Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
A .Yıldırım
A .Yıldırım
@Atlas25
114 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Ben "Kasedi başa sardır"ıyorum ve diyorum ki;
Bir kapı aralığında bakıp gelsem çocukluğuma
Tanır mı beni gözlerimden?
Derler ya; koybolursanız çocukların gözlerine bakın
Ama benim cocuklugum kayboldu.
İçimde masum bakışlarım hayallerim de vardı.
Ne ben onlara ulaşabildim.
Ne onlar beni tanırlar hangi kapıdan baksam.
Şimdi hükümsüzler.
"Ah nerede o eski günler " iç çekiyorsanız geçmişteki o masum o çocuksu güzel özlüyor, hatırlamak istiyorsanız buyrun kaseti başa sardır kitabına
Geçmiş yıllarımız ne güzel dimi?
Okuldan koşarak eve gelir. Hemen sokağa çıkar akşama Kadar Oyun oynar. Eve asla girmek istemezdik.
Akraba aile ziyaretlerin sıkça olduğu dönemlerdi.
Yazı iple çekip tatil olduğunda soluğu denizde, köyde büyüklerimizin yanında geçirirdik.
Hep bir neşe bir mutluluk da o günler...
Kitabı okuduğumda öyle güzel günlerime yolculuk yaptım ki hep bir gülümseme hep bir mutluluk içinde okudum.
Yazarımız bize o yıllarda neler olduğunu nelerin değiştiğini anlatmış.
Kaset doldurup dinlediğimiz günleri, bilye oynadığımız çocukluğumuzun ansiklopedi Larousse'den bunları ne güzel anlatmış.
Ah o eski tatlı günler dedim.
80 li 90 li yıllara rastlayanların okudukları zaman kiki yerde gelecekleri kimi yerde hüzünleneceği eski günleri anımsayacakları akıcı çok güzel bir kitap.
"Bir ömür geçti gitti yaşananların izi kaldı
Kalpte küçük küçük damlalar halind."
Yazar ne güzel söylemiş.
O günler gitti ve bir daha gelmeyecek...
Ahh nerede o eski günler dediğiniz neler aklınızda?
Erdal Öz, ilk romanı olan Odalarda'yı yazdığında henüz 23-24 yaşlarında yazmış.
Romanı yazdıktan sonra bir umutla Yaşar Nabi'ye göndermiştir. Yaşar Nabi, romanı okuduktan sonra Öz'e bir mektup yazarak kitabın Dostoyevski ile Camus arası bir şey olduğunu ve kitabın kendini hem beğendirdiğini hem de insanı tedirgin ettiğini söylemiştir. Kitabın içerisinde yer alan müstehcen sahneler sebebiyle tekrar Erdal Öz'e göndereceğini söyleyen Nabi, Öz'ün ısrarları üzerine kitabı yayımlamayı uygun görmüştür.
"Yaşamamda delik deşik bir şeyler vardı. Hep bir şeyler eksik olmuştu bende. Bunu daha önce de sezer gibi olmuştum, ama hep örtmüştüm üstünü, anlamazlığa, bilmezliğe vurmuştum kendimi." sözleri ve bunun devamında baş karakterin aydınlanmasını izliyoruz.
Bu adamın hayatında olan tek kişi, bir nefes bile olsa annesiydi. O öldü, yapayalnız kaldı, yalnız kalınca eksikleriyle bir süre daha yaşadı ve en sonunda kendinin farkına vardı.
Genel olarak değerlendirirsek; güzel kitap, etkileyici, sürükleyici. okuyun derim.
Şimdi okuma ve hayatı paylaşma zamanı. Sevgiyle kalın ve kalbimizin bir köşesine kitaplar dizmeyi unutmayın..
Kitap tadında, kahve kokulu bir gün dilerim...
