Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Gülcan K.
Gülcan K.
@GulcanOskay
Marquez'in gazetecilik yaptığı yıllarda bir deniz kazasından kurtulan Velasco'nun on gün boyunca bir sal üzerinde yaşadıklarını tefrikalar halinde yayımladığı gerçek bir olayın öyküsü Bir Kayıp Denizci. 1970 yılında bu yayınlar anlatı türünde kitap haline getirilmiş. Haliyle Marquez'in alışkın olduğumuz büyülü kaleminden uzak.. Bu sebepten kitaptan umduğunu bulamayanlar var. Gazete yayınlarının kitaplaştırıldığı göz önünde bulundurularak okunmalı bence kitap.. Sonuçta kalemi tutan Marquez olunca ; sal üzerinde ki denizcinin tüm yaşadığı duyguları; korkuyu ,umudu , çaresizliği, ölümü,vazgeçmeyi , yalnızlığı, açlığı , o salın üzerinde on gün boyunca yaşanabilecek hangi duygular varsa insana dair birebir yaşattı bana diyebilirim.
Rus Edebiyatının en önemli eserlerinden birini okuduk geçen ay okuma grubu ile birlikte.
Benim yaklaşık yirmi günde okuduğum 600 sayfalık bu kitabı, Gonçorov bir ay kadar bir zamanda yazmış . Yıllardır kafasında tasarladığı bir eseri bu sürede kağıda dökmüş..
Aslında bir kişi ismi olan Oblomov, bir kavram bir deyim olarak kullanılıyor Rus dünyasında.
Akıp giden olaylardan çok, bir durum kitabı..bir ruhsal durum kitabı..' Oblomovluk' durumunun kitabı.. Bu durum bu kişiye Oblomovka denilen doğup büyüdüğü köyde küçüklükten itibaren kodlanmış. Çocukluk çağı döneminin önemi çıkıyor ortaya, bir karakterin şekillenmesinde. Kitaptan yaptığım en önemli çıkarımlardan birisi bu aslında. Sürekli onu yediren , içiren,giydiren, gezdiren bir dadısı var; aşırı korumacı, hiçbir sorumluluk yüklenmeden büyüyen bir çocuk . Yetişkinlik döneminde de tüm bunları yerine getiren bir Zahar var.
Ama tüm bu yaşam tarzı tembellik ile ilişkilendirilemez, çünkü Oblomov tembel değil. Eyleme geçireceği her davranışı sorgular " neyin uğruna" . Bir şeyler yapmak ister, ancak eyleme geçemez sorgulamaları yüzünden.
Yarı Alman Ştoltz, uşağı Zahar, sevdiği kadın Olga kitabın kitabın en az Oblomov kadar önemli karakterleri..Olaylardan ziyade, olaylara tepkiler ,ruhsal durumlar takip edilerek okunmalı Oblomov.
Tolstoy'un tekrar tekrar okuyun dediği,bu eseri okuyun ve Oblomov ile tanışın..
Bilimin sınırları olmalı mı?
Bu sınırların kapsamı neler olmalı?
Bilim kontrolden ve amacından saptığında hangi potansiyel tehlikeleri barındırır?
…
Bir gemi kazası sonucu kendini Doktor Moreau'nun Adası'nda bulan Edward Prendick 'ten, dinliyoruz bu adanın karanlık sırlarını. İnsanın düşünme sınırlarını zorlayacak deneyler yapılan bir ada.
Orada Doktor Moreau'nun ve asistanın viviseksiyon işlemi ( tıbbi amaçlı deneyler için diri hayvanlar üzerinde yapılan deneyler) ile 'insan üretme' deneyleri yaptıklarına tanık oluyor. Tüyler ürpertici.
İngiltere de tam da bu olayların tartışıldığı dönemde cesurca yazılan bir konu. Yıl 1896...
İşte burada bilimin kontrolden çıkışının potansiyel tehlikelerini barındırıyor kitap.
