Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Hakan
Hakan
@Froyd
1479 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
224 syf.
10/10 puan verdi
Uzun bir süredir Aziz Nesin kitaplarına başlamak gibi bir fikrim vardı. Bu fikri uygulamaya geçirebildiğim için mutluyum. Geriye kalan kitaplarını da en kısa sürede okuyabilirim umarım. Kitapta çocukların gözünden yetişkinleri anlatıyor. Ebeveynlerin, öğretmenlerin çocuklara karşı yanlış tutumları ile ilgili o kadar çok bölüm var ki. Çocuklar
"Keder" bu coğrafyanın hamurunda var.
Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır.
100 syf.
·
Puan vermedi
Ölüm! Şüphesiz ürkütücü. Bazen merak ederim. İnsan kendisi ile baş başa iken ne kadar sıklıkla ölümü düşünür. Tabi bu düşünme, ciddi bir düşünme olmalı. Sanırım birçoğumuz, bu soruyu düşünmekten, bu soruyla karşı karşıya gelmekten kaçınıyoruz. Yaşamın güzelliğinin elimizden alınıp gitme ihtimali, çok büyük bir haksızlık olduğunu düşünürüz. Hayatı
Okur Takip Önerileri
432 syf.
·
Puan vermedi
Onlarca kez "Hobbit" serisini izledikten sonra kitabını okumak iyi geldi. J.R.R. Tolkien'in yarattığı, hayaliyle süslediği dünya karşısında şaşırmamak elde değil. Elf ve org dilini bile kendisi ergenlik yıllarında oluşturmuş. Birçok zaman hayal etmenin bile sınırına yaklaşmayız. Kimi zaman bu bizi ürkütür. Başlamak için büyük adımlar
304 syf.
9/10 puan verdi
Ey! Sepetleri uyku ile dolu olanlar
Elma getirdim, elma.
Kendini şöyle tarif ediyor Sohrâb:
Batının bilgisi resimle başlar, Doğunun şiirle. Batılı ressam, aydınlık ve uzak-yakın gölgeleri arar, Doğulu şair, dünyanın elinin erişemediği, gözün göremediği nakışları resmeder. O, yakın olanla ilgilenir; bu, sonsuz olanla."
Şairliği, ressamlığı, düşüncesi, hayali o kadar iç içe geçmiştir ki birini bir diğerinden ayırt etmek mümkün değildir, şair dokunduğu her şeye kişiliğini, adeta ruhunu katar.
Böyle de olmalıdır. Yaşanmışlığın, duyguların, düşüncelerin eşliğinde yoğurulmayan hangi hamurun tadı vardır?
İran şiirlerinin, Doğu' nun mistik havasının tesir etmediği pek az insan olsa gerek. Duyguların salt ifadesi değil, felsefi bir yorumla ifadesi ve bunun çok az sayıda kelimeyle yapılmasının büyüsü..
Furûg Ferruhzâd ile İran şiirinin en güçlü temsilcisi olur kendileri. Kitapta birçok yerin altını çizdim. Sanırım kitapta altını çizdiğimiz yerler kadarız. Çizdiğimiz yerler kitaptaki cümleler değil de yaşanmışlıklarımızdır belki de. Öyle ya, bir başkasına altı çizili kitaplar vermeniz; o kişiye duygularınızı, düşüncelerinizi emanet etmeniz demektir.
Sohrâp gibi olmak gerek belki de.
Gezmek
Resim çizmek
Şiir yazmak
Gerek
Siz, siz olun hayatın yalnızca bir tadı ile yetinmeyin.
Bu arada iran yapımı filmler de güzeldir. Birkaç tavsiye ile bitiriyorum.
Abbas Kiarüstemi' nin Kirazın tadı
Nacer Khemir' in Bab Aziz filmini de izleyin.
Kitaplarla, mutlulukla kalın:)
124 syf.
·
Puan vermedi
Bir daha asla fatura ödemeden yaşamaya çalışmak günümüzde bir hayal gibidir. Gerçekten zor. Vergisiz, faturasız, devletlerin size (b)ulaşamayacağı bir şekilde yaşayabilmek.
