Merak etmisimdir bir suçlunun, yaramaz diye addettigimiz bir cocugun gözünden olaylara bakmayı. Bu kitapta onlardan biri, dusulebilecek en derin çukurdan nasıl cikilacaginin öyküsü. İstanbullu gelindeki Yaz bebeğin annesi Sureyya' nin öyküsü, her ne kadar çoğu yer degisitirilse de asıl konusu bu kitabın öyküsü. Psikolojide bilinçaltına inme, çocukluga gitmenin ele alındığı bir kitap. Kitabı okuyunca Ala' nin annesinin başına neler gelmiş asıl onu merak ettim. Bazı danışmanlar yaşanılan olaylarin, söylenilen sozlerin, bedduaların aslında anne babadan çocuğa geçtiğini söylerken hata etmiyorlarmis, bunu gördüm bu kitapta.
Dilinin akıcılığına gelince kendinizi, Gülseren Hanım'ın odasinda sırtınızı pencereye yaslamış Ala' yi dinlerken buluyorsunuz. Bir bakışın minik bir yüreği nasıl ezdigini tam tersi güzel bir hitabin " bunun muhatabı ben miyim acaba" diyecek kadar mutlu eden bir öykü içinde yer alıyorsunuz.
Ah ezilmese küçük yürekler. Gençliğin,yetişkinliğe, yaşlılığın beslendiği kaynak çocukluk; bu yüzden kaynağı bulandirmadan kirletmeden kullanabilsek de kendine güvenen, mutlu, ne istediğini bilen, sevgiye doymuş, ait olma hissine doymuş, tramva yaşamamış nesillerimiz olsa. Alıp okuyun, tavsiye ederim.