Yalnızız, Türk yazar ve gazeteci Peyami Safa'ya ait bir eserdir.
İlk olarak Yeni İstanbul gazetesinde 11 Eylül 1950-20 Aralık 1950 tarihleri arasında 286-385 numaralı sayılarda tefrika edildikten sonra 1951 yılında Nebioğlu Yayınevi tarafından 343 sayfa hâlinde yayımlanan Yalnızız yazarın son romanıdır.
Yalnızız, ekonomik olarak sorunsuz
Madem bu insanlar her şeyi bu kadar çok biliyorlar, emretsinler de ileri de yaylar dünyaya başlarının yanlarında değil alınlarının ortasında gözlerle gelsinler. Hep doğadan iyisini yapabileceklerini ve Tanrı'nın yaptığını düzeltebileceklerini sanıyorlar.
Evet, aptalmışım, insanlara hâlâ güveniyor, onları seviyor ve kendimi feda ediyordum. Ama sadece alçak ve aşa- ğılık olanlar istediklerini elde ederler.
Kendine dön, kendine bak, kendine gel. Aptalca bir konfor aşkından doğduğu halde her biri daha korkunç bir dünya harbi hazırlayan teknik mucizelerinin yanında, senin iç zıtlıklarını elemeye yarayacak ve seni kendi kendinle boğuşmaktan kurtaracak ruh mucizelerini ara. İnan manevilere ve mukaddeslere, inan! Onlar hakkında bu kadar küçükçe düşünmekten utan!
Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah'ını.
Bu, işte, yakıcı ve boğucu yalnızlık korkusu, bu müthiş fobi, ferdiyetler nizamı üstüne kurulmaya doğru her gün biraz daha fazla giden yeni nizamların Ben'ler arasındaki mesafeleri açarak ruhların birbirlerine intikallerini ve kaynaşmalarını müm kün kılan polipsişik bir havadan onları mahrum etmesidir
Modern ilmin şüpheci ve kontrolcü zekâsı, inanmadıklarından evvel şimdiye kadar inandıklarından şüphe etseydi, yirmi senede bir bilgisinin prensiplerini altüst eden in- kılâplar karşısında şaşırmazdı.
Yani insanı hep yarım görüyoruz. Ya onu seviyoruz, birinci realitesi içinde; ya nefret ediyoruz ondan, ikinci realitesi içinde. Fakat nefretimiz esas. Çünkü onun birinci realitesini kendi hayalimiz sanıyoruz ve aşkta hayal kırıklığına uğrayınca, bunun, hakikatte, ikinci realiteye çarpan birincinin kırıklığı olduğunu anlamıyoruz.