Şimdi ilk olarak şunu belirteyim ikimizin adına da; normal öğrenme aşamasında, faydalı olmak adına düşüncelerini, meramlarını dile getiren iki normal arayış içerisinde öğren(i)cileriz, fazlası değil. İnançlı ya da inançsız olabiliriz, sağlam zeminler arayanlarız.
Çok bir şey bilmesek bile, en azından yetersiz kaldığımızın bilincindeyiz.
Şuna tekrardan dönme ihtiyacı hissettim; ben kilise eksenli yorumlar yapmıyorum. Daha çok 'Tanrısallık' eksenli yorumlar yapmaya çalıştığımı düşünüyorum. Ve senin deyiminle o zaman ben de bir kaç noktaya temas edeyim. :)
Epiküros kadim bir soru değil de daha doğrusu nankörlük etmiş desem bilmem abartmış olur muyum? Neden diye soracak olursan, cogito formülasyonunu tekrardan akla getirirsek, Baker tercümesini şöyle yapabileceğimizi söylüyor;" 'Kuşku duyuyorum, öyleyse düşünüyorum, demek ki varım, öyleyse ben var olan bir şeyim.' Bunu ısrarla 'insanın tanımı' diye sunuyor ve savunuyor Descartes."
Epiküros sorusunu daha çok poleetik olan yani kilisevari düşünen insanlara yönelik yapmış. Bunun Tanrı kavramının oluşu ya da değiline bağlamak ise avamca olur, ilk yorumda da belirttiğim gibi, Tanrı kesinlikle bir okul müdürü ya da padişah değildir. Dolayısıyla Tanrı'yı ele alırken biraz daha tinsel düşünmek zorundayız, en azından ben çünkü Tanrı'nın neliği benim için böyle bir anlam ifade ediyor.
Kötülük kavramı, insanbilim labaratuvarlarınca çok anlam ifade edebilir elbette ki, ama bunun Tanrı katında bir anlam ifade ettiğini söyleyebilmek için, labaratuvar koşulları yetersiz hatta geçersiz kalır, buna kanaat getirebilmek için kişinin ancak ve ancak esrimesi gerekir. Pek tabi bunlar rölatif konular, ivedi yargılara varılmayacak kadar derin konular aynı zamanda kesinlik bildirmiyorlar bu durum hasebiyle. Yani hiçbir şekilde yargı içermemeli, kötülük olabilir ama 'kötü' var mıdır, gibisinden. Bu formlar saf bilince yönelik bir yargı içermemeli. Tıpkı saf bilinçsizliğe yöneltilemeyeceği gibi. Çünkü Tanrı diye tanımladığımız saf bilinçtir, özdür. Suyun her şeyi ıslatabilir, ama ıslanamayacağındaki örnek gibi.
Birden fazla kitap indirilmesi durumunda da hermenotik metodlarla bir yaklaşım sergilenirse anlaşılabilir olduğunu düşünüyorum. Ben de senin gibi hepsini incelemek niyetinde değilim, ki o yeterliliği de görmüyorum kendimde. Dolayısıyla Tanrı tasavvuru benim tahayyül ettiğim doğrultuda düşünülünce, sana çok güçlü gibi görünen antitezler benim için aynı geçerlikte olmuyor. Umuyorum ki kusurlarım ve cevaplanmamış noktalar varsa mazur görülür. Bu daha önce söylenmişlere, konuşulmuşlara yeni bir şey kattık mı, bilmiyorum. Ama benim için istifade ettiğim bir sohbet oldu, bunun için çok çok teşekkür ederim. Gönderi ve sorular sahibi ne düşünüyor bu konuda merakta kaldık? :)