Wittgenstein'ın belirttiği gibi, "Karşılıklı bir konuşmada, birisi ortaya bir top fırlatır; diğeri, onu geri mi yollayacak, üçüncü bir kişiye mi atacak, yerde mi bırakacak, yoksa yerden alıp cebine mi koyacak, bilemez.
İster şiirin romantizmden modernizme uzanan evriminde, ister fotoğrafın ortaya çıkmasından sonra görsel sanatlarda ivmenin gerçeğin temsilinden dışavurumculuk ve soyutlamaya kayışında olsun, bugünün sanatçısının öncelikli hedefi, gerçeğin bire bir temsili olmaktan uzaklaşarak, güzellik, kuralları çiğneme ve gelenekten kopuş haline gelmiştir.
Reklam
Onaylanma arayışına girmekle, gerçekte alkış arayışı içine gireriz. Bu, kabullenmesi son derece sancılı bir tez. Alkış için yanıp tutuşmak küçük düşürücüdür.
Umberto Eco'nun sözleri bunu çok güzel anlabr: Postmodern durumu, son derece kültürlü bir kadına aşık olan, ama ona "Seni deliler gibi seviyorum" diyemeyeceğini bilen bir adamın durumu gibi düşünürüm. Diyemez, çünkü kadının bu sözlerin Barbara Cartland tarafından daha önce yazılmış olduğunu bildiğini (ve kadının da onun bunu bildiğini bildiğini) bilir. Adam kadını masumiyetin kaybolduğu bir çağda sevmektedir.11
Modern aşk kültünün, insanları başka dönemler ya da kültürlerde anlamsız görülecek davranışlara iten pek çok yönü vardır. Modern Batı toplumların da, akrabalık, ekonomi ve politika alanlarındaki ağırlıklı rolünü kaybetmiştir. Günümüzde gerçek aşk ideali iyi bir ilişkinin öyle ayrılmaz bir unsurudur ki, aşkın bitmesi, ilişkinin yok olup gideceği anlamına gelmektedir.10
Nitekim güzel olan her şey Kısacık, rüya gibi, sevecen bir hazdan başka şey değil Hayır, asla tümünü verme kalbinin, Tüm pürüzsüz dudaklar bunu sana söyleyebilir, Onlar kendi kalplerini oyuna teslim etmiştir. Aşkın sağır, dilsiz kör kıldığı Kim o oyunda kazanabilir? Şunu yazan kişi bilir bedelini Çünkü o tüm kalbini verdi ve kaybetti ...
Reklam
63 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.