Mekanika: Zamanın Parçaları, Meleran: Çakıldak Döngüsü ve Kutsal Çizme kitaplarının yazarı. Mutlaka deneyin:
m.kitapyurdu.com/index.php?route...
Yorumlarınızı bekliyorum.
Benim için bitmeyen kitap gibi oldu. Okurken başıma ve kitabın da başına gelmeyen kalmadı. Çok aktarmak istemediğim ve bu güne kadar hiçbir kitabımla yaşamadığım deneyimleri bu kitapla yaşadığımı söyleyebilirim.
Büyük bir hayranı olduğu Steinbeck'in bu kitabında gerek anlatım olarak gerekse de olay örgüsü olarak beni hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim. Bir kavgayı çok net ve başarılı bir şekilde aktarıyor. Asla bitmeyeceği karakterimiz Mac tarafından da defalarca belirtilen bir kavga bu. Yine de kavganın bitmeden bırakılma şekli açısından (finalde olan olay) çok da tatmin edici değildi. Mac'in anlatıp durduğu şekliyle bitmeyen kavgalar arasında bir geçişi tercih ederdim doğrusu.
Toplumsal olaylara işçi toplumunun bakış açısı, dönem insanlarının yaşamlarının ve kültürlerinin aktarılış şekli bizden, kitabı okuyan kişilerden ne kadar uzak olsa da onlara karşı bir sıcaklık hissetmeden edemiyoruz.
Yazarın okuduğum ve her sayfasına hayran olduğum Gazap Üzümleri, Fareler ve İnsanlar, Cennetin Doğusu ve İnci gibi kitaplarının yanında sönük kaldığını söyleyebilirim.
Bitmeyen KavgaJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 20165,9bin okunma
"İkimiz de tüm gece konuştuk, ve meleğin kulağına rağmen ikimizde hiçbir şey anlamadık."
Kitabın sonundan alınan bu söz aynı zamanda çok şey ifade ederken hiçbir şey anlatmamayı da başarıyor desem? Kitap çok akıcı değildi ama kendince derin bir hikâyesi ve yoğun felsefi bir yanı vardı. Kıyamet sonrası dünyanın yeniden yapılanmakta olan,
Geliş filminin uyarlandığı orjinal eseri de barındıran, bu nedenle filmi izleyerek heyecan duyan bilimkurgu severleri de çekmek adına Geliş adıyla yayınlanan bu kitap aslında Ted Chiang'a ait novellette'lerin (uzun öyküler desek olur sanırım) bir derlemesi. İçerisinde bir tane de öykü bulunuyor.
Öncelikle kitabın bir bütün olarak çok kaliteli
Asimov'un Vakıf, Robot ya da Galaktik İmparatorluk serilerine konu olmayan çok fazla kitabını okumak kısmet olmamıştı. Meğer ne harika serilerden bağımsız romanları da varmış. Şahsen yazarın bu üç seri nezdinde hayranıydım, artık bir o kadar daha hayranıyım diyebilirim.
Bu kitaptaki fikir, uygulanış şekli ve Asimov vari o parçalı, öyküsel anlatımı yine çok iyiydi.
İlk bölümde Tanrılaşmış bir insanın önünde duramayan Lemont, ikinci bölümde başka bir evrende yaşayan biz insanların yaşamı üzerinde kendini Tanrılaştıran sıra dışı ve muazzam bir kurgusal ırk, üçüncü bölümde ise büyük patlamalar yaratabilecek kadar Tanrılaşan biz zavallı insanların işlenişini ne kadar takdir etsek az.
Ve üç bölümde nihayetinde bittiğinde biz okurlar rahatça durarak nefes alabiliyor ve şu sözü söyleyebiliyoruz: İşte Tanrılar!
Bu kitabı okuyun, okutturun. Bir bilim kurgu romanının nasıl olması gerektiğini ne kadar da iyi gösteriyor anlatamam.
Kuşkusuz serinin en çarpıcı kitaplarından birisi olan Kırlangıç Kulesi, kaliteli anlatımı ile okurları kendisine bağlıyor ve onlara çözmeleri için derin bir bulmaca veriyor.
Kitap tam olarak bir öncekinin bıraktığı yerden, hiçbir zaman atlaması olmadan başlıyor. Bittiğinde ise uzun bir yol katetmiş oluyor. Her cepheden "Ciri'yi arayış," ve "Onu kurtarış," olgularına son noktayı Ciri koyduğunda okurun yüzünde ilginç bir tebessüm oluşuyor.
Kitabın bir dizi hikâye anlatım sürecini iç içe geçirmiş olması ise enfesti diyebilirim. Herkes yaşananları anlatıyor, herkes kendi içine dönüp bakıyor. Kimse masum değil ve daha da önemlisi düşman neden düşman ki?
Witcher serisi kalbimde çok ayrı bir yere kuruldu diyebilirim. Türü seven herkesin okuması gerekli.