İnsanı varlığında perişanlığa sürükleyen düşünceler ve öğretiler doğru değil ki. İnsanı kedere ve umutsuzluğa sürükleyen duygular yanlış. Çünkü dünyada mutlu olmak ve bulunduğu her yerde mutluluğu vaaz etmek insanın görevidir. Cennetin krallığını bu dünyada görmeyenler onu öbür dünyada da göremeyeceklerdir. Bu dünyaya serseriler olarak değil, hayatın güzelliklerinden ve sırlarından, sonsuza kadar tapınmayı, sonsuz ve evrensel ruhun gizlerini aramayı öğrenmesi gereken cahil çocuklar olarak geldik.
“Gerçek ışık bir insanın içinden ışıyandır. Ruhu ruhun sırlarını açıklar ve Ruh’un ismini şakıyarak şenlendirir. Gerçek, gecenin karanlığı olmadan görülemeyen yıldızlar gibidir: Güzelliğini hatanın ağırlığını hissedenler dışında kimseye açıklamaz. Gerçek bize günlerimizin neşesini öğreten ve bütün insanlığın bu neşeyi istemesini sağlayan gizli bir duygudur.”
“Merhamet ve kabalık insanların yüreğinde, bu kara gecenin maddelerinin savaşı gibi, ezelden beri savaşır. Ama merhamet kabalığı yenecek, çünkü merhamet kutsal bir şeydir, oysa sabah gelince bu gecenin korkusu bitecek.”