Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökçen Özkan

112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Abdurrahim Karakoç 9 Kasım 2002 tarihinde şiir kitabının başlarına şu satırları düşmüş: Göz izi, gönül izi, parmak izi.. Gösteren bunlardır kimliğimizi.. Elinizde bulunan bu eser belki de son parmak izlerimin toplandığı bir albümdür.. Olağanüstü bir durum zuhur etmezse, dörtlükler hariç artık şiir yazmayı bırakacağım... 2000'li dönemlerin siyasi görünümü, Türkiye ahvaline çokça hicivlemeleriyle dolu şiirlerden oluşmakta. Onun yazdığı şiirleri okumak benim için ayrı keyif. Hissettiklerimi bir yerde yaşamış ve kağıda dökmüş biri benim için.Onun izlerini okumak, hissetmek, takip etmek ne güzel. İyi ki geçtin bu dünyadan. İyi ki bize bu şiirleri bıraktın. Kaleminden dökülenler bize miras. Binlerle rahmet...
Parmak İzi
Parmak İziAbdurrahim Karakoç · Kadim Yayınları · 2018258 okunma
Reklam
271 syf.
·
Puan vermedi
Dilaver Cebeci biz onu bestelenen şiiri Türkiyem ile tanıyoruz. Yıllarca dilimizden düşmeyen "Ölürüm Türkiyem" ile.. Şair, yazar, ilahiyatçı, akademisyen ve milliyetçi camianın önemli isimlerinden. Her şeyden öte bu topraklara bağlı, kalemini bu amaç ve hislerle kullanmış bir söz ustası. Kaleminden dökülenler yüreğimizde yer ediniyor. Rahmet ve duayla.
Türkiyem
TürkiyemDilaver Cebeci · Panama Yayıncılık · 2016273 okunma
314 syf.
·
Puan vermedi
Michel de Montaigne (1533-1592): "Kendini tanı” ve "Ne biliyorum?” gibi temel sorularla yola çıkarak bir insanda insanlığın bütün hallerini yoklayan "deneme” türünün isim babasıdır. 1571'de kitaplarıyla birlikte çiftliğine çekilmesiyle başlayan bu yaratıcı süreç, Montaigne'i önce okuduklarıyla ilgili notlar almaya itmiş, aynı notlar zamanla Denemeler'i (1580) oluşturmuştur. Montaigne her duygu düşünce ve olay üzerine kalemini oynatıp fikirlerini belirtirken şunları söyleyip başlıyor: ".. Sana hizmet etmek yahut kendime ün sağlamak hiç aklımdan geçmedi: Böyle bir amaç peşinde koşmaya gücüm yetmez. Bu kitabı, yakınlarım için bir kolaylık olsun diye yazdım.İstedim ki beni kaybedecekleri zaman (ki pek yakındır) hakkımda bildikleri, daha etraflı ve daha canlı olsun.. " Kitabımı az insanlar ve az yıllar için yazıyorum. Uzun ömürlü olabilmesi için daha sağlam bir dille yazılması gerekirdi.s/162'de geçen bu cümle ile de görüyoruz ki Montaigne kitap için uzun yıllar uğraşsa da bir ün amacı gütmeden uzun ömürlü olmayacağını düşünerek yazmış.
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
143 syf.
9/10 puan verdi
Zelal 13 yaşında enseste uğruyor, 16 yaşına geldiğinde başlıkla kendinden yaşca büyük biriyle evlendiriliyor, 18'ine geliyor ve kocası onu bir batakhaneye satıyor. Zelal Ankara'nın Rüzgarlı Sokağı'nda ki o batakhaneden kurtuluş hikayesini anlatıyor gercek bir hikaye. Zelal ve oğlu Necmi'nin hikayesi. Yazar belki birçoğumuzun yaptıği gibi göz kapatamamış bazı şeylere, ben kendi başıma ne yapabilirim ki dememiş. Yolda görüp de canımızı yakan şeyler vardır ama devam ederiz yolumuza bir iki adım sonra unuturuz belki. Bu kadar çirkinliğin acının içinde bir yerlerde birileri bir şekilde yaşama tutunmaya çalışırken, onlardan birinin hayatına nasıl dokunduğunu göreceksiniz. İyi ki diyeceksiniz iyi ki. Aslında kitabı bitirip kapağını kapattığım da bir müddet sadece durdum yazmak ve anlatmak istediklerim bu kadar değil ama ancak okuyarak hissedebilirsiniz.
