Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

kitap.dostum

304 syf.
·
Puan vermedi
Paris'te yaşayan ve işinden kariyerinden başka bir şey düşünmeyen Maelle, yakın arkadaşının hastalığını öğrenince şok oluyor. Hastalığın tedavisinin sadece ilaçlarla değil bazı manevi yazılarda olduğunu düşünen arkadaşı için bu yazıları almak için yola koyuluyor. Bilinmezlik ve hayatına tamamen uzak olan bu zorlu seyahatte manevi ,düşünsel ve fiziksel anlamda dönüşüp , gelişiyor. Başka bir ülkeye gidip o ülkede ona eşlik edecek olan Shanti ile tanışana dek kendi benliğini kaybetmiş durumdaydı. Shanti ona kalbini dinlemesini, hayatının en önemli noktasına işini koymaması gerektiğini düşünceleri ile yola çıkarak ona anlatmaya çalışıyor. Aslında istediği şeyin sürekli çalan telefonunda yada onsuz olmayacağını düşündüğü işinde değil asıl kendi olmasını sağlayan öz benliğinde olduğunu göstermeye çalışıyor. Sonunda arkadaşı hakkında olan düşüncem ortalarındaki düşüncemle tam tersiydi. Hem öyle güzel bir kişisel gelişim kitabıydı ki hem de dostluk, sevgi, kişisel düşünce açısından da iyi ki okuduğum bir kitap oldu. Okurken aslında fark etmeden yaptığım davranışlarımı sorgulayarak çıkarımlarda bulundum. Ve bu çok iyi geldi... Son olarak yazarın bizden bir isteği var. Kitabı kendinizi gerçekleştirdikten ve mutlu olduktan sonra başkalarıyla paylaşmamız. "Eğer bu kitap içinizde yankı buluyorsa sevginizin bir kanıtı olarak sevdiğiniz kişilere hediye edin."
Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü
Bugün Kalan Hayatımın İlk GünüMaud Ankaoua · Yan Pasaj Yayınları · 20192,761 okunma
Reklam
518 syf.
·
Puan vermedi
"Bir insan sana yalan söylüyorsa, itiraf edinceye kadar söylediği ya da yaptığı her şey yalandır." Kitabın arka kapağı yazacağım tüm yorumu özetlemiş neredeyse ; "Klonlama uzmanı Doktor Davis Mooreun on yedi yaşındaki kızı tecavüze uğrayıp acımasızca öldürülür. Olay hakkında soruşturma açılır; ancak bir sonuca varılamaz. Aylar sonra Moore kızının eşyalarını polisten geri alır ve bunların arasında kazayla unutulmuş, içinde katilin DNAsı bulunan küçük bir şişeye rastlar. İşte o an Mooreun beynine korkunç bir düşünce saplanır: Belki kızını değil ama onu öldüren adamı klonlama olanağına sahiptir. Peki kızının katilinin gözlerinin içine bakmaya ne kadar dayanabilecektir? Justin Finn, üç yaşına bastığında diğer çocuklardan farksızdır. Canlı, neşeli ve sevimli: Ondan zerre şüphe etmeyen anne ve babasının gözündeyse masum bir bebek. Ne var ki yüzü, bir gün mükemmel bir genetik kopya olarak soğukkanlı bir katilinkine tıpatıp benzeyecektir. " Okurken nereye varacağını nasıl bir sonla biteceğini merak ederek okuyorsunuz. Ben kütüphaneden arka kapak tanıtımını okuyarak aldım ve okudum. Karakterler çok fazlaydı bir ara ama yavaş yavaş olaylar oturmaya başladı. Güzel bir konu ele alınmıştı ve ilgi çekiciydi. #kitapalıntıları
Klon
KlonKevin Guilfoile · Koridor Yayıncılık · 20121,579 okunma
528 syf.