İşte doppler bu fikri tamamen kendi kontrolünde olmasa dahi uygulamaya koyabilen bir karakter. Babasını kaybettikten sonra bisikletle ormanda giderken kaza yapıp, kafasını bir
462 syf.
·
Puan vermedi
Aksiliklerin eksik olmadığı bir dönemde okumanın zorluğu yüzünden yaklaşık 100 günde bitti. Tabi bu kitap bir roman değil öncelikle, travma alanında yazılmış akademik bir kitap. Kitabı anasınıfında staj yaptığım, psikolojik danişman hediye etmişti. Kendisi ile beraber tartışmak istiyorduk kitabı fakat korona süreci buna mani oldu.
Öncelikle incelemesini yapıp yapmamanın haddime olup olmadığını, en azından şu an iöin olup olmamadığının çelişkisi içerisindeyim. Yazar tam 30 yıllık birikimini aktarıp travma konusunda harika bir eser bırakmış. Bir psikolojik danişman olarak, uzmanlaşmak istediğim bir alan olduğu için daha da ilgimi çekti.
5 bölümden oluşuyor kitap. Temel olarak bedenimizin yaşadığı travmatik olayların izlerinin üzerimizde kalmasından dolayı, kitabın adı " beden kayıt tutar". 5 bölümde oluşuyor. İlk başlarda; vietnam gazilerinden kesitler, zihin ve beyin ile ilgili çalışmalar ve nörobilim üzerine değinilmiş.
Travmada beynimizin verdiği tepkiler hakkında çok güzel bilgiler mevcut. En çok hoşuma giden şey de çok fazla örnek olay aktarılmış. 100 sayfaya yakın bir kısmı kitap tavsiyesi, teşekkür ve kaynakçaya ayrılmış.
Tabi bir kitap okuduktan sonra her zaman ne kadar az şey biliyormuşum demenin zevki ile daha fazla okuma çabamı katlıyorum. Daha kaç fırın ekmek yemem lazım bilmiyorum ama bir an olsun okumaktan geri adım yok.
Tüm ruh sağlığı çalışanlarına tavsiyemdir.
268 syf.
8/10 puan verdi
İrvin yalom varoluşçu yaklaşımın en deneyimli isimlerinden biri olarak alanımızda yer tutar. Kendisi rollo May' in öğrencisidir. Aldığı yüzlerce saatlik terapi eğitimleri, görüşme, analizler sonrası biz alan çalışanlarına yönelik enfes bir kaynak bırakmış.
Lisans hayatımızda pek yeterli düzeyde süpervizör desteği verilmediğini kitabı okuyunca daha iyi fark ettim. Tabi böylesine ilerleyebilmek için gelişime her daim açık olmak ve mesleğinizi sevmeniz gerekiyor.
Psikoloji ve benzeri alanlar hakkında bilginiz yoksa kitap size anlamlı gelmeyebilir.
Kitapta kısa kısa bölümlere ayrılmış birçok önemli başlık dikkati çekiyor. Terapi esnasında nasıl davranacağımızdan, hasta ile ilişkilere kadar, rüyalara, yeni dönem terapi yönelimlerine kadar birçok konuya yer verilmiş.
Dikkate alınması gereken bir eser kesinlikle.
171 syf.
10/10 puan verdi
Hasan Ali Toptaş ile daha erken tanışmamanın pişmanlığını yaşadım. Uzun süredir böyle samimi bir üslup ile yazılmış bir kitap okumadım.
Sanki karşılıklı sohbet ediyormuşuz gibi hissettim kitap bitene kadar.
Yazarın romanlara, hikayelere, hikaye anlatıcılığına, kitap çevirileri hakkında görüşlerine, ozanlarımıza kadar birçok konuda bizleri aydınlattığı bir eser olmuş. Özellikle bir çok yerde örnek verilen kitapları da alıp okumak eksik kalan yanlarımızı, kitap açlığımızı tatmin edebilmek için güzel bir fırsat. Bol bol alıntı yaptım ama uzun uzun incrleme yazmayacağım. Bazen kitabı sadece yaşamak gerekir.
Diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum.
Sizler de okuyun, okutunuz.
76 syf.
10/10 puan verdi
Ah benim nergiz kokulu cehaletim.
Hangi bir satırı anlatmak gerekir ki. Şiir, sanırım farklı dilde yazılmış bir kitabın, başka bir dile tercümesi gibi. Yoruma değil de ruha işlenir. İçi boş övgüler dizmenin yerindense, penceremden dışarı bakıp bir aahh çekmek daha iyi gelecek gibi. Hüznün bütün koşulları kapladı gecemi. Ahh! Keşke tanışma imkanımız olsaydı Didem Madak. Sevgi, saygı ve hürmetle...
168 syf.
·
Puan vermedi
Viktor frankl, özellikle "İnsanın anlam arayışı" kitabı ile psikoloji camiasında sarsıcı bir etki yarattı. 2. Dünya savaşı döneminde, toplama kamplarından yakılmaktan son anda kurtulup, psikoloji alanına "logoterapiyi" kazandıran Viktor Frankl 'ı okumamız gerekir.
Anlam arayışı, insanoğlunun varoluşundan beri gündemde olan bir sorudur. Kimi insan bunun cevabını bulduğunu düşünür, kimileri ise bulamayacağını.
Peki, hayatın anlamı mutlu olmak mıdır? Şahsi fikrimi söylemem gerekirsem, hayatın amacı mutluluk değildir. Evet, mutlu olmak şüphesiz güzeldir. Ancak kendinizi mutlu olmaya koşulladığınız anda en ufak bir mutsuzluk da sizi anlamsızlığa sürükleyecektir.
Frankl'ın temel görüşü : "acılardan da anlam çıkarabileceğimiz" üzerinedir. Yaşadığımız acılarda da anlam bulmaya başladığımız anda mutluluk da devamında gelecektir.
Psikoloji alanında bilginiz var ise, ya da alanda uzmanlaşmak istiyorsanız es geçmemeniz gereken bir eser. Özellikle "Paradoksik Niyetin" gücünü gördüğünüz anda daha da çekici gelecektir kitap.
İnsan, savunma mekanizmaları için
yaşamaz, tepki oluşumları uğruna ölmez.
Ama insan, bir anlam için yaşar, bir dava
uğruna ölebilir. İnsan, doğası gereği ve
doğuştan gelen bir güdüyle anlam
yönelimlidir. Anlam arayışının
engellenmesi, "varoluşsal bir boşluk"
yaratır. Frankl, bu kitabında, "kitle
nevrozu" boyutlarına ulaşan varoluşsal
boşluğu gözler önüne seriyor ve bugünün
mekanikleşmiş, insansızlaşmış psikoloji
ve psikoterapisini yeniden insanlaştırmak
gibi bir iddiayla yola koyuluyor.
138 syf.
10/10 puan verdi
Seher kitabı ile selehattin Demirtaş' ın kaleminin gücünü hissetmeye başlamışken, Devran ile bir kez daha vurulduk. Bir avukat, bir siyasetçi olmanın yanı sıra kitabın, keşimelerin gücünü kullanan bir yazar var artık.
Çok kısa bir sürede okuyup, kimi yerlerde öykülerin hüznünde bulacaksınız kendinizi. Bazı yerlerde gülmekten yarılacaksınız. Yaşanmışlıkları ve bunların yanında kendi hayal gücüyle sayın Demirtaş'ın ortaya koyduğu bu eser günümüz kitap dünyası için güzel bir adım oldu.
Okumak, ön yargılarınızı bir kenara bırakmaktır. Bir siyasetçi yazdığı için değil, kitaplara verdiğiniz değerler için okuyun. Pişman olmazsınız...
680 syf.