"Kara Kitap" Orhan Pamuk'un okuduğum 3. kitabı oldu. Çok zengin bir içeriğe sahip. Kurgusu ve cümleleri kendi içerisinde bambaşka. Akıcı bir anlatım yok. Ağır okunan ve okunması gereken bir kitap.
Kitapta, Galip karakterin kayıp eşinin ve kardeşi Celal'in yazılarından ipucu bulmaya çalışması ve kendini bulma çabası anlatılıyor. Romanda herbiri birbirinden farklı her bölüm kendi içinde ayrı bir hikayeyi barındırıyor. Ayrıca kitaptaki İstanbul anlatımları çok güzeldi.
Sakin kafayla, aralar verilerek okunması gereken bir kitap uzun cümleler tek seferde anlamayı zorlaştırabiliyor, geriye dönüp okumak zorunda kalıyorsunuz.
Şimdi okuma ve hayatı paylaşma zamanı. Sevgiyle kalın
Okur Takip Önerileri
Sevgi, şefkat, merhamet yüce duyguların yanında; acının, hüznün de evrensel olduğunu hatırlatıyor bizlere ortak duyguların paylaştırıyor yüreklerimize
Belki de çok bilipte susmanın yaştan hislerimizin kıyılarına vurarak gün yüzüne çıkarıyor içimizde baktırdığım ne varsa...
Sayfaların arasında kâh gülüyor kâh ağlıyorsunuz.. kendiliğinden bürünü veriyorsunuz p çocuğa... O çocuğun hüznüne acılarına, sevincine dönüşuyorsunuz. Tek kelime ile BAYILDIM
Kadın olmak zordur fakat bazı coğrafyalarda kadın olmak daha da zordur.
Zeba Afganistan topraklarında yaşayan o kadınlardan sadece birisidir.
Evlerinin avlusunda kocası kamal, başından baltayla öldürülmüş bir halde Zeba ise üzeri kanlar içinde bulunur. 4 çocuğu eşinin ailesine verilirken Zeba tutuklanır. Öncesinden zeba'nın gördüğü o şeyden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Fakat kadınların yaptığı şahitliğin dahi tam sayılmadığı, erkeklerden geri tutulan yasanın olduğu bir ülkede konuşmasının hiçbir şeye değmeyeceğini bilerek aynı zamanda da annelik merhametinin hakkını vererek feda eder ve susmayı tercih eder.
Zeba o gün yaşananlara dair hiçbir şey anlatmazken Yusuf neler olduğunu çözebilmek, Zeban'nın idam edilmesini engellemek çok çabalar. Child mahtab cezaevinden yaşananlar dahil olmak üzere bir çok kadının hikâyesine de yer verilen kitapta o günü gören gizli birde sahit vardı. Peki sizce yasalar bu kadar katıyken Zeba'nın kurtulma şansı var mıdır?
Yazarın ilk defa kitabını okudum. Ve beğendim. Hiç pişman olmayacağınız, keyifli ve Bir o kadar da hüzünlü kitabı hepinize tavsiye ederim. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
"Gercekler, bir kurşundan çok daha ağırsa ve kadınsan ellerine kına yerine kan yakılan topraklarda, özgürlüğün bedeli kaç ömürdür?"
Yeşil parkesiyle, adına yazılmış şarkılarla, onu anlatan filmler ve belgesellerle, büyüyerek devam eden devrim düşüncesiyle... bütün şarkılar size söylensin bütün güzellikler size adansın.kitap merak edenler için ideali denebilecek kadar donanımda oldukça akıcı ve sürükleyici insanoğlunun en karanlık tarafı kitabın içindekiler iyi ki yazılmış yine de, çünkü yaşanmış ve bilmeliyiz,okumalıyız bu karanlık tarafı yok etmeliyiz.
