Eee birazcık havalı oluyor gibi:))
Tartışma konusunun özünden çok, sözcüklerin çeşitliliğine önem veren biri. Böyle abartılı, uydurma heriflerden, böyle sosyal olmayıp da bilgiçlik taslayan insanlardan, böyle yazım işkencecilerinden tiksinirim. Örneğin "şüphe" sözcüğünü ele alalım, herkes "şüphe" derken, o "şübhe" der veya "tenkit" demez, "tenkıyt'' diye telaffuz eder ya da ne bileyim, "çünkü" demek dururken "çunki" demeyi tercih eder. Bu çekilir züppelik değildir.
Sayfa 80 - İş BankasıKitabı okudu
Doğal ölüm
"Dikkat ettim de, kimi seçkin çevrelerde paranın mutluluk için gerekmediğine ilişkin nüktemsi bir züppelik var. Bu aptallıktır, yanlıştır ve bir ölçüde korkaklıktır."
Reklam
…güzel soru
Neden Homeros'lar, Shakespeare'ler aşkı, onuru, acıyı şakıdılar da, günümüzün edebiyatında yalnızca "Züppelik" ve "Gösterişçilik" öyküleri ha babam yinelenir durur?
Kadınlar züppe lerden hoşlanır. Çünkü züppeler kendilerine özen gösteren tek erkeklerdir. Kendi kendisine ait olmayan bir erkek, tam da kadınların aradığı kişidir. Aşk özünde hırsızlıktan ibarettir. Tabii hepsinin bayıldığı aşırı kibarlıktan bahsetmiyorum. Harika bir adam olsa da pasaklının tekine aşık olmuş bir kadın gördün mü? Züppelik kadınlar üzerinde tartışmasız bir güçtür. Pek çok kadın tarafından sevilen bir adam, üstün niteliklere sahip bir kişi gibi algılanır ve ardından da onu kim elde edecek meselesi başlar...
Necip Fazıl ve edebiyatçı olsun olmasın o dönemin birtakım insanları, devletin bekledikle rini karşılayamamışlardır; yerleşik ve köklü ol mayan bir kültürle ve «hükümet hesabına» oku mak üzere Paris’e gönderilmişlerdir, birçoğu da öğrenimini tamamlamadan yurda dönmüştür. Bu dönüş hem onlarda henj toplumda büyük bir kompleksin ortaya çıkmasına yol açar. Gidişte ki şiliksiz bir Türk, dönüşte yine kişiliksiz ve batılı dırlar; Batıyla ilintinin yarattığı yetersizlik duy gusu, Türkiye’ye dönünce «üstün-insan» olmaya dönüşür. Bu dönüşme en zararsız şekilde başta züppelik, megalomani ve mitomani görünümün de belirir. Sınıflamasız, sentezsiz bir kültürleri vardır, kavgacı ve demagogdurlar, fikir ve taraf değiştirmeyi Batı kültürünün gereğiymiş gibi kul lanırlar. Nasırın nasıl kesileceğinden, mayonezin nasıl yapılacağından, Nietzsche’ye ve Elâzığ ke limesinin etimolojisine kadar bilmedikleri şey yoktur ama hepsi de sınıflamasız, biçimlenme lerine katılmamış bir bilgi kataloğu halinde ka lır. Toplumca bunların «kaleminin kuvvetli» ol duğu sanılır; aslında düzyazı beğenileri, Süley man Nazif’ten arta kalmıştır, derleme toplama bilgilerini kullanmaları toplumda çok kültürlü oldukları izlenimini uyandırmış ve böylece üstün- insanlıklarınm pekişmesine ortam hazırlamıştır («Kendi kendini yetiştirenlerden Peyami Safa’yı hatırlayalım). ...
Sayfa 60
Tembelliğin adı uçarılıktır. Bir adı gevşeklik, bir adı hoppalık ve züppelik, bir adı uyuşukluk, üşengeçlik, keyfine düşkünlük, bencilliktir.
Sayfa 20 - Yağmur YayınlarıKitabı okudu
Reklam
705 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.