Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep koç

Zeynep koç
@zeynepkooc
21 okur puanı
Ekim 2023 tarihinde katıldı
236 syf.
·
Puan vermedi
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago
7.8/10 · 11,9bin okunma
Reklam
İnsanlara hiçbir şey öğretemeyiz yalnızca kendilerinde olanı keşfetmelerine yardımcı olabiliriz. (Galileo Galilei)
Size karşı silahlanan bir halka yardım edecek yabancı güçler her zaman bulunacaktır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlar, babalarının ölümünü, miraslarının kaybından daha çabuk unuturlar.
Güvenlik ihtiyacı, bağımlılık yapabilir. İnsanlar bir kez uyuşturucuya alıştıktan sonra bir daha onsuz yapamayan bağımlılar gibi güvenliğe ne kadar sahip olsalar da yetinmeyebilir.
Reklam
İnternet, bizim insanlığımızı çalmıyor; onu yansıtıyor. İnternet, içimizdekine sahip olmuyor; içimizdekini dışarıya gösteriyor.
İfşa edilme korkusu, fark edilme hazzı tarafından bastırılıyor.
Aksesuar olarak hızlı yanıt sistemine sahip bir silikon bileklik takmanız ve yalnızca "beni tara" diye fısıldamanız yeter. Hemen, iletişim bilgilerinizi, sosyal medya bağlantılarınızı ve geri kalan her şeyi içeren bir internet sayfası oluşturulur. Artık siz de bir internet bağlantısısınızdır.
Her anımızın gözetlendiği karanlık bir gelecek mi bekliyor bizi? Özgürlüğe ve umuda yer kalmadı mı artık?
176 syf.
·
Puan vermedi
Akışkan Gözetim
Akışkan GözetimZygmunt Bauman
8.6/10 · 241 okunma
Reklam
Nasruddin, sufi geleneğinin en büyük temsilcilerinden biri, öğleden sonra saat ikide konferansına başlayacağını duyurmuştu. Pek başarılı bir gösteri olacağa benziyordu. Bin kişilik salonda tüm yerler satılmış, dışarıda kalan yedi yüz kişiyi aşkın kişi konuşmayı kapalı devre televizyonda izlemeyi göze almıştı. Saat tam ikide Nssruddin’in
Burada, içeride yani (ruh sağlığı merkezi) iki tür insanla karşılaştım: Hiçbir zaman toplum içine dönme şansı olmayanlar var, bir de tümden iyileşmiş ama yaşamın sorumluluklarıyla didişmek istemedikleri için deli numarası yapanlar.
Aslında herkes deli, en deliler de deli olduklarının farkında olmayanlardır.
Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister. O ülke halkından herkesin su içtiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığını düşünürler, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral, tahtını bırakmaya hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki: “Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.” Ve öyle yaparlar. Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip anında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk, taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya, madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer. Bu halk, komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir. Kral, ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir.
207 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.