Rüzgarlı Sokak
Rüzgarlı SokakFüsun Menşure · Post Yayınevi · 201945 okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
Kitabın yorumuna İskender Öksüz'ün ilk sayfada yazdığı yazıyı alıntılayarak başlamak istiyorum. Yağmur Tunalı "İki işim vardı: Birincisi ülkücülük,ikincisi şiir. Bunlar hayatımı dolduruyordu." diyor. En zor meslekleri seçmiş! Hepsi memleketinde, Kayseri'de gördüğü bir afişle başlar: "Esir Türkler Haftası" o üç kelimeye kilitlenmiştim diyor.. Esir Türk ? Türk nasıl esir olur? Esir Türk mü var ? Toplantıya gider ve o toplantı onun "vız noktası"dır. Ben, o gün onlardan oldum. O toplantının, yürüyeceğim yolu gösterdiğini, ömrümü peşin peşin verdiğim fikre intisab ettiğimi, gözyaşlı giriş merasimimin çoktan yapılmış olduğunu benden başka kimse bilmiyordu. Oradan çıktım ve bir köşede sarsıla sarsıla, göğsüm yırtılarak,ciğerim koparcasına, kardeşlerimin esaretine ağladım.. Sevgili Yağmur Tunalı'nın Kavga Günleri kitabı 1968-1980 yıllarını zor yılları, mücadelesiyle bir nebze kendini, yürüdüğü yolu, verdiği uğraşları anlatıyor. Silahların konuştuğu dönemde fikirleriyle konuşmaya çalışan sanatla edebiyatla tiyatroyla yürüyen genç bir adamın emeklerini bazen o emeklerin elinden nasıl kayıp gittiğini görüyoruz. Bir ülkücünün gözüyle geçen zaman. Hiç kimsenin yapmadığını yaparak sorgulayan sorgulatan nereden nereye dedirten bu kitap geçmişe objektif bir bakış ve birçok soruya yanıt niteleğinde.
Kavga Günleri 1968-1980
Kavga Günleri 1968-1980A. Yağmur Tunalı · Bilge Kültür Sanat · 201428 okunma
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
"Hasta adam diye niteledikleri Osmanlı’nın neler yapabileceğinden habersiz gafillere vuracağı esaslı darbelerden biriydi Teselya. Çöküşün içinde olduğu, kolaylıkla mat edilebileceği düşünürlerken onlar; vatan aşkıyla yanıp tutuşan yürekler, savunmak için atağa geçtiler." İstanbul’dan, Karadeniz’den, yurdun dört yanından toplanan Mehmetçikler cephede düşmana darbe üstüne darbe vurdular. Kimi vatan aşkıyla yanıp tutuşan cengâverlerdi Kemal gibi, kimi de şairane bir duyarlılığa sahipti Mehmet gibi...                    Bu kitapta, onların hüzünlü hikâyesini bulacaksınız. Ömrünü vatanına adayıp hiçbir görevden geri durmayan Yüzbaşı Kemal, Annesi ve kız kardeşiyle yaşayan bir elinde kalem sürekli yazan ve cepheye gitmek zorunda kalan Mehmet'in hikayesi. İkisinin hikayesi ikisininde yüreğinde iki sevda var vatan ve yâr.. En zorlu günler de askerleriyle ilgilenirken Yüzbaşı Kemal ve Mehmet arasında oluşan kuvvetli bir bağ, ve bu bağın Yüzbaşı Kemal'e yüklediği sorumluluklar. Bitti denilen Osmanlı'nın cephede elde ettiği büyük bir başarı ama cephede kazanılanının masa başında sürdülememesinin verdiği burukluk.
Atina'da Son Mehter
Atina'da Son MehterHakkı Suat Yılmazer · Kripto Basım Yayın · 201814 okunma
142 syf.
·
Puan vermedi
Birtakım İnsanlar, İlk baskısı 1944 yılında Medar-ı Maişet Motoru ile yapılmış olup 1952'deki 2. baskısından itibaren Birtakım İnsanlar adıyla yayımlanmaya başlamıştır. Eserlerinde toplum sorunlarından çok, toplum içinde yer alan bireyin sorunlarına yer veren Sait Faik, Birtakım İnsanlar'da da alt tabakadaki bireyleri ele almış. Romanda toplamda 4 kısım var ve bu kısımlar birbirlerinden bağımsız gibi görünseler de sonrasında kahramanların tesadüfi şekilde tanışmalarıyla birbirine bağlanıyor.