Bu hayvanlardan insan yaratma amacı taşıyan bu sınır tanımaz bilim insanı adeta kendini bir " Tanrı" konumuna koyup adada düzeni sağlamak için kuralların olduğu bir ' yasa' tasarlamaktan da geri kalmıyor.
Well'in " en karanlık ve en rahatsız edici" eserlerinden biri olarak nitelendiriliyor.
Sağlam bir kurgu ve sağlam bir alt metin barındırıyor. Alt metindeki konular çok karmaşık ,tartışmaya açık; din,bilim, Tanrı, ahlak, acı- zulüm, vicdan, insanın doğaya müdahalesi..
Wella ile ilgili önemli bir bilgiye de rastlayıp , araştırdım: Mustafa Kemal Atatürk , Nutuk'ta Wells'den bahsediyor.
Okur Takip Önerileri
Ruhumuzun derinliklerinde dolaşan kitapları okumayı seviyorum. Peyami Safa'nın Yalniniz kitabı insan ruhundaki ikililiği, içimizdeki baskın ve temel iki kişiliğin çatışmasını , en karanlıkta kalan yanlarımıza ışık tutup bir ayna gibi yansıtmış herşeyi. Muazzam bir kitap,ancak hakettiği değeri bulamamış ne yazık ki..
Kendini tanıma ve ruhunu keşfetmenin önemi ," bırak şu maddeyi,doy şu fizik matematik tecessüsüne..dal kendi içine ,koş kendi kendinin peşinden,bul kendini,bul ruhunu ,bul.." diyerek anlatıyor.
Bir "şüphe" ile başlayıp, karakterler ve olayların akışına kapılmış iken, birden başka karakter ve olayların ortasında bırakıyor okuyucuyu. Muazzam bir anlatım. Bir sayfasından dahi sıkılmadan, merakla okutturmayı başarıyor okuru.
Ve bu şüphe ile başlayan kitap, yine başka bir şüphe ile bitiyor okurun kafasında soru işaretleri bırakarak..
Ve bir üstkurmaca metin çıkıyor sayfaların arasından karşımıza: Simeranya isminde ütopik bir ülkenin anlatıldığı.
Kurgusu, karakterleri, teknik anlatım özellikleri ile her yönüyle Türk Edebiyatının zirvelerinde olması gereken bir eser.
Tolstoy ömrü boyunca " insan"ı ilgilendiren her konuya epeyce kafa yormuştur.
Yaşamının iki dönemibvardır ; ahlaktan uzak olduğu gençlik dönemi ve din ,aile,devlet ,toplum gibi konulara yöneldiği yaşamının son otuz yılında bu konularda çalışmalara yer verdiği dönem.
Altı farklı öyküye yer verdiği bu kitapta İnsan Neyle Yaşar ? sorusuna cevap aranır.
Sevgi,aşk, nefret ,kibir , açgözlülük, inanç,ahlak, hoşgörü gibi konular çerçevesinde insandan ,aslında bizden hepimizden bahsediyor. Bazı okurlarda anlatım, verdiği mesaj biraz beklentiyi karşılamayabilir. Anna Karanina,Savaş ve Barış gibi kitaplarını yazmış bir Tolstoy'dan daha farklı öyküler bekleyenler olabilir. Ama O bu öykülerle insanı , inancı ve sevgiyi anlatmış en güzel, en yalın en anlaşılır haliyle..İnsanı yaşatan tek ve en önemli şeyin sevgi olduğunu anlatiyor en yalın haliyle..Sevgisizlik, hoşgörüsüzlük değil mi bugün yaşanılan vahim olaylarin sebepleri..Anlayamamız..Kibirden ,nefretten, açgözlülük ten uzak yaşandığında sonuçlarının neler olacağını ve dünyanın yaşanılası bir yer olabileceğini en güzel haliyle anlatmış Tolstoy..
Klasikleri okumaktan korkmayın diyorum bir kez daha..
