Türkiye'deki üniversiteler her zaman ki gibi sessiz ama Amerikan üniversitesleri kaynıyor. Filistin için 1000 genç gibi platformları da iktidar olmanın kibriyle putperestleşen siyasal islamcılar ve ülkücüler sosyal medya üzerinden trollemeye çabalıyorlar.
Aylardır devam eden soykırım karşıtı eylemlerin kalbi bugünlerde üniversite kampüslerindeki işgal, boykot ve mitingler. Daha önceki yıllarda aynı üniversitelerde Nazi bayraklarıyla yürüyüp faşist sloganlar atan öğrencilere karışmayan okul yönetimleri ve eyalet polisleri, tamamen barışçıl Filistin yanlısı gösterilere askeri teçhizatlarla, atlı birliklerle; öğrenci, öğretmen, gazeteci ayırmadan saldırıyor. Birçok eylemcinin yurt ve yemekhaneye girişlerini sağlayan okul kartları iptal edilirken polisler öğrencileri otobüslerle gözaltına alıyor. Üstelik bu saldırılar hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi parti kontrolündeki eyaletlerde aynı şekilde devam ediyor. Saldırılar arttıkça daha çok yayılan gösteriler karşısında üniversiteden çok özel sermaye şirketi gibi hareket eden okul yönetimleri bir yandan eyalet polisini kampüslere davet ederken bir yandan uzaktan eğitime geçiyor, mezuniyet törenlerini iptal ediyor ya da okulu geçici tatil ediyor. Gençlerin en çok kullandığı ve Filistin yanlısı içeriklerin en yaygın şekilde paylaşıldığı sosyal medya platformlarından TikTok yasağının Kongre’den ve Biden’ın onayından geçtiği, İsrail’in Gazze’de yıktığı her yerden toplu mezarların çıktığı, İsrail’e milyarlarca dolar para ve silah yardımının devam ettiği ve yaz tatilinin yaklaştığı bugünlerde eylemlerin kampüslerden taşması an meselesi.
Montaıgne, 16.yüzyılda yaşamış ünlü Fransız yazar. Deneme türü olarak ilk eseri çıkarıp, derleyendir aynı zamanda kendisi.
Bu eser, yazarın okuduğu, yaşadığı, görüp duyduğu bütün bilgi, tecrübelerin not alıp deneme oluşturduğudur.
**Montaigne, insan doğasının karmaşıklığını anlamaya çalışırken, okuyucuya da kendi iç dünyalarını keşfetme fırsatı
“Suçluluk hissinin ve hastalığın, kaygının ve yiyip yutan hüznün, paramparça olmuş bekleyişlerin, düşüncenin kanatlanmasına izin vermeyen duygulanımların, otistik bir tecrit durumuna dek varan yalnızlığın…”
bunların ne kadarı, hangi dozda tanıdık size?
Eugenio Borgna bir psikiyatrist olarak kırılganlığın fenomenolojisini çiziyor, bunu yaparken
Çöl bizden erkeklerimizi alıyor, dedi Fatima,
ve her zaman geri getirmiyor onları. Buna alışmak
zorundayız. Artık onlar, yağmur yağdırmadan geçen bulutlarda, taşların arasına gizlenen hayvanlarda,
topraktan fışkıran cömert suda bulunuyorlar. Artık
onlar her şeyin bir parçası oldular, Evrenin Ruhu ol-
dular. Gidenlerin kimileri geri dönüyorlar. O zaman
öteki kadınlar mutlu oluyorlar, çünkü kendi bekledikleri erkekler de günün birinde geri dönebilirler. Eskiden bu kadınlara bakar ve onların mutluluklarını kıskanırdım. Şimdi benim de bekleyecek bir erkeğim olacak. Ben bir çöl kadınıyım ve bundan gurur duyuyorum...
Laboratuvarlara doldurdukları insanlardan aynı anda pek çok şeyi yapmalarını isteyip neler olduğunu gözlemlemişler. Aynı anda birkaç şey yaptığını düşünen insanların —Earl'ün açıkladığına göreaslında “Jonglörlük” yaptığını keşfetmişler. “Bir görevden diğerine gidip geliyorlar. Beyinleri üstünü örtüp pürüzsüz bir bilinç deneyimi sunduğu için geçiş yaptıklarını fark etmiyorlar, ama aslında beyinlerini anbean bir görevden diğerine geçirip yeniden şekillendiriyorlar — ve bunun bir bedeli var.”
Bu şekilde geçiş yapıp durmak, Earl'e göre, odaklanma becerinizi üç yoldan aşındırıyor. İlkine geçiş maliyeti etkisi deniyor.Bu konuda çok sayıda bilimsel kanıt mevcut. Vergi beyannamenizi hazırlarken gelen bir mesaja —göz ucuyla, beş saniye baktıktan sonra yaptığınız işe geri döndüğünüzü hayal edin. O an “geçiş yaparken beyninizin yeniden şekillenmesi gerekiyor,” diyor Earl. Öncesinde ne yaptığınızı, ne düşündüğünüzü hatırlamanız gerekiyor ve “bu biraz zaman alıyor”. Kanıtlara bakılırsa bu gibi durumlarda “performansınız düşüyor. Yavaşlıyorsunuz. Sırf bir işten diğerine geçiş yaptığınız için”.