Birtakım İnsanlar
Birtakım İnsanlarSait Faik Abasıyanık · Yapı Kredi Yayınları · 20112,132 okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı iki kısımda inceleyebiliriz genelde Süleyman Necati ve Orhan üzerinden yürütülen materyalizm, milliyetcilik, muhafazakarlik gibi düşüncelerin tartışılması ikincisi ise Orhan ve Vedia üzerinden anlatılan kadın erkek ilişkileri. İkinci kısımda ise, insanı cok iyi anlayan ve anlatan bir yazarın bu konu hakkında ki müthiş tahlilerini görüyoruz. Hep Orhan'ın kafasında ki sorunlarla muhattap olurken bir anda Vedia'nın düşüncelerini ögreniyoruz . Orhan Vedia'yı karakteri icin sevmişken Vedia'nın Orhan'a bakışı,ikilemleri, ruh bunalımlarıyla karşılaşıyorsunuz. Diyebiliriz ki bir taş başlatıyor her şeyi Tahsin'in Cemil'e attığı taş ve ardı sıra gelişen olaylar.
Biz İnsanlar
Biz İnsanlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20212,909 okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
"Toplum Sözleşmesi 1756-1760 yıllarında yazılmış, 1762'de basılmıştır. Yapıt dört kitaba bölünmüştür. Birinci kitap, toplumun bir sözleşme yoluyla doğduğundan; ikinci kitap, egemen varlıktan, egemenlik ve genel istemden; üçüncü kitap, yürütme gücü olarak çeşitli yönetim biçimlerinden; dördüncü kitap da sistemin işleyişinden ve toplumun dininden söz eder." Farklı bir noktaya da şu sekilde deginmek gerek. "1712 yılında Cenevre’de doğan filozof, yazar ve hatta bu sıfatların da ötesinde bir değer olan Jean-Jacques Rousseau, Fransız Devrimi’nin fikir babalarından olması sayesinde günümüzdeki demokrasi anlayışını da biçimlerden isimlerden biri. Döneminin kafa yapısına göre fersah fersah ilerde olan meşhur Toplum Sözleşmesi (1762) eseri ile Rousseau, milletin egemenliğini üstün tutarak, bunun genel irade (volonté générale) ile yapılan toplumsal bir sözleşmeyle temellendirilmesini ele alır. Bunun dışında, başta İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi olmak üzere, bütün insanların eşitliğini ve temel özgürlüklerini savunan birçok kanun, yasa ve hukuk metninin ardındaki temelde onun fikirlerini görebiliriz. Rousseau, tüm insanların eşit doğduğunu ve adil bir sözleşmeyle de bu eşitsizliklerin aşılabileceğine inanır. İşte bu görüşlerden neredeyse 200 yıllık bir sürenin sonrasında da ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yurdu yeniden inşasındaki özgürlük ve demokrasi anlayışında Rousseau’dan etkileniyor.
Toplum Sözleşmesi
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914bin okunma
392 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
57 günde okudu
Türk modernleşmesi, bizim ilk yenileşme hareketlerimizle başlayan bir süreçtir. Modernleşme tabirine baktığımızda toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda görülen değişme ve gelişmelerdir. Türk modernleşmesine, iktisadi anlamda sanayileşme denmektedir. Adına her ne denilirse denilsin görüyoruz ki tek bir kavrama sığdırmak ya da sadece budur demek
Türk Modernleşmesi
Türk ModernleşmesiAbdulkadir İlgen · Dergah Yayınları · 20144 okunma
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
Çağımızın en büyük problemlerinden bir tanesi okumayan insan ve okumamanın vermiş olduğu yoksunluk. Kısa bir süre önce dahil olduğum Kitap Şuuru ailesi bu konunun üstüne giderek bir topluluk olmayı başarmış ve bir çok insana kitapların dünyasını açmıştır. İşte bahsi geçen bu kıymetli eserde Kitap Şuuru'nun açtığı kitaplar dünyasına girmenin başka bir yolu. Kitap tahlilleri okunacaklar arasında kendine fazla yer bulamayabilir. Fakat herkes o yeri açıp bu eseri oraya koyabiliyorsa içine onlarca eser daha koyabildiğini fark edecek. Okumanın kıymetini bilenler için Kitap Şuuru Dile Geliyor kitabı üç ana bölümden oluşan yapısıyla okuyacağınız yeni eserleri bir solukta önünüze koyuyor. Kitabın içeriği herkesin dilinde dolaşan eserlere değil adı az duyulmuş eserleri ele almıştır. Sadece bir kitap incelemesinden ziyade bir fikir yazısı ve bilgi kazanımı yönüyle faydalı bir okuma gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Bu bağlamda emeği geçenlere, kitap tahlilleri ve kattıkları ile ufkumuzu açanlara teşekkürle. Kitap Şuuru'nun mimarı Oğuzhan Saygılı için ise diyeceğim uğraşına, emeklerine minnetle. "Kitap Şuuru, İnsanlık Şuurudur."