·
Puan vermedi
"Bana hiç unutmayacağım bir şey söyledi." Colette dikkatlice ona bakıyordu. "Neymiş o?" "Bazen affetmenin en zor yanının kişinin kendisini affetmesi olduğu." Yazarın kitaplarını okumayı çok seviyorum. Önceki okuduğum üç kitabını da severek okuyup bitirmiştim. Kitaplarını okurken kendimi o anlatılan yerlerde mekanlarda hissediyorum yaşınılan dostluklar bana kendimi iyi hissettiriyor.Mucizeler dükkanına dönüste de diğer kitaplarındakı gibi o sıcaklık samimiyet vardı.. Hayatta da örgü gibi iki yön var aslında. Kolay olan ve zor olan. Örgü diyip geçmemeli dedim kitapta ilerlediğim her sayfada çünkü kitap örgünün iyileştirici yönlerini anlatmak için çırpınıyordu. Diğer kitaplar da olduğu gibi bir örgü kursunda insanların nasıl hayatları değişiyor onu okuyoruz. Biraz da önceki kitaplarda hayatlarını okuduğumuz karakterlerin neler yaşamaya devam ettiklerini okuyoruz aslında. #kitaptanıtımı ile aslında yorum yapmama gerek kalmıyor ;İsteyince, her sorunun bir çözümü olduğunu anlıyor insan... Aşkın ve arkadaşlıkların filizlenerek çoğaldığı, zamanla sımsıcak ilişkilere dönüştüğü bir sokak hayal edin. Her iki yanında kapısını çalabileceğiniz, bir bardak çay eşliğinde sevdiklerinizle sohbet edebileceğiniz, içinizi ısıtan dükkânların dizili olduğunu düşünün. Aydınlığa açılan umut dolu bir dünyaya girmenin, hüzün ve mutluluğun bir arada sunulduğu, doyumsuz yaşam öykülerine tanıklık etmenin vakti gelmiş demektir. 
Mucizeler Dükkanına Dönüş
Mucizeler Dükkanına DönüşDebbie Macomber · Martı Yayınları · 20124,352 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
408 syf.
·
Puan vermedi
Yazar o kadar benimsemiş ki bu kitabı yazarken daha sonra Bovarizm diye bir kavramın gelişmesinde katkısı olduğunu öğrendim. Kendisini gerçekte olduğundan başka türlü tasavvur eden, kaderin çizdiği hayattan tamamiyle farklı bir hayat süreceğine inanan bir kimsenin ruh hâlidir, Bovarizm. Emma başta mutlu olduğunu düşünüp iyi bir eş olsa da zamanla kocasının çok düz ve vasat bir doktor oluşu, hayata karşı bir heyacanının olmaması sonucu boğucu bir girdabın içine düşüyor. Charles ise karısına tapıyor ve bir türlü mutsuz olduğunu anlamıyor. Karısını mutlu edebilmek için başka bir vilayette iş bulup oraya taşınıyorlar ve asıl olaylar bu yeni kasabaya taşındıklarına başlıyor. Asla tatmin olmayan bir kadındır Emma. Hep daha fazlasını isteyen, verilse dahi daha fazlasını. Doymak bilmeyen bir ihtiras bir arzunun kadını Emma. İstediği şeyi elde ettikten sonra ondan da sıkılıp başka bir şeye göz diken türden. Ama nasıl oluyor da bazen öyle bir haklı çıkıyor ki neler oluyor diyor insan. Ahlak kalmamış memlekette diyorum. Aslında konusu güzel bir kitap ama tabiki klasik olduğundan mı ne betimlemeler bazen insanı sıkıyor. Tabiki o dönemi anlatmak kafa da canlandırmak için yazılmış ama bu kadar ayrıntıya gerek var mı diyor insan. Hikayenin konusuna daha çok değinilse daha heyecanla okunurdu belki ama okumaktan mutluluk duyduğum bir kitap oldu #madambovary Çoğu zaman ahlak kalmamış diyor insan . Ağzımda acı bir tat bıraktı yine. Yine üzüldüm böyle bir kitap yazılacak dünyanın olmasına. Yine hayır hayırla bitti kitap. Neden insan elindekini iyileştirme çalışmıyor hiç?
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert · Can Yayınları · 202233,3bin okunma
512 syf.
