Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu. Senelik banyolarını Mayıs'da yapıyorlar, böylece Haziran'da çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.. Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük
600
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Reklam
~Gökkubbenin altında~
Neyi unutan? İnsan dünyaya niye gönderildiğini, Rabbini unutan, unuttuğu zaman da hüsrana uğrayan bir varlıktır. Ayet-i kelimede “Allah’ı unutan, bu yüzden Allah`ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın.“ buyuruluyor. Aslında her vahiy bir zikir, Her peygamber bir zâkirdir. Peygamber insana evrensel ve ilahi hakikati tekrar hatırlatan kişidir. Her risalet ve mesaj, insan için zikir, tezekler, hatırlatmadır: “Asıl hakikati, bu dünyaya niye bulunduğunu unutma!” Mevlana’nın güzel bir hikayesi var : bir sultan, hizmetinde bulunan bir görevliyi çağırıp ona bir emanet veriyor. “Bunu falanca diyardaki filanca kişiye ulaştır. Diyor. O kişi emaneti alıyor, yola çıkıyor ve yüz gün süren bir yolculuk yapıyor. Bir hayvana su veriyor, bir fakire yardım ediyor, yoldaki taşı kaldırıyor… Ama bu hengame içinde emaneti ehline teslim etmeyi unutup geri dönüyor. Sultanın huzuruna çıkınca yüz gün boyunca yaptığı iyilikleri, güzellikleri anlatıyor. “ peki verilen vazife ne oldu, emaneti sahibine teslim ettin mi? Diye sorulduğunda “ sultanım, ben onu unuttum!! Diye cevap veriyor. Bunun üzerine Sultan şöyle diyor: “ yaptığın yüz hayrın gerçek manası o bir amelin içindeydi. Sen, onu unuttun. Unuttuğun için şimdi tekrar yola çıkacaksın. “ Yani insan hangi yola neden çıktığını, amacının ne olduğunu asla unutmamalı. Emaneti sahibine vermeden geldiğinde asıl iş yapılmamış oluyor. Diğer güzel işler şüphesiz faydadan tali değil lakin maksat hasıl olmuyor. Emanetin yerine ulaştırılması lazım... Yeryüzünde neden bulunduğumuzu unuttuğumuzda ikinci bir şansımız da yok.
Andelîbi gül-i sad-berg ile tekfîn itdiler. Bir gülistan beytini üstünde telkîn itdiler. ... Bülbül öldüğünde onu yüz yapraklı gül ile kefenlediler. Ve gömdükten sonra üzerine gül bahçesine dair bir beyit okuyup ona telkin verdiler.
Dağın Yamacındaki Büyüleyici Manastır: Sümela Sabahın ilk saatleri, puslu hava eşliğinde servis aracımızla yola çıktık. Sümela Manastırı’nı ilk defa göreceğim için çok heyecanlıydım. Araç yavaş yavaş Trabzon Maçka’ya doğru hareket ederken ben solumdaki camdan Trabzon’u seyrediyordum. Gözlerimin önünden evler, apartmanlar, dükkanlar, okullar,
franz kafka,dönüşüm üzerine ve övgüler
Dönüşüm
Dönüşüm
Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
Reklam
Hayırlı sabahlar hayırlı cumalar
Ey er-Rahman ey er-Rahim, Ey İman edenlerin Rabbi! Ey kâinatın Maliki, ey Din Gününün sahibi, zalimler, yeryüzünde bütün ahlak kaidelerini ve bütün vicdanların reddettiği ve nefretle kınadığı, bir zulmü işliyorlar. Rabbim! Sen kullarına merhametle baktın ve onların merhametinle istedikleri din ve hayat tarzı üzerine kalmalarına izin verdin.
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Uzak Bir Masal Haftası başlıyor...!
Bahar şenliklerimizde, ilk söyleşimizi dün akşam harika bir atmosferle tamamladık. Muhteşem bir söyleşi ve sunum gecesini geride bıraktık. Ne kadar geride bıraktık desek de anılarımızda çok güzel bir gece olarak kalmaya devam edecek.
Uzak Bir Masal
Uzak Bir Masal
ile söyleşi yolculuğumuza devam ediyoruz.
İrem Uzunhasanoğlu
İrem Uzunhasanoğlu
, “Her şeyden önce uzak
çocuk oyunlarının görsel bir ansiklopedisi
Bruegel “Çocuk Oyunları” adlı eserindeki kalabalık düzenlemede herhangi bir oyun ya da figür grubunu odak noktaya yerleştirmeyerek, izleyicinin yapıtı algılama sürecini de oyunsallaştırır. Bir ipucunun peşine düşemeyen izleyici, sahnenin sunduğu oyun çeşitliliğine koşut olarak resme bakış biçimlerini çeşitlendirir. Yapıttaki ayrıntı zenginliğinin
Reklam
VAZGEÇMEK * Elindeki külleri savurup gökyüzüne, yukarıya bakmaktır. * Vazgeçmek bazen tercih, bazen kabullenmek, bazen de tükenmek demektir. "Bugün içimdeki yerini değiştirdim. Yüreğimin ortasında duran yerini değiştirdim. Bunun için önce kaldırdım seni durduğun ve iz bıraktığın yerden. Neredeyse şeklini almış etimin üzerinden. Sonra yastık
Yıllar önce hamalın biri Cağaloğlu yokuşundan yüz kiloluk yükle çıkarken bir gazeteci, hikaye yazarı Oktay Akbal, onu takip eder ve yükünü hamal taşına bırakarak soluklanıp az biraz dinlendiği sırada yanına yaklaşır ve "Bu kadar yükü nasıl taşıyorsunuz? diye sorar. Hamal soruyu soranın okumuş yazmış bir kültürlü insan olduğunu fark eder ve önce "Sizin yükünüz bizimkinden ağır. Çünkü siz dünyayı zihninizde ve yüreğinizde taşıyorsunuz efendi!" der. Sonra Akbal'ın ısrarı üzerine onun sorusunu da yanıtlar ve “İçim düzgün olursa yüz kiloluk yük bana vız gelir.” der! Çok düşündürücü ve bilgece bir yanıt doğrusu!...
Hayatta biriktirdiğim …
Dilden çıkanlar konuşulanlar neden önemli? Kelimelerin hayat bulma durumu var.. Kelimenin hay olma durumu değiştik.. Kelime ağızdan çıkınca bir ok gibidir yerini bulmadan sonu olmaz.. Bundan dolayıdır ki ya sus ya doğruyu söyle… Ve en güzel Doğru Dua dır En çirkin söz ise Bedduadır yerini bulmayanlar geri döner dedik… Duanın dönmesi ve Bedduanın
1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu senelik banyolarını da Mayıs'da yapıyorlar, Haziran'da çok kötü kokmuyorlardı.. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.. Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.