Kitap sade dili ile akıcı bir yapıya sahip. Uzun, ağdalı cümleler yok. Belki Rus edebiyatının ilk eserlerinden olması sebebiyle bir açılış olarak değerlendirilebilir. İyilik edip iyilik bulan, hatta defalarca bu iyiliğin karşılığını gören bir kahramanımız var romanda. 1773 köylü, Kazak ayaklanmasını baz alan romanda hem dönemin yaşamını görüyoruz hem de aşk ve fedakarlığın önemini kavrıyoruz. Gerçi sürekli işleri rast giden kahramanımız Pyotr hep belalardan son anda kurtuluyor ve bu biraz hikayenin doğallığını bana göre bozuyor. Ama gerçekten de işler böyle rast giden, ölümlerden hep kıl payı kurtulan insanlar da yok değildir. Rus edebiyatının başlangıcı olan romanlardan biri sayılan bu eseri İstanbul'da metroda işe gidip gelirken iki gün içerisinde okudum. Bir akşam tv yi kapatıp da güzel bir çay veya kahve eşliğinde, ayaklar uzatılarak okunabilir. Sonrasında da aşama aşama Dostoyevski'ye doğru yol alınabilir.