"Sadece Hasan Ali Toptaş okumak için bile Türkçe öğrenmeye değer" demişti; STEFAN WEİDNER.
Okuyucusuna köy ve şehir hayatını yaşatan, kitabın her bölümünde bir nefes uzağınızda hissettiğiniz Muhtarı, Bekçiyi, Güvercini, Berberi, Cenneti ve Cennetin oğlunu parmak uclarinizla dokunmanizi sağlayan, her bir gölgeyi kendinize ayna hissettiren bir roman.
Hâlâ okuyorum, ilk bölümde içinde bulunduğum yirmi birinci bölüme, beni köyden, şehrin kalabalık caddelerine koşturan, ıssızlığı, devletsizliği yaşatan, kendinize "yok olan ben miyim?" Sorusunu sorduran bir roman.
*Okuyun efendiler.