"Hoşça git," dedi tilki. "Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez." Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: "Gerçeğin mayası gözle görülmez."
Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekâlâ, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o?. Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?. Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır: Kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun… Göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun… Siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz, birisinden korkan ve birisini tehdit edenler… Siz sevemezsiniz.
Diş kirası nedir bilir misiniz ? Eskiden varlıklı aileler iftar yemeği, ardından ihtiyacı olana harçlık verirlermiş. Adınada diş kirası derlermiş. Ne hoş ne ince bir davranış. Zamanımızda değil böylesine naif işler yapmak yapanı eleştirir, eskiden yapılanı da beğenmez olduk… Komşumuz açken tok yattık, hiç utanmadık. Eskiler dedik durduk köklerimize kültürümüze en çokta biz ihanet ettik ne acı.
BU GECENİN DIŞ KİRASI OLSUN
youtu.be/fEzpsVi1Qd0?si=...
Kendi olarak, sana gelen
Sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
Sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
Kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
O, işte...