“Ama fiziksel acıdan, yanıklardan dolayı ölen bir adamdan söz ediyordun. Bense ruhsal acıdan söz ediyorum! İnsanların yeteneklerinin, çalışmalarının, yaşamlarının boşa gittiğini görmelerinden. Akıllıların aptallara boyun eğmelerinden. Güçlülük ve cesaretin kıskançlık, güç hırsı ve değişme korkusu tarafından boğulduğunu görmelerinden. Değişme özgürlüktür, değişme yaşamdır. Ama artık hiçbir şey değişmiyor! Toplumumuz hasta ve sen de onun hastalığını taşıyorsun. Onun intihara sürükleyen hastalığını!”
“Geçmişi düşünürken, onun gerçekliğine inanmakta güçlük çekiyorum. Kafamdan birçok olguyu söküp atmak isterdim, ama bu belleksiz ulusun eskimiş yaşantısı öylesine acımasızlıklarla dolu ki birçok olayı anılarımdan tümüyle silemedim.”
Merak ettim aynı fikirde olan çıkacak mı acaba ?
“Bizler kelimenin tam manasıyla balçıktan yapılmış bulunuyoruz. İşte bundan dolayıdır ki vücudumuz ve onun fizyolojik vasıfları, yaşadığımız ülkenin jeolojik yapısı, beslendiğimiz hayvanların ve bitkilerin tabiatının tesiri altında kalır. Yapımız ve faaliyetlerimizin karakterleri aynı zamanda aldığımız gıdaların seçilişine de bağlıdır. Hakim durumda bulunanlar daima esirlerden farklı bir gıda almışlardır. Fethedenler, mücadele edenler et ve fermente edilmiş içkilerle beslenirler. Oysa barışçı, zayıf ve pasif olanlar süt, sebze, meyve gibi hububatla yetinirler.”