Koşuşturuyorlar, birbirlerini itekliyorlar ve çabuk olmaya çalışıyorlardı. Nereye gidiyorlardı? Neden çabuk olmalıydılar? Kimsenin biraz durmaya, nasıl yaşadığını ve yaşamın kısa olduğunu düşünmeye, yaşadığı sürece geçip giden kadınlara, çocuklara ve çökmekte olan geceye arı duru bir gözle bakmaya yetecek zamanı yoktu. Koşuşturuyorlardı, sanırsın insan düşmanı, korkunç bir iblis elinde kırbaçla onları kovalıyordu.
Zorba kitabını beğenerek, bayılarak okuduktan sonra hemen aldığım, Yazarın ölümünden 75 yıl sonra keşfedilen roman aynı zamanda Kazancakis’in kendi deneyimlerinden ve görüşlerinden izler de barındırıyor.
Girit, İngiltere ve Yalnızlık olarak üç
Bölümden oluşan kitapta, İkinci Dünya Savaşından sonra Yahudi Eşi ile birlikte memleketi Girit'e dönen Kosmas, savaş sonrası Girit’i hatırladığı gibi bulamıyor. Hatırladığı bütün güzelliklerini kaybettiğini görüyor. Geride kalan sadece bir yıkım.. Babasının öldüğünü öğreniyor, dedesi ölüm döşeğinde..
Dedesinden ilham alarak İngiltere’ye arayışa giden kahramanımız Kosmas, böylece Ingiltere’ninde yeniden inşa edilmesine şahit oluyor.
İnsanların tabiatını, kalplerinde sevgi olmayan bunca insanın nasıl yaşadıklarını, nasıl böylesi acımasız olduklarını sorgulatıyor.
Kazancakis okumayı seviyorum, diğer kitaplarında görüşmek üzere