İyi olma isteği insanın yüreğinde köklenmişse, her türlü kışkırtmayla baş edebilirdi ve dinsizlerde de, inançlılarda da bunun sayısız örneğini görmek mümkündü.
Zira yaratıcı, erkeklerin duyularını bir şekilde ters programlamıştır, öyle ki kadınlardan her zaman onların verebileceklerinin tersini beklerler, biri kolayca bedenini sunuyorsa bunu teşekkürle karşılamak yerine, sadece masumiyeti bağlılıkla sevebilecekmiş gibi davranırlar. Fakat bir kadın masumiyetini savunduğu zaman da koruduğu şeyi elinden almak için çıldırırlar. Böylece erkeğin hiçbir talebi, içindeki ikililiği doyuramaz, dolduramaz; bu sonsuz karşıtlık oyunu, tenle ruh arasında gidip gelir.