9/10 puan verdi
Çok sevdiğim bir dostumun tavsiyesi ile zamanında okuduğum ve uzun bir süre etkisinden çıkamadığım bir kitap oldu benim için. Arada tekrar tekrar açıp, bazı yerlerini yeniden okurum.
Öncelikle bu kitap olaylardan oluşmuyor, o niyetle de okuncak bir kitap değil. Pessoa' nın yaşadığı süre boyunca felsefi düşüncelerinin derlemesi.
Belki de hayatınızds okuyacağınız en karamsar kitap olacak. Daha girişinden bile hissettirir size bunu. "Öyleyse kim kurtaracak beni varolmaktan, hayatımı toprağa veriyorum" diye başlar.
Altını bol bol çizip, üzerinde düşünmeniz gereken çok yer olacaktır. Ben bu kitabı 2 aya yayarak okudum. Bu kitap süresince 6-7 kitap daha okudum. Aşırı hızlı gitmek isterseniz sıkılabilirsiniz. İyi bir ruh halinde olduğunuz bir zaman okumanız sizin için daha iyi olacaktır.
Tabi, kitabın birçok yerinde kendiniz ile karşılaşmanız çok mümkün. Toplumu, yaşamı, varlığı çok iyi analiz eden bir yazar karşınızda olacak çünkü. Herkesin kitaplığında bulunan bir kitap olması gerekir.
Okuyun, okutun...
245 syf.
8/10 puan verdi
Andrei tarkovsky, tanıdığım en iyi yönetmenlerden biri. Nostalgia, stalker ve solaris filmlerindrn sonra tarkovsky hakkında bilgi almak için başvurduğum bir kitap oldu. Öncelikle bu bir roman değil zaten, röportaj derlemelerinden oluşmakta. Tarkovsky' nin sinema tarihine bakış açısı, kadınlar hakkındaki görüşleri, rusya ve İtalya yaşamı ve daha bir çok şey. Öncelikle filmlerini izlemenizi tavsiye ederim. Filmlerin ağır olduğuna bakmayın, sizi üzmeyecektir.
360 syf.
10/10 puan verdi
Bazı kitaplar vardır her okuyuşunuzda size farklı şeyler öğretir. Simyacı kitabını 3 defa okudum. Benim için ders çıkarılacak birçok noktası vardı. Öğrenciler hitap ettiğiniz bir işiniz varsa şayet, kitaptan çok güzel örnekler alabilirsiniz.
Kitap, Endülüslü çobanımız Santiago' nun "kişisel menkıbesini" bulmak için çıktı bir macerayı konu edinir. Kendi işini, çoban oluşunu sever. Bazen ben koyunlarımı, bazen de koyunlarım beni en güzel otlaklara götürür der. Ancak hayaller gizem doludur. Uğruna çok uzaklara götürebilir sizi.
Bu uğurda yola düştü Santiago. İnsanoğlunun amansız arayışlarından biridir hayallerin peşinden koşmak. Fakat bazen hayalleriniz, hazineleriniz gözlerinizin önündedir ama onları göremezsiniz.
Belki de doğru zamanı değildir bunun için. Kitapta en çok beğendiğim kısımlardan biri de "gelecek hayaline ulaşmana gerek yok" tezi oldu. Böyle bir hayaliniz varsa, dursun bir tarafta. Her daim bir adım önünüzde olsun. Eğer onu gerçekleştirirseniz hayatınız sıradanlaşır. Ve sıradan bir yaşam belki de yaşanmaya değmeyecektir.
4. Defa okumak ne zamana kısmet olur bilmem ama siz okumadıysanız hemen başlamanız daha iyi olacak gibi :)
712 syf.
·
Puan vermedi
"Hepimiz öleceğiz, herkes ölür. Bazen rüzgârda savurulacak hatıralar kalır geriye, bazen de unutulmaz eserler. Elinizdeki bu roman, bir zamanlar çok sevdiğim bir adam tarafından kaleme alındı. Delice bir aşka, görkemli bir ideale, kaybedilmiş bir vatana adanmış fırtınalı bir hayattı onunkisi. Doğru muydu bilmiyorum ama büyük bir samimiyetle yaşanmıştı. İşte o hayattan sadece bu satırlar kaldı geriye. Tortusu genzi yakan bir roman..."
