Yusuf Atılgan'ın "Anayurt Oteli" eseri, beni derinden etkileyen bir roman oldu. Her sayfasında hissettiğim rahatsızlık, yazarın başarılı kalemini ortaya koyuyor. "Aylak Adam" eseriyle başladığım Atılgan okumalarıma "Anayurt Oteli" ile devam etmek, iki eser arasındaki yabancılaşma temasının farklı yaşam tarzları ve çevrelerde nasıl işlendiğini daha iyi anlamamı sağladı.
Zebercet karakteri, modern hayatın baskıları altında ezilen ve sonunda saldırganlık tepkisi veren biri olarak karşıma çıktı. Zebercet, oteldeki tekdüze ve monoton hayatın içinde sıkışıp kalmış, iç dünyasına hapsolmuş bir karakter. Bu durum, modern hayatın getirdiği yabancılaşma ve yalnızlık sorunlarını sembolize ediyor. Zebercet, kendisi ve çevresi arasındaki bağlantının çözülmesiyle kendi kimliğini ve varoluşunu sorgulamaya başlıyor.
Otel, Zebercet'in iç dünyasını yansıtan bir mekan olarak kullanılıyor. Bu yansıma, Zebercet'in ruh haline, duygularına ve düşüncelerine daha derinlemesine dalmamızı sağlıyor.
Sonuç olarak ben, Atılgan'ın "Aylak Adam" adlı eserini okuduktan sonra "Anayurt Oteli"ni okumanızı öneririm.