Aramızda Birkaç Ölüm. Adından da anlaşılacağı üzere her öykü aramızda, içeriden, çok içeriden… Çünkü her öykü bir gideni ve bir kalanı barındırıyor. Yaralar çok tanıdık, yaşananlar çok tanıdık. Okuyan herkesin içeriden -çok içeriden- bir iz bulacağından eminim.
Yazar, bizi minik minik öykülerle acıya götürüyor. Kimi zaman hiç yaşanmamış
-
Gurur ve önyargı? Ya da aşk ve gurur mu demeliyim? İsmiyle bile tartışmalara konu olan 19. yüzyıl Jane Austen eserlerinden biri. Jane Austen dünyaca ünlü İngiliz bir yazardır. Daha önce kendisini okumadığım için biraz üzgün olsam da bundan sonra diğer eserlerini okuyacağıma şüphem yok. Yazarın hayatına bakarken dindar bir ailenin kızı olduğunu
Pencere ardında dünyayı izliyor
Gözleri , açıkta olan ne varsa mahremine yerleşiyor
Kuşlar neden uçuyor?
Dallar neden eğiliyor?
Bulutlar nereye gidiyor?
Bir rüzgar olmayaşım niye?
Gerçek zihinleri boğma peşinde
Neden uyanmaya çalışıyorum?
"Boşananlar, ayrılanlar, açılanlar, vergi kaçırmaktan tutuklananlar..O özendiğiniz hayatlar bir bir dökülüyor. Hiçbiri, gösterdiği kadar mutlu, eğlenceli, düzenli, ahlaklı, güzel.. değil. Hayatlarının kusurlarını halı altına süpürüp, her şeyi romantize ederek köşeyi döndü adamlar"
Çok alakalı olmamakla beraber
Çin hakkında bilmediğiniz 21 Gerçek 🇨🇳
1. 1.4 milyardan fazla insanla Çin dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri
2. Çin Seddi aslında uzun bir süre boyunca inşa edilmiş birçok duvardır.
3. Ülkenin her yerinde Çin yemekleri farklıdır.
4. Çinliler kağıt, baskı, barut ve pusula gibi şeyleri icat ettiler.
5. Çin, 2 milyondan fazla askerle en
Gök köklü Türkler!
Türklerin Çin esaretindeki dönemle başlıyor kitap ve yeniden özgürlüklerini kazanmalarıyla devam ediyor. En sonda Bilge Kağan'ın ölümü ve oğlu İçen Kağan'ın başa geçmesiyle bitiyor.
Bugüne kadar okuduğum Göktürkler konulu kitaplardan farklı olarak burada Göktürk kağanı Kapgan Kağan'dan bahsediliyor. Diğer kitaplarda hatırladığım kadarıyla karşılaşmadım.
Kapgan Kağan Çin esaretinden kurtulup yeniden birlik ve düzen kuran lider. Çok savaşlar yapıp çok zaferler kazanmış. Kitaba göre biraz da başina buyruk görünüyor. Toya danışmadan kararlar alıyor, bu da hatalar yapmasına sebep olmuş. Onunla ilgili en trajik nokta ölüm şekli. Düştüğü pusuda yağılar (düşmanlar) tarafından öldürülüyor ve başı kesilip Çin'e götürülüyor...
Kitap roman olarak sınıflandırılmış olsa da bir roman olmaktan uzak. Tarihî araştırma inceleme kitabı gibi ama bunu masallaştırmış, zaman zaman da şiirselleştirmiş. Arada kalmış adeta. Bu şekilde olunca, tarihi romanları çok seviyor olsam bile, bu kitabı istekle okuyamadım, kendimi zorlayarak okudum.
Ek olarak kitapta sürekli aynı ifadelerin aynı cümle kalıplarının tekrar ediyor olması da okumayı sıkıcı hale getirmiş.
GöktürklerAhmet Haldun Terzioğlu · Panama Yayıncılık · 2014573 okunma
Merhabalaaaar!
Toplumun geleneksel algısını sarsan ve sorgulatan, cesur ve provokatif bir kitap. Psikanaliz ve eleştirel teoriyi ustalıkla işleyen Kaya, bu çalışmada, toplumun her zaman "iyi" ve "güvenli" bir liman olmadığını, aksine birçok sorunun ve travmanın kaynağı olabileceğini savunuyor.
Yazar, aile içi şiddet ve
Merhabalaaaar!
Nihan Kaya'nın Bütün Çocuklar İyidir adlı eseri, çocukluk psikolojisine dair kapsamlı ve bilgilendirici bir bakış açısı sunan değerli bir kaynak. Farklı disiplinlerden uzmanların katkılarıyla hazırlanan kitap, çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişim aşamalarını detaylı bir şekilde ele alıyor. Bu sayede, ebeveynler ve
Merhabalaaaar!
Nihan Kaya'nın İyi Aile Yoktur adlı eseri, aileye dair geleneksel bakış açımızı sarsan ve sorgulatan, psikanaliz ve eleştirel teoriyi ustalıkla işleyen bir kitap. Yazar, bu provokatif çalışmada, ailenin her zaman "iyi" ve "güvenli" bir liman olmadığını, aksine birçok sorunun ve travmanın kaynağı