Kazancakis i okumak in gerçekten çok uğraştım. Adına güzel incelemeler ve geri dönüşler olmuş. Sanırım bu noktada yazarı anlamıyorum. Bana göre sığ ilerlemeyen bi yanı var kitaplarının. Kendisini, hayatını da araştırdım sindirerek ve anlayarak okumak için ama olmadı.
Fakat benim görmediğim bir nokta veya bakış açısı varsa lütfen bildirin. Bir değerden mahrum kalmak istemem.
Şimdiden teşekkürler iyi okumalar..
YokuşNikos Kazancakis · Can Yayınları · 2022139 okunma
Hakan Günday ı özenle okurum. Hemen okuyup bitirmem çünkü yazdıkları, üzerine düşünülmesi ve sindirilmesi gereken şeylerdir. Satır araları bir düşünceyi bir fikri barındırır. Yazdıklarıyla Okuyucuyu düşündürür ve en çok da rahatsız eder, çünkü herkesin bildiği ama rahatsız olmamak için ( gerek vicdani gerek ruhsal ) bir şekilde görmezden geldiği bilmezliğe vurduğu şeylerdir yazdıkları.
"Az" kitabını yine yüksek beklenti ve heyacan içinde aldım elime. Biraz ilerledikten sonraysa attım elimden. Okurken bırakmayı çok düşündüm.
Toplumda ne yazıkki bariz var olan ama herkesin üç maymunu oynadığı kanayan bir konu ele alınıyor. Arkasından da doğurduğu benzer çirkin sonuçlar.
Her sayfada ayrı tiksindim insanlardan. Her sayfa tokat gibi iniyor insanın yüzüne.
11 yaşındaki Evladından nemalanmaya çalışan bir anne, onu kadın yapmaya çalışan sadist (ama aynı zamanda Allah dostular),yine tüm bunlardan kaçmaya çalışırken eroin sermayesi olan bir kız.11 yaşında başlıyor tüm bunlar.
Dünyanın başka bir yerinde de çocukluğunu koruyamamış ama bedenini kendince korumaya çalışan yine 11 yaşında bir çocuk. Öyle korkuyor ki bu korku ölmüş annesini doğrattıracak kadar önüne geçiyor herşeyin.
Çok kısa bir tanışma oluyor Derda ve Derdâ arasında ve 40 sene sonra yeniden bir buluşma. Oğuz Atay ın mezarında. Ölmeden önce birinin hayatına ölümünden sonra da diğerinin hayatına dokunuyor.
Çocuk olmak zor kadın olmak zor. İnsan olmayanların içinde her şey çok zor.
Çok tavsiye ettiğim bir yazar ve kitabı. Sindire sindire okumanızı öneririm.
Teşekkürler.
Eser, çok yoğun duygular barındıran ve bir çırpıda okunup bitirilebilecek bir eser kesinlikle değil. Bitirilebiliniz kısa bir kitap ama sindirilmeli diye düşünüyorum. İnsanı bir çok bakış açısına aynı anda sevk ediyor. Kitabı bitirdiğimde karnımda karıncalanmayla beraber bir acı duydum. İnsanın ipi insanın elindeydi ve birinin iki dudağının arasından çıkan söze bakıyordu ölüm ve yaşam. Yaşam insan olsun hayvan olsun birinin aklıyla dili arasında olmamalı..
“ Ve sonra bu yaşamda özlem duyacak kadar beni üzebilecek ne kaldı ki ? “. Sahi; dünyayı, hayatı, yaşamayı bu kadar çok severken ve bu derece bağlıyken sevdiklerimiz gittiğinde dünyada yüreğimizle kanımız, canımızla bağlı olduğumuz sevdiklerimiz birer birer mekan değiştirdiğinde hala bu derece sevecek miyiz hayatı ? bu kadar arzulayacak mıyız yaşamı ? Yoksa artık yaşamı anlamlı kılan bağlarımıza bir an önce kavuşma arzusuyla zamanı mı kollayacağız ?