Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sefa Ayıcı

Sefa Ayıcı
@DevOoo
- Adana/ ÇÜ - Kitapilizm temsilcisi
Öğrenci
Adana
20 Temmuz
153 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
“Antonio beni aşağıladı. Tam yarım milyonuma engel oldu. Kayıplarıma güldü, kazancımla alay etti. Irkımı küçümsedi, anlaşmalarımın önüne geçti. Dostlarımı benden soğuttu, düşmanlarımı kızıştırdı. Sebebi neydi Yahudi olmam… Yahudi gözlerim mi var, Yahudi ellerim mi var? Bedenim, boyum, duygularım, tutkularım, hislerim… Aynı yemekle besleniyoruz, aynı silahlarla yaralanıyoruz, aynı hastalıklara yakalanıyoruz, aynı şekilde iyileşiyoruz. Hıristiyanlarla aynı yazda, kışta ısınıp, üşüyoruz. Bizi keserseniz, kanamaz mıyız? Şaka yaparsanız gülmez miyiz? Ve bize zarar verirseniz intikamımızı almaz mıyız? Siz ve diğerleri gibi isek; sizlere benziyor isek, bir Yahudi, bir Hıristiyana haksızlık ederse eğer, cezası nedir? İntikam mı? Bir Hıristiyan bir Yahudiye haksızlık ederse onun cezası ne olur? Hıristiyan bir örnek verin. Hadi bir örnek verin bana! İntikam mı? Bana öğrettiğiniz alçaklığı göstereceğim sizlere!”
Reklam
" Çünkü her ne kadar bir yabancının hikayesini anlatmak istesek de eninde sonunda hep kendi hikayemizi anlatırız."
Şimdi düşünüyorum da zemine duyulan güveni kaybetmek iyi bir şey, her şeyin bir anda tepetaklak olabileceğini bilmek şart...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...kırık kopuk geçip giden düşünce kırıntılarından sorumlu olamazdı insan; hele başı müthiş ağrıyorsa, hele başkasının battaniyesini taşımaktan ölmüş, bitmişse!
Gökteki Allah baba, semadaki serçe gibi beni de düşünmemiş, ben aciz kulunu göstermek lütfunda bulunmamış mıydı? Tanrı, parmağını sinir şebekeme sokmuş, tedbirli-ihtiyatlı sadece üstünden, telleri birazcık karıştırmıştı. Tanrı, parmağını geri çekmiş, sinirlerimin ipince telleri, kökleri bu parmakta kalmıştı. Tanrının parmağı, geride bir delik bırakmıştı, bu parmağın geçtiği yolda, beynimde yaralar kalmıştı. Fakat Tanrı, bana elinin parmağını değdirdikten sonra beni salıvermiş, bir daha bana dokunmamış, bana kötülük etmemişti.
Reklam
Ve yukarda, gökte Tanrı oturuyor, beni göz altında bulunduruyor, göçüşümün konulu kurallara uygun, yavaş ve sürekli, zaman ölçüsünü hiç bozmadan olacağını önceden biliyordu.
Talih bu defa benden yana idi belki de: Talih çok kere dolambaçlı yollardan gelirdi.
Bu insanlar, hafif ve keyifli, sarışın başlarını sallıyor, hayatın içinde bir balo salonunda gibi salınıyorlardı.Bu gözlerin hiçbirinde kaygı yoktu, omuzların hiçbirinde yük. Bu şen gönüllerde belki tek üzüntü, belki tek gizli kahır yoktu. Ve ben genç ve çiçeği burnunda bu insanlarla yanyana yürüyordum.
Sokaklarda sürtmeye devam ettim. Her şeye kayıtsız, avare, yürüyor, bir sokak başında sebepsiz duruyor, hiç işim olmayan bir yan sokağa sapıyordum. Her şeyi oluruna, kendimi şen sabaha bırakıyor, mutlu insanlar içinde bende kaygısız, öne arkaya sallanıyordum. Bulutsuz,berraktı gökyüzü; benim de gönlüm gölgesiz.
TR de günlük olarak ben
Gözlerimi açınca, eski alışkanlık, bu gün için bir ümit var mı diye düşünmeye başladım.
Reklam
Bir zamanlar diyordum ki: Bu Türk'tür, bu Bulgar'dır ve bu Yunan'dır. Ben, vatan için öyle şeyler yaptım ki patron, tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim. Neden? Çünkü bunlar Bulgar'mış ya da bilmem neymiş. Şimdi sık sık şöyle diyorum: Hay kahrolasıca pis herif, hay yok olası aptal! Yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: Bu iyi adamdır, şu kötü. İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk! Hepsi bir benim için. Şimdi, iyi mi, kötü mü, yalnız ona bakıyorum. Ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça da, buna bile bakmamaya başladım. Ulan, ister iyi, ister kötü olsun be! Hepsine acıyorum işte. Boş versem bile, bir insan gördüm mü içim cız ediyor. Nah diyorum, bu fakir de yiyor, içiyor, seviyor, korkuyor, onun da tanrısı ve karşı tanrısı var, o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek. Hey zavallı hey! Hepimiz kardeşiz be... Hepimiz kurtların yiyeceği etiz.
Dutlov bunun üzerine, "Ah! Şu para yok mu?" dedi. "Bütün günahlar ondan çıkıyor. Kitapta bile yazılı, paradan daha fazla günah getiren nesne yoktur..."
''Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.''
“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel Zalim kaderin yumruklarına, oklarına Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter demesi mi? Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız Bitebilir bütün acıları yüreğin, Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun. Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o
Hiçbir yerde kastlar ve sınıfların düzeni haricinde insanlar arasında bir fark olmadığını gördü, sevgi söz konusu olduğunda ise hiçbir ayrım ya da mesafe yoktu.
267 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.