Yedi kez ruhumu kınadım:
İlki- Yükseklere ulaşmada zayıflık gösterdiğini gördüğüm zaman.
İkincisi- Dosdoğru gidenlerin önünde sekmeye başladığını gördüğüm zaman.
Üçüncüsü- Kolayla zor olan arasında seçenek sunulduğu zaman kolayı yeğlediğinde.
Dördüncüsü – Bir suç işlediği, sonra da başkalarının buna benzer suçları onu teselli ettiğinde.
Beşincisi- Kendi zayıflığına tahammül ettiği, üstelik bu tahammülü güçlü oluşuna bağladığında.
Altıncısı- Bir yüzün çirkinliğini hor görüp, aslında onun kendi maskelerinden biri olduğunu fark edemediğinde.
Ve yedincisi- Bir övgü şarkısı söyleyip de bunu bir erdem sandığında.
-Her dilden bir adları vardı onların ama hiçbir ülkenin kimliğini taşımadılar
Sarışındılar belki de esmer yani birçok yüzün bileşkesi
Ne altın arayıcısıydılar ne de aylak bir gezgin Vurulup düşseler de her kuşatmada serüvencidir onlar ve hiç ölmezler Ki onlar hep yalnızdır ve her nasılsa bulurlar heder olmanın bir yolunu
Onlar ki bu dünyada kahraman olmaya mahkumdurlar
Sislenen anılar kaldı bize onlardan renkleri bozulup duran solgun anılar
Nasıl yazılmalı ki silinip gitmesin bulutlar gibi çekilmesin gök boşluğuna
Bileği güçlü ve gözüpek avcılar mıydı onları kuşatıp yeryüzü cennetinden atan
Yoksa kendini tüketen hüzünler miydi vurulup düştükçe ışığını karartan
O serüvenlerin günlüğü tutulmadı yazılmadı
o insanların destan şiiri
Parça parça ettirilseler bir kartala (ki sanırım böyle oldu sonları) Fışkırır yüreklerinden başarısız ihtilallerin yangını..
Savaş ve mücadelelerin en çetini nifakla savaşmak, münafıkla mücadele etmektir. Aptalları kullanan sinsi zekilerle savaşmaktır yani. Bu savaş, küfürle savaşmaktan daha zordur. Çünkü küfürle savaş, belirli bir akım veya kimseyle savaşmaktır. Nifakla savaşmaksa, gizli ve çehresi örtülü bir küfürle savaşmak demektir. Nifakın iki yüzü, iki çehresi vardır: Bir yüzü Müslümanlıktır ve bu onun görünen çehresidir. Bir de görünmeyen asıl çehresi vardır ki küfür ve şeytanlıktan, hile ve sahtekârlıktan ibarettir. Bu ikinci yüzün anlaşılıp bilinmesi alelade insanlar ve avam kitleler için fevkalade zor, hatta kimi zaman imkânsızdır.
(...)
Hatırlatılması gereken bir diğer nokta da cahillerle aptalların artması hâlinde ortamın münafıklar için elverişli olacağı ve cehaletin artmasının sadece nifak ortamına yarayacağıdır. Bu nedenledir ki cehalet, bilgisizlik ve ahmaklıkla mücadele etmek, aynı zamanda nifaka karşı da mücadele etmek demektir. Çünkü ahmaklar, münafıkların oyuncağı olmaya daima elverişlidirler. Binaenaleyh cehalet ve ahmaklıkla savaşmak, münafığı silahsızlandırmaktır; cahilin bilgilendirilip cehaletinin giderilmesi, münafığın kılıcının elinden alınması demektir.
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi
Bazı nur içinde, bazı sisteyim
Bazı beni seven bir göğüsteyim
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim