Hayat birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyor. Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değil ve sadece hatıralar iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değil.
Bu Sabah, Dün, Bu Akşam... İlginç geldi serinin ikinci kitabının ismi bana. Bir itiraf silsilesini yaşama yaymak zordur. Bunu yaşamına giren insanların hayatlarına da dokunarak yapmak hiç şüphe yok ki harika. Bağıra bağıra bunu yapıyor. İç dünyasında kaybolan yeni bir adam çıkageldi ikinci kitapla. Dış dünyanın etkisinden sıyrılamayacak kadar da kararsız. Kitabın son 10-15 sayfasında duygularım kavgaya tutuştu. Gerçekçi yazımıyla çim adam yine yapıyor yapacağını ve yaşamın bir adım gerisindeymiş gibi yürüyerek, içindeki kadının merhametine bırakıyor kendini.
Deniz dalgalarının sesiyle ilhamın sandalına biniyorum. Aklımda mısralar birikiyor. Bunlar benim sadece denize bıraktığım şiirlerim olacak. Belki başka bir kıyıda bekleyen birinin şiiri olacak.
İşte o zaman ilk kez seslendi yüreğim yaşam sevinci verir gibi bana; ileride evlenirsen ve güzel bir kız çocuğunu kucağına alır, baba olursan adını "Şiir" koy.