Olur mu ecelsiz üç canı almak
Olur mu gülleri dalından kırmak
Utansın karanlık, utansın toprak
Ağlasın gökyüzü, kızarsın şafak
Üç yürek, üç fidan, üç güzel insan
Devrimin üç gülü, dillere destan
Deniz'im ol
Yusuf'um ol
Yoldaşım ol
Hüseyin'im ol
İçinde olup bitenlerden haberi yoktu kimsenin...Eşi dostu dostu sanıyordu ki onun bütün derdi yemek ,içmek ve uyumaktan ibaret...
İçindeki fırtınayı kimseyi bilmiyordu.
Ahhh Oblomov...
Üşengeç, vurdum duymaz, hayatı keyfe keder yaşayan insan. Okurken başlarda çok kızmıştım bu huylarına sonra okudukça anladım seni hatta kendimi bile sorguladım bende de biraz Oblomovluk var mı?acaba diye ?
Bence her insanın içinde az da olsa var.
Yaa Zahar.. Efendisine her daim kendini adamış insan..yer yer çok güldürdün bazı zamanlarda çok kızdırdın ama benim için unutulmaz bir karaktersin.
Peki ya stolts...Oblomov'un iyi yürekli vefakâr arkadaşı çok uğraştın. Onu bu hastalıktan kurtarmak için.Ama o yine kendi bildigini okudu.
Oblomovluk... bize Gonçarov'dan miras kalan bu kavramı ortaya çıkardığı bu kitabı herkesin okumasını tavsiye ederim.
Bende ki yeri çok başka olacak ve hayatim boyunca sanırım her tembelliğimde aklıma geleceksin Oblomov.
O kadar akıcı ve o kadar eğlenceli ilerliyor ki en sevdiğim klasiklerde yerini aldı diyebilirim...
Iyiki iyilik okudummmm
Leylim Leylim.. "Leylim Ahmed Arif'in Leyla Erbilel'e hitap ediş şeklidir. Kitapta Ahmet Arif'in şiirleri ve Leyla Erbilel'e yazdığı mektuplar yer almaktadır. Hitap ediliş şeklinden de anlaşılıyor aslında mektuplarda ne kadar içten, ne kadar açık bir şekilde aşkın ifade edildiği.. Mektupların yazıldığı dönemin sıkıntılarının izleri de fazlasıyla hissediliyor.
Bütün olumsuzluklara rağmen, Ahmed Arif aşkına karşılık bulma umuduyla ve bir nebze hayata tutunabilmek için mektuplar yazmaya devam eder..Zaten hayata bu değil mi ?Umudun olmadığı yerde yaşam olur mu?
"İşi ya da içi neyse düşü de o olur insanın.'(s.172)
Okuduğum kitap ise "iyi Hissetmek çok yerde gördüğüm ve "kişisel gelişim kitabı olsa da diğer kişisel gelişim kitaplarından çok farklı,gerçekten iyi hissettiriyor "merakla aldığım kitap ve bilişsel terapiyi ele alıyor
Bilişsel terapinin ilkesi,ve tüm duygularınmızın "bilinşlerinizle" yada düşüncelerinizle yarattığıdır.Biliş olaylara bakışınız,algılarınız,zihinsel tutumlarınız ve inançlarınız demektir.Buna dünyayı nasıl yorumladığınız,bir kişi yada bir şey hakkında kendinize söylediklerinizde dahildir.Şu anda böyle hissettinizin nedeni şimdi düşünmekte olduğunuz şeylerdir.
Aslında düşüncelerin duygularımızı yarattığını söylüyor,Örneğin bir restoranda yanlız olduğunuz için acı çekiyorsanız;kişilerin ne düşündüğü hakkında gerçekten de fikriniz yoktur,Size kendinizi kötü hissettiren sadece ve sadece kendi düşünceleriniz..dünyada size zulmeden tek kişi kendinizsiniz.
Hata yaptığınızda kendinizi sever ve saygı duyarsanız önünüzde maceralarla dolu bir dünya ve yeni deneyimler açılacaktır ve korkularınız ortadan kaybolacaktır"insana hissettiği şeyi yapmak,risk almak için çok motive eden bir cümle degil mi?