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
OĞUZHAN SAYGILI
OĞUZHAN SAYGILI
Kitap Şuuru Dile Geliyor
Kitap Şuuru Dile GeliyorKolektif · Ihlamur Kitap · 202137 okunma
96 syf.
6/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Hâl Durakları serisinin birinci kitabı olan -Hissediş- "Deneme-İnceleme" türünde kaleme alınmış ve 3 bölümden oluşmaktadır. Yazar takdim kısmında; "Yazmayan yazanın halinden nasıl anlasın" diyor ve içindeki yazma şevkini, kaleminin ucundan dökülenleri ve hissettiklerinin bizlere geçmesi temennisiyle başlıyor. Çeşitli konulara değinerek kısa bir kitap haline getirdiği yazılarını bir arada toplamış. #KitapŞuuru
Hissediş
HissedişTamer Bükülen · Ihlamur Kitap · 202120 okunma
136 syf.
6/10 puan verdi
"İnsan her bakımdan ve her yönden yamalı, alaca bulacadır." Çağdaş Azerbaycan edebiyatı içersinde önemli bir yeri olan Eyvaz Zeynalov'un kaleme aldığı 12 hikayeden oluşan, ve yine bir hikayenin ismini almış bir kitap Borç Defteri. Yazar toplumun aksayan yönlerini ele almıştır. Hikayelerinin merkezinde yer alan insanların doyumsuzluğu, ihtirasları, rüşvet, yalan ve tüm bunların bir yaşama etkisi, toplumu nasıl yozlaştırdığı insanı benliğinden uzaklaştırıp getirdiği noktayı anlatıyor..
Borç Defteri
Borç DefteriEyvaz Zeynalov · Anatolia Kitap · 20184 okunma
250 syf.
7/10 puan verdi
Selçuklu Devleti'nin veziri Nizamülmülk tarafından Sultan Melikşah'ın emriyle kaleme alınmış olan bu eser bir devletin nasıl ayakta sağlam durabileceğini aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ bizlere göstermektedir. Yazıldığı dönem itibariyle devlet kaidelerini bir bir sıralayarak anlatan bu eser 51 fasıldan oluşmakta ve gerekli yerlerine hadis, ayet, hikayeler ekleyerek konu bütünlüğünü tamamlamakta ve anlamamızı kolaylıştırmaktadır. Üzerinde hassasiyetle durulan konular günümüze uyarlanıcak olursa tarihle aramızdaki bağın asla kopamayacağı ve bir devletin yüzyıllar sonra da aynı kaidelere dayanması gerektiğini göstermeltedir. Devlet yönetimi, yöneticinin yapması gerekenler, işinin ehli devlet adamlarının varlığı ve daha bir çok konu üzerine fikirlerini beyan eden Nizamülmülk yetenekli bir devlet adamı olarak sadece yazı yazmakla kalmamış devlete hizmet edecek devlet adamlarının yetişmesi için medreseler kurdurmuştur. Kurduğu medreselerden yetişen ilim insanları bu gün dahi Mizamülmülk'ün Siyasetname kitabı gibi bize öncülük eden şahsiyetler olmuştur. Bir tarih kitabını okurken o dönem şartlarını göz önünde bulundurmak en doğrusudur. Kitabın doğruları yanlışlarını en net Tarihçiler yapacaklardır. Fakat bir okuyucu olarak özellikle de bir kadın olarak okuduğum bazı yerler beni rahatsız etti. Kadının küçük görüldüğü yerlerin aksine iman ettiğimiz din kadını yüceltmektedir. Kitap için son kez okunmalı, anlamalı ders çıkarılmalıdır. Değerli kitapları kütüphaneme kazandıran ve okumama vesile olan
OĞUZHAN SAYGILI
OĞUZHAN SAYGILI
hocama teşekkürle...
