Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Homeless isimli okurun asıl gönderisini gör
Selman Ç. okurunun profil resmi
Kitabı yeni bitridim. İnceleme yazabilir miyim bilmiyorum ama yorumu buraya bırakmak istedim :) Öncelilke incelemeniz çok güzel olmuş onu belirteyim.
Öteki
Öteki
kitabından sonra bu romanı okudum gayet güzel oldu benim için. Büyük Engizisyoncu bölümünde aklıma Öteki kitabı geldi. Karşılıklı sorgulamalar, hesaplaşmalar... Ne muazzam bir bölümdü. Sırf o bölümü dönüp dönüp okumak gerekiyor. Şöyle de bir kitap gördüm bakmak lazım.
Büyük Engizisyoncu
Büyük Engizisyoncu
Bunun dışında zaten Dostoyevski okuyanlar biliyor karakterleri nasıl en ince ayrıntısına kadar tahlil ettiğini. Burada da bazen anlattığı karakteri çok seviyoruz, sonra öyle bir şey yapıyor ki nefret ediyoruz. İnsanın tüm çelişkilerini gözler önüne seriyor. Mahkeme bölümünde de savcının ve avukatın anlatımlarında da suçlu sürekli yer değiştiriyordu :) Karar vermek güç. Ve dediğiniz gibi, bana göre de eksik kaldı bu roman. Böyle bitmemeliydi. Gerçi suçlunun kim olduğunu söylüyor ama yine de suçlunun kim olduğuna karar verecek olan bizim vicdanlarımızdır. Emeğinize sağlık. Not: Karamazov Kardeşler Tolstoy'un evini terk ettiğinde yanına aldığı kitap olarak geçiyormuş. Bir not daha: Çoğu kitleye göre dünyanın en iyi kitabı ünvanına sahip yazmışsınız ben bunun yanına
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)
'i de koyuyorum. Tabii hepsinden önce
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)
vardı :))
Homeless okurunun profil resmi
Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim. Özellikle not kısmı için. Çünkü Tolstoy ile Dostoyevski arasında olanlar daima ilgimi çekiyor. Aynı dönemin, aynı coğrafyanın iki dehası nedense birbirleriyle iletişime geçmiyorlar ve sanki birbirlerinden haberleri yokmuçşasına davranıyorlar. (Birbirlerine ithafları da oldukça az) Büyük Engizisyoncu kısmını değerli kılan kısımların en başında Dostoyevski'nin özellikle sürgünden sonra Cemil Meriç tadında bir dindarlığının olması geliyor. Acımasızca eleştiriyor. Diğer yandan da dini lider Zosima'yla bu tezine antitez sunuyor. Muazzam adam gerçekten. O kısmı okurken içimden hep Dostoyevski is Dostoyevski dedim :) Bu arada dönüp ileride okumak için o kısmı word'e ayrı bir şekilde kaydettim. Acaba bu yorumunuzda geçen kitap orada geçen kısım mı? Olur mu olur yayınevleri sahtekarlıkta sınır tanımıyor. Mahkeme bölümünde beni en çok şaşırtan kısım savcının konuşma tarzı ve olaya yaklaşımıydı. Sonuçta adaleti temsille yetkili birinin neredeyse kişiselliğe varan söylemleri garipti. Hem Mitya'nın suçluluğu da tam olarak kanıtlanmış değildi. Ee? Şüpheden her zaman sanık yararlanır ve suç sabit oluncaya dek her şüpheli masumdur. Biz olayın ne olduğunu perde arkasından bilenler olarak belki böyle konuşuyoruz ancak hukuk her zaman böyle işlemiştir. (!) Dünyanın en iyi kitabı tartışmasında maalesef Don Quijote kısmında eksiğim. Hatta onu sırf anlamlandırabilmek için mitleri araştırmaya, anlamaya çalışıyorum. Hugo ve Sefiller ne kadar da değerli olsa da Karamazov'u taze okumanın etkisiyle midir bilmiyorum şimdilik en tepeye bu eser çıktı. İyi okumalar dilerim :)
Selman Ç. okurunun profil resmi
Rica ederim. Böyle notlarla daha çok zenginleşiyor incelemeler :) Evet ben de merak etmişimdir bu konuyu. Ancak yine de birbirlerine karşı büyük saygı duydukları kesin. Aslında birbirleri ile tanışmak için çaba sarfetmişler ama olmamış bir türlü. Tabii o zamanın şartlarını da göz önüne alırsak hadi atlıyım Tolstoy'a gideyim demek de kolay değildir herhalde :) Tolstoy Moskova'da birçok yazarla tanışmış ancak o sıralarda Dostoyevski sürgündeymiş. Dostoyevski Savaş ve Barış'tan çok etkilenmiş Tolstoy ile tanışmak istemiş, aynı konferansa da katılmışlar ama yine de tanışamamışlar. Böyle birkaç anı daha var. Dostoyevski ölünce, Tolstoy mektubunda; “Bu adamı ne gördüm ne de onunla herhangi bir bağlantım oldu ama bir anda ölünce, onun bana en yakın, en değerli kişi olduğunu ve varlığına en çok ihtiyaç duyduğum insan olduğunu anladım… Onu arkadaşım olarak görüyorum, şüphesiz ki bir gün tanışacağız…” Çoğu Rus yazar bu şekilde birbirlerine büyük saygı duyup birbirlerini yüceltmişler, tabii ki de kazanan Rus