet-i şuhûdta Rab ile kul, sevap ve günah arasında fark vardır. Yaratan ve yaratılan başkadır RİSÂLE-İ NÛR’DA VARLIK VE MERTEBELERİ Abdulvehap ERİN
Vahdet-i Kusûd (Kasd ve İrâdenin Vahdeti)
Salik bu mertebede Allah’tan başka bir şeyi istemez ve sevmez. Ancak O’na tevekkül eder, ancak O’nu sever ve ancak O’ndan ister. Kalpte Allah’a olan sevgi arttıkça o oranda O’na karşı kulluk ve başka şeylere karşı da özgürlük artar. Yani Allah sevgisi ile başka şeylere karşı olan özgürlük ters orantılıdır. İşte sâlik Allah’a ibadet ve tevekkül ederek O’ndan başka şeylere ibadetten; O’nun Resulü’ne bağlanarak başka şeylere bağlanmaktan; Allah ve Resulü’nü sevmek sûretiyle başka şeyleri sevmekten ve Allah’tan korkarak ve O’na karşı nefsini alçaltarak, başka şeylerden korkmaktan ve onlara karşı nefsini alçaltmaktan fânî olur. Ancak O’nu sever, ancak O’ndan razı olur. Nitekim Bedîüzzâmân’ın Mevlâna Abdurrahmân Câmî’ye (ö. 898/1492) ait, “Yalnız biri iste, biri çağır, biri talep et, biri gör, biri bil, biri söyle” meâlindeki beyti aktararak şöyle dediğini görmekteyiz: “Evet Câmî pek doğru söyledin. Hakikî mahbub, hakikî matlub, hakikî maksûd, hakikî mabud; yalnız odur. RİSÂLE-İ NÛR’DA VARLIK VE MERTEBELERİ Abdulvehap ERİN
456 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.