·
Puan vermedi
Ana karakter üç kadından oluşuyor aslında. Hayatları boyunca annelerinin onları sevmediğini düşünerek büyüyen iki kız. Meredith ve Nina iki kız kardeş; anneleri Anna'ya, babalarının ölüm döşeğinde "ona masalı tamamen anlattırın" öğüdü ile ulaşabiliyorlar. Acı içinde, gerek bazı sınavlar karşısında, kafa karışıklığı ve de kırıklıklar içerisinde esas annelerini öğrenebiliyorlar ama çok zor oluyor bu onlar için. Stresli ve sürükleyici olduğunu anlayamadığımız, basit görülebilecek bir masal annelerini tamamlıyor. Meredith'in kendi ailesi ile yaşadıkları bir yandan, Nina'nın kendi hayatında bir yandan anlatılınca sıkılmadan okunuyor. Kitap bize görünenin arkasına odaklanmayı, hiç kimseyi olduğu gibi yargılamamayı ve savaşmayı öğretiyor, her şeye rağmen savaşmayı... #kristinhannah yine o kadar sürükleyici bir kitap yazmış ki hemen bitirdim zaten. Bu ay okuduğum en hızlı kitap olabilir. Konusu savaş dönemi yaşananlar, aşklar, kardeşlik, anne kız ilişkisi gibi bir çok alan barındırıyor. O yüzden çok sevdim kitabı ve kesinlikle tavsiye ederim. Her ay bir tane Kristin Hannah okumaya devam
Kış Bahçesi
Kış BahçesiKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20164,915 okunma
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı almadan önce gerek arka yazısı gerekse okuyanların yorumları ben de çok merak uyandırdı. Bunun yanında bir de romanın girişi: “Doktora gittim bir köpek öldürebileceğimi söyledim. Bu günlerde bir köpek öldürebilirim, bunu yapabilirim ve bu beni endişelendiriyor, endişelenmeli miyim sizce, dedim.” diye başlıyorsa okur bu beklentinin yanına, “acaba nasıl bir şeyle karşı karşıyayım” merakını da ekliyor. Kitapta Yazar olan karakterimiz (gereksizyazar) o kadar bunalır ki yazdığı roman karakteri oluverir bir anda. Güvenlik Görevlisi sayın M.Romanında da karısı Z'yi öldürür. Eşini tanımaz işini tanımaz kafasında kurar da kurar. Bazen ne kadarı gerçek bunun diye okudum bazense buradan nasıl dönecek diye. Yeri geldi tamam geç artık diye çok karmaşa içinde okudum. Aklı olan delirsin cümlesi ile okudum resmen. Dili akıcı aslında ama kafanızın boş olduğu bir zamanda okumalısınız kesinlikle. Okuyucudan emek isteyen bir kitap Düş Kesiği. Okuyucunun sürekli uyanık olması ve bir önceki anlatılanları iyi kavraması gerekiyor. Uzun zamandır elimde kaldı ve yorumunu yazmak için bile üç dört gün bekledim. Garip bir deneyimdi bence. Daha önce böyle bir kitap okumadım sanırım.
Düş Kesiği
Düş KesiğiGüray Süngü · Ketebe Yayınları · 2020789 okunma
234 syf.
·
Puan vermedi
"Mutlu olduklarını bilmeyen, ne kadar da çok insan var aslında." Hukukçu olan Armand Duval ile kamelyalarla süslenmiş ve artık adı artık Kamelyalı Kadın olarak anılan Marguerite Gautier adındaki yosma bir kadının yürekleri titreten, ruhlarımızı 19. yy’ın Paris’inde hızlı bir gezintiye çıkaran eşsiz bir aşk hikayesi… Bu kitabı yazanın kim olduğuna baktığımda sonunda yazan Fils sözcüğüne dikkat etmemiştim. Ön sunuş kısmını okuyunca daha da farklı geldi kitap. Alexandre’ın gölgesine yaşamış olan gayrimeşru oğlunun bu kitabı yazdığını öğrendim. Annesinin ve annesinin yolundan ilerleyen tüm kadınlar adına bu kitabı yazmaktan çekinmediğini gördüm. Bu yüzden gerçek hikayeye dayanması da kitaba ayrı bir ilgi uyandırıyor. Kitabın dili sade ama yazılanların anlamları ve içerikleri karmaşık ve de ağır. Bazı yerlerde geçmişteki yaşamın hele ki Paris yaşamının çok garip olduğunu düşündüm. Kısaca kitapta iki karakterin aşkı anlatılırken bazen erkeğin fedakarlığı ve aşkı bazense kadının fedakarlığın ve aşkını okuyoruz. Keşke her şey onların düşündüğü gibi kolayca olabilseydi. Ama bazı şeylere gereğinden fazla tutkun olmak bazen bizi farklı bir çıkmaza götürebilir... Konusu gereği belki de bana Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabını anımsattı. Orada da benzer bir olay vardı neredeyse. Okuyanlar hemen anlar zaten bunu bence. O yüzden ikisini de okumanızı tavsiye ederim...
Kamelyalı Kadın
Kamelyalı KadınAlexandre Dumas (fils) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201917,7bin okunma
·
Puan vermedi
"Yazarların çoğu ister farkında olsunlar ister olmasınlar ölümsüzlük peşindedirler. Ama bu ölümsüzlüğü işlediği cinