Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ebbek

Öfke ve isyan yüklü bir çığlıktı, bu ; Dünya'nın bütün haksızlıklarına, bütün zülümlerine karşı atılmış müthiş bir çığlık.
Reklam
Siyasetle ilgin olmadığını biliyorum ama yaşadığın dünyaya gözlerini bu kadar kapatmaya hakkın yok.
Bir yerde kötülük varsa, oradaki herkes biraz suçludur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Öyle ya kendisini güçsüz yaratan Tanrı, yaşamının acılı ağırlığı altında ne diye büsbütün avuntusuz bıraksındı onu!
insanların her zaman birbirlerinden uzakta olduklarını fark etti, birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendisine ait oluyor, hiç kimse o acıyı birazcık olsun dindiremiyordu
Reklam
Şimdi umut vaktiydi ve kendi kendine belki asla gerçekleşmeyecek olan ama insana yaşama cesareti veren
Papalagi size ışığı getirdim demişti. Yüreklerimizi alevlendiren , duygularımızı mutluluk ve şükranla dolduran o güzelim ışığı. Işığı bizden önce ele geçirmişti o . Daha en eski atalarımız doğmadan önce aydınlıktaydı papalagi. Ama o başkaları aydınlansın diye ışığı elinin ucunda tutuyor. Kendisi,kendi bedeni ise karanlığın içinde. Işığı elinde tuttuğu için ağzından tanrının adını düşürmemesine rağmen yüreği tanrının uzağında. Hiçbir şey bunu anlatmak kadar zor olamaz benim için yüreğimi acı ile dolduramaz . Ey siz adalarin sevgili çocukları. Ama papalagi bizi aldatamaz bizi kendi karanlığına çekemeyecek. O bize tanrının sözünü getirdi doğru ama kendisi tanrının sözünü öğretisini anlamamış . Ağzıyla anlamış, kafasıyla anlamış ama bedeni ile değil. Bu ışık içine işlememiş ki dışına yansısın. Gittiği yerde her yer yüreğinin ışığı ile aydınlansin. Sevgi de denebilir bu ışığa. Sözleri ile bedeni arasındaki bu yanlışlığı fark etmiyor bile ama sen tanrı lafını yürekten söylemediğini hemen anlarsın.
Zaman hiç yetmiyor!” “Zaman dört nala kalkmış bir kırat gibi koşuyor!” “Biraz daha zamanım olsa!” Böyle sızlanır durur beyaz adam.
Doğru düşünseydi, elimizle sıkı sıkıya tutamadığımız hiçbir şeyin bizim olmadığını bilmesi gerekirdi. Aslında hiçbir şeyi sıkı sıkıya tutamadığımızı da.
❝Birinin her şeyi varken, diğerinin hiçbir şeyi olmamasına izin vermeyen geleneklerimizi sevelim. Sevelim ki, Papalagi gibi, kardeşi yanı başında keder ve acı içindeyken mutlu ve neşeli olmayalım.❞
Reklam
Makineleri, marifetleri, büyüleri, hiçbir şeyi insanın hayatını uzatmaya yetmedi; ne de insanı daha mutlu, daha huzurlu kılmaya.
" Bu kadar çok para ile ne yapacaksın?" diye soracak olsan, "Bu dünyada giyinmekten, açlığını ve susuzluğunu bastırmaktan başka ne istersin?" desen, söyleyecek söz bulamaz ya da "Daha çok para istiyorum,daha çok, daha çok." der. Böylece sen de , paranın onu hasta ettiğini , bütün duyularını ele geçirdiğini anlarsın.
Para uğruna mutluluklarını, vicdanlarını yitirenler; gülmekten, onurundan, sevincinden, hatta karısından, çocuğundan olanlar vardır.
Papalagi, "Ne kötü yine bir saat geçti" diye yakınır. Çok kederlenmiş gibi de yüzünü ekşitir. Halbuki taptaze bir saat başlamaktadır o anda.
Karanlık mekânda, hiç utanıp sıkılmadan, başkalarıyla göz göze gelmeden sahte bir yaşamın içinde buluverir kendini. Yoksul zengini oynar, zengin yoksulu, hasta kendini sağlam yerine koyar, zayıf güçlü yerine. Bu karanlığın içinde herkes, gönlü ne çekiyorsa, gerçek yaşamda yaşamadığı, yaşayamayacağı ne varsa sahte yaşamında onları yaşar.
417 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.