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
#kitapşuuru
Siyasetname
SiyasetnameNizamülmülk · Dergah Yayınları · 20223,492 okunma
70 syf.
9/10 puan verdi
Değiniler 'Tarih, Düşünce ve Ekin' yazıları. Emre Koşak'ın ilk kitabı. Deneme -inceleme üzerine kaleme aldığı bu eser, nitelikli bir okurun kaleminin gücünü gösteriyor. Kitabın kapağında da yer verilen, Atatürk, Yusuf Akçura ve İsmail Gaspıralı'dan Türklük üzerine, kendi fikirlerine, sosyal medyada geçen fikri konuşmalarına, üzerine düşünülmesi gereken meselelerimize değindiği. Hacmi itibariyle ne kadar küçük olsa da üzerine düşündüren, yoğun bir kitap. Fikri meselelerde aynı şeyleri düşündüğünüz ve hissettiklerinizin aynen kaleme alınmasını görmek öyle güzel ki. Bende İz Bırakan Kitap dediği Ruh Adam üzerine " ... kerameti kendinden menkul kişilerin belirlediği ve sık sık değişen "100 Temel Eser" içerisinde yer alsa da almasa da ben ve benim gibi beyin çeperlerini zorlayan "okur"-"yazar"lar için her dönem liste başıdır. Ruh Adam. Bu ve bunun gibi pek çok noktada aynı fikirde olduğum. Ve fikirlerinden keyifle istifade edebildiğim yazarın kaleminin daim olması temenimle.. Kitabı okumama vesile olan Oğuzhan Saygılı hocama da teşekkürle. #kitapşuuru
Oğuzhan Saygılı
Oğuzhan Saygılı
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
Değiniler
DeğinilerEmre Koşak · KDY · 202018 okunma
144 syf.
10/10 puan verdi
Bütün arzuların, hayallerin, umutların ve daha nice hayata bağlayan sebeblerin harmanlandığı, Birinci Cihan Harbinde bütün gözlerin üstünde olduğu Çanakkale Cephesini ömrü yettiğince anlatabilen bir asker. Kimimiz için kısa denilebilecek 29 günlük bir zamanın içinde tüm dünya ile savaşmak durumunda kalan askerlerden biri olan Teğmen İbrahim Naci bir kalem bir kâğıtla yıllar sonrasına da kendini taşıyabilmiştir. Tasvir gücünüzü zorlayacak olan bu çalışma sadece bir teğmenin gün yüzüne çıkan hatıraları değil bir milletin cephede çarpan yüreği, bir milletin mukadderatında en şanlı söze sahip askerlerden sadece biri. Övünülmekle bitremeyeceğimiz tarihimizde her daim bizimle birlikte olan şehitler ordumuzun teğmeni İbrahim Naci ve onun aziz hatırası. İbrahim Naci 21 yaşında cephede yazdığı bu defterin ilk sayfasına ailesinin adresini yazarak "Bu defter kimin eline geçerse bir şehit hürmetine yukarıdaki adrese göndersin." Diyerek başlamış.  Son olarak ise "Allah'a ısmarladık" yazabilmiştir. Onun genç yaşında verdiği vatan mücadelesinde ise tek korkusu unutulmak olmuştur. "Naci!.. sen ve emsaliniz ölmediniz, bir iki kazma darbesiyle oyulmuş bir çukura gömülmediniz; siz büyük Türklüğün, Müslümanlığın sinesinde hürmet ve saygıyla yaşayayacaksınız!" Seyit Ahmet Sılay nezdinde bu günlüğü bugünlere ulaştıran emeği geçen okumamızı sağlayanlara teşekkürle. Tüm şehitlerimize rahmet ve duayla.. Asıl ölüm unutulmaktır daim kalbimizdesiniz. #kitapşuuru
OĞUZHAN SAYGILI
OĞUZHAN SAYGILI
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
Allahaısmarladık
Allahaısmarladıkİbrahim Naci · Yeditepe Yayınevi · 2021446 okunma
Reklam
296 syf.
