Erkek hiç olmazsa özgürdü; tutkuları, ülkeleri baştan başa dolaşabilir, engelleri aşabilir, en uzak mutlulukları yakalayabilirdi. Oysa kadın sürekli engellerle karşılaşırdı, hem hareketsizdi hem de kolay eğilip bükülebilirdi. Vücudunun rehaveti ve yasaların buyruğu altında olması onun aleyhineydi. İradesi, şapkasının bir şeritle bağlı tülü gibi her rüzgarla havalanırdı ve daima kendisini sürükleyen bir arzu ve alıkoyan bir görgü kuralı, bir edep olurdu.