Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Semih Doğan isimli okurun asıl gönderisini gör
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Diğer Gogol incelemende demiştin ya Semih, Gogol ve Dostoyevski arasında kalıp Gogol'ün öne geçmeye başladığını hissediyorum diye... Hah, Gogol'ün muhalif ve iğneleyici kimliği Dostoyevski'den çok daha üstündür mesela. Hatta Dostoyesvki, sosyalist-devrimci nitelikleri bulunan Petraşevski grubundayken bile ilerideki karısı Anna Dostoyevskaya'ya göre içinde gizliden bir Çar sevgisi besliyordu. Yani Puşkin ve Gogol'ün despotizme karşılığını, özgürlüğe susamışlığını ve ironilerle birlikte oluşan siyasi muhalifliğini Dostoyevski'de bulamayız mesela, Dostoyevski'nin ana amacı bu değildir zaten. Açıkçası ben de senin gibi sanatçının muhalif olanını daha çok seviyorum, kendi toplumunun gerçeklerine kayıtsız kalmayan, toplumunun yaşadığı zorlukları yadsımayan ve aynı zamanda Gogol'ün de dediği gibi rütbesi kadar çalan insanların farkındalığında olmamız lazım. Velhasıl yine senin sayende düşünceden düşünceye atladığım bir inceleme olmuş, sanırım senin incelemelerinin en özgün özelliği de bu. İçerisinden pek çok soru yakalayabiliyoruz ve bu da okurun hiç bilmediği bir kitap olmasına rağmen o kitaba yakınlaşmasına sebep oluyor. Eline sağlık dostum.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Neticede varacağım nokta bu olacak sanırım. Zaten tahmin ettiğim bir son; ama yine de kendimce heyecan yaratıyorum işte :) Düşünceleri yönlendirmeyi seviyorum. Bu sebeple hem düşündürmek hem de düşündürürken yönlendirmek istiyorum. Teşekkür ederim Oğuz :)
Selman Ç. okurunun profil resmi
Oğuz senin söylediğin Çar mevzusu :) "Dostoyevski’yle yarım saat konuşmaya dayanamıyorum,’ derdi. ‘Hemen, aptalca siyasi düşünceler ileri sürmeye başlıyor, insanı çileden çıkarıyor. Çar’a yaranmak için olacak." Tutunamayanlar Sf:396
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Tam olarak bu işte. 👌🏻 Çar sevgisi konusunda, idamı sırasında I. Nikolay tarafından affedilmesinin de büyük payı oluyor.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Ama yine de mazur görmüş Atay. Sonrasında şöyle ekliyor; İlk tanıştığımız yıllarda, siyasî düşüncelerinde kararsızlık gösteren yazarları hiç affetmezdi. Düşünce namusu onun için çok önemliydi. Gençlik inançlarını reddedenlere çok öfkelenirdi. Birçok yazarı, bu nedenle okumaz olmuştu. Bu konuda yalnız Dostoyevski’yi mazur görürdü: ‘Çok yalvardı, dayanamadım,’ diyerek meseleyi geçiştirmeye çalışırdı. :)
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.