Büyük bir birikim, yormayan, sıkmayan bir tarih macerası.
240 syf.
9/10 puan verdi
İnsanlık tarihi, şüphesiz en çok merak ettiğimiz alanların başında gelir. Peki elimizde neler var uzak geçmişle, atalarımızla ilgili. Pek çok şey yoktu bir zamana kadar. 1 milyon yıl öncesine kadar dayanan hatta daha da öncesine dayanan bir macera. Türler arası mücadelenin, homo erectus, Neandertaller ve homo sapiens' in amansız mücadelesi. Yapılan kazı çalışmalarında bulunan alet ve iskeletlerin belgeli halde kitapta bulunması kitabı daha da cezbedici kılıyor. Ancak bu konulara ilginiz yoksa sıkılabilirsiniz. Okuyunuz, okutturunuz.
247 syf.
9/10 puan verdi
İyi bir yazma gücüne sahip olmak şüphesiz iyi bir okur olmanın altında yatar. Yazarın dilinin akıcılığı ve ilk kitabı olmasına rağmen bu başarı gözden kaçmıyor. Trajedinin, kovalamacanın, rüyaların içerisinde sizi bir miktar hırpalayacaktır. Altını çizdiğim birçok yerde yazar ile ortak düşüncelerde olduğumu farketmem daha bir hoşuma gitti diyebilirim. Bazen bir yakınınızın kaybı bile size çok şey öğretir öyle ki asıl sizi bulmanıza sebep bile olabilir. Konunun rüyalar boyutuna girince dikkatli okumanızı tavsiye ederim yoksa inception filminde sanabilirsiniz kendinizi. Verilen çok mesaj olsa da birçoğunun fazlasıyla anlamlı olduğunu söyler ve kitabı en kısa zamanda okumanızı tavsiye ederim!!!
408 syf.
9/10 puan verdi
Ahmet Ümit' in elinden çıkan sürükleyici bir kitap daha. Diğer polisiye kitaplarının aksine kitabın ilk sayfalarından başlanmıyor bu sefer olaylar. Üç arkadaşın ve daha sonra bu gruba eklenen Katya' nın katılımıyla cinayet fotografçılığı na başlar bu grup. Şüphesiz başından beri kötü bir fikir olduğu belliydi, sayfalar ilerledikçe detaylar belirdi. Sonu her ne kadar trajedi ile bittiyse de diğer Ahmet Ümit kitapları gibi üzerinizde etkisini bırakacaktır.
Not: Siz, siz olun cinayet fotografçılığına bulaşmayın
402 syf.
·
Puan vermedi
Bir Ahmet Ümit macerası daha. Kitap, tarihin toprak altında sıkışmış taş tabletlerinin, taşlaşmış yüreklerimize bir feryat niteliğinde. Tarihin en eski yerleşim yeri olan Mezopotamya da Fırat nehri kıyılarında yapılan kazı çalışmalarında, ortaya çıkarılan 28 tablet ve bu tabletlerin çıkmasına kadar geçen sürede kazı bölgesinde yaşanan 4 cinayet.
108 syf.
10/10 puan verdi
Yazarın okuduğum ilk eseri oldu. Beş öyküden oluşan bu güzel maceranın bitişinin burukluğu ama güzel, sarsıcı bir kitap okumanın sevinci içerisinde kaldım.
İlişkilerin, duyguların dinamiklerini vurucu bir şekilde incelendiği ilk dikkat çeken noktalardan biri. Hepimizin hayatının bir döneminde kabuğunu aradığı zaman olmuştur ya, yazar da ona değiniyor.
Okuduğu kitapta cümlelerin altını çizmeyi sevenler için bol bol çizecek yer olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Duyguların samimi bir şekilde okuyucuya hissettirildiği güzel bir macera.
Okuyun, okutunuz efenim.