Edebiyatı ve doğal olarak dünya edebiyatı ve bizler olduk. Tabii birbirleri ile atışanlar da olmamış mı, elbette olmuştur ama yine de büyüklüklerine yakışır şekildedir. Şimdi bunları okuyunca geçenlerde Orhan Pamuk ile Hasan Ali Toptaş karşılaştırması vardı bir sitede, altında Mahir Ünsal Eriş'in "Bahsi bile edilmez ya ikincinin" gibi bir söylemi vardı. Bunlar da "yazar" işte. Tabii ki eleştir de bu nedir yani. Not: Bir de bizde herkes yazar :)) Evet muhtemelen aynı şeyi anlatıyor o kitap. Yayınevleri sever böyle şeyleri :) Açıklamalara baktığımızda o şekilde. Ayrıca sürgünde yaşadığı zamanları yazdığı bölümler de varmış. Evet tam da sürgün sonrası ruhsal değişimini anlatıyor bize. Kesinlikle Dostoyevski is Dostoyevski :)) O yüzden Öteki kitabından sonra bunu okumam benlm için de anlamlı oldu. Savcının o anlatımları da aslında "suç ispat edilene kadar herkes masumdur" tezini çürütüyor. En başından suçlu buldular zaten. Gerçi arada ben savunmayım da diyor, güya savunuyor ama hikaye. Aklıma bizim mahkemeler geldi. Ne kadar da benziyor. Adın çıkmış dokuza inmez sekize mantığı. Kara leke çalındı mı vay haline. Çamur at sonra karşıdaki o çamuru temizlemeye çalışsın. Birine iftira at sonra karşıdaki kişi onun yalan olduğunu ispat etsin. (Eğer bir şey söylüyorsan delilleri de sunmak zorundasın ama ne gerek var değil mi? Sen söyle karşıdaki suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışsın. Çok acayip bir sistem. ) Adalet sisteminin nasıl da bozuk işlediğini görüyoruz. Bence en kısa zamanda okumalısınız Don Kişot'u. Arif Dino ile Yaşar Kemal’in Don Kişot anısını bilirsiniz belki. Hikaye uzun ama kısaca Arif Dino 3 tane Don Kişot hediye ediyor ve durmadan okuyasın diye aldım diyor. Ayrıca şöyle de bir not var: “İnsan onu hayatında üç kez okumalıdır. Kahkahanın kolayca dudaklara fırlayıp duyguları harekete geçireceği gençlikte, mantığın hakim olmaya başladığı orta yaşta, her şeye felsefe açısından bakıldığı ihtiyarlıkta” İşte bu yüzden okudukça yeni şeyler çıkacak. En kısa zamanda okumanız dileğiyle.
Homeless okurunun profil resmi
Ne güzel bilgiler bunlar :) Eve gittiğimde bu kısımları not defterime yazacağım. Mahir Ünsal Eriş, vakti zamanında Ankara'da bir söyleşiye gelecekti yanlış hatırlamıyorsam toplantının olduğu gün de iptal etti. Sebebi de konaklama ve yemek ücretini karşılamamış olmamızdı :)) O sebeple onun HAT'ı yazar olarak kabul etmemesi de dahil hiçbir sözü / eylemi değersiz gözümde. Madem öyle bir de o yayınevinden okuruz. Tabii İş Bankası ve İletişim Yayınları çevirisini baz alarak çevirmişse. Bazı çevirmenler burnunun dikine öylesine çeviriyor kitapları. Rus Edebiyatı Şampiyonlar Ligi ise bizimkisi de Uefa Avrupa Ligi. Ama kesinlikle Alman Edebiyatı ve Fransız Edebiyatından aşağı değil. Türkiye'nin nesiyle övünürsün deseler edebiyatıyla derim o derece bir tatmin duygusu var. Bu arada Ecinniler ve Budala'yı okumadım ben sırada onlar var. Dünya tarihi adaletsizliklerle doluymuş, teknoloji, bilim geliştikçe azıcık gelişmeler göstermiş hukuk. Ancak biz her daim çizgimizi koruyoruz :)) Hatta çizgimizden daha ileriye gidebiliyoruz. Ne hoş (!) Paylaştığınız nottan haberim yoktu. Hoşuma gitti :) Benim çabamı da ileride paylaşsınlar. Kitabı anlamak adına mitolojiye giriştim :) Bu iki değerli yorumunuz için teşekkür ederim tekrardan.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Araştırdıkça, okudukça daha çok detay çıkıyor. Not defterleri yetmez :) Eriş konusunda susuyorum :) HAT en sevdiğim yazardır. O yüzden dikkate almadım zaten o söylemini. Elle tutulur bir şeyler sunarsa ne ala ama o güne kadar "bahsi bile edilmez" :)) Aşağı yukarı aynıdır sanırım ama yinede kitapçıya gidip incelemek lazım :) Kesinlikle bizim Edebiyatımız da onlardan aşağı kalır değil. Zaten Avrupa liginin de bazı grupları için CL grubu desen yalan olmaz :)) İşte bazı gruplar da malum :) Onları da günümüz popüler edebiyatı olarak adlandırabiliriz. Onlar olmadan da olmuyor işte :)) Ben de okumadım o ikisini. En kısa zamanda okumak dileğiyle. İstikrarlı olduğumuz tek konu herhalde Adalet sistemi. Hiç şaşmıyor! :)) Don Kişot romanın babasıdır zaten. Okumaya başlayın daha çok not çıkar :) Ben de teşekkür ederim güzel sohbet oldu.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.