5/10 puan verdi
Muhammet Yalçın Azizoğlu bu kitabı cüzzamlı hastaların yaşadıkları ve bizzat girdiği hastane ortamının zorluklarını ele alarak yazmış. Kitap şu satırlarla başlıyor: "Yaşanmış hayattan kesitler sunan bu romanda ki kişilerden biri de siz olsaydınız? Bu anlatıda yer yer empati yapmayı deneyebilirsiniz." Sayfaları geçtikçe okuduklarımı yüreğimde hissettim. Kitabı kapatıp Ya ben olasaydım? diye kendime sorduğum çok an oldu. Ana karakter Sabri etrafında gelişen olayları,cüzzamlı hastaların yaşayışları, gördükleri muameleleri, bir cezaevini andıran yüksek duvarlarla örülü hastanede gelen doktorların emekleri, hastaları topluma kazandırmak için yapılanları  duvarların yıkılışına kadar giden süreçte karşılaşılan zorlukları gözler önüne seriyor. Bu hastalık sadece bedenen değil ruhen açılan yaraların nasıl izler bıraktığını, insanların doğru bildiği bildiği yanlışları gösteren bir kitap. Bu kitabın amacını ve öğretilerinin çok kıymetli olduğunu söylemeliyim. Pek bilgi sahibi olmadığım bir hastalığa karşı çok fazla bilgi edindim. Başımıza gelmedikçe bir şeyleri idrak etmenin ne kadar zor olduğunu, ön yargının açtığı tahripleri ve daha nicelerini. Ama değinmeden geçemeyeceğim bir husus var. Olay geçişlerinin getirdiği kopukluklar çok fazlaydı. Her sayfada çokca bulunan yazım yanlışları ise cabası. Böyle bir kitabın daha dikkatli bir elden çıkmasını dilerdim. #kitapşuuru
Oğuzhan Saygılı
Oğuzhan Saygılı
Cüzzam Duvarlar Yıkılırken
Cüzzam Duvarlar YıkılırkenMuhammet Yalçın Azizoğlu · Telmih Kitap · 201923 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
Engin Topuz'un 4. benim ise ilk okuduğum kitabı. Flanör kelime anlamıyla: Paris sokaklarında doğup büyüyen, Fransızca kökenli bir terim. En kısa tarifiyle aylak kent gezgini, yürüyen adam. Deniz o yürüyen adam,  hep yürüyen artık geçtiği yerlerde herkesin onu tanıdığı,  bildiği.  Onu böyle yürüten bir acı saklı hikayesinde. 50 yaşlarındayken bir an da karşısına çıkan adaşı Deniz'in onun hayatında yarattığı beklenmedik etkiyi ve sonrasında yaşadıklarını ele alıyor. Hacmi itibariyle küçük olan bu eseri elinize aldıktan sonra size sunduğu kocaman bir dünyanın sessizce köşede olayları izleyen bir okuyucusu oluyorsunuz. Kitabın içerisinde yer alan karakterlerin bir kısmı gerçekten Manisa'da bulunmuş kişiler olmakla birlikte yazar okuyucuyu adete Manisa sokaklarında bir gezintiye çıkarıyor. Sevgili Hocam Orhan Haşim'in söylemesiyle öğrendim ki kitabın kapağında gördüğümüz çizim Manisa istasyonuna aitmiş. Hem edebi yönüyle, hem hissettirdikleriyle okumaktan keyif aldığım ve beni çok etkileyen bir kitap oldu. --------------------
Flanör
FlanörEngin Topuz · Porsuk Kültür Yayıncılık · 202024 okunma
354 syf.
·
Puan vermedi
"Doğmadan önce olanlardan habersiz olmak daima bir çocuk olarak kalmaktır. Tarih kayıtlarıyla atalarımızın yaşamına dokunmadıkça insan yaşamının değeri nedir?" İvo Andriç  Bosna Hersek'in  Travnik Kasabasında dünyaya gelmiştir. Drina Köprüsünün hikayeleri ile büyüyen Andriç bunları yazıya dökerek başkahramanının köprü olduğu Drina
Drina Köprüsü
Drina Köprüsüİvo Andriç · İletişim Yayınevi · 20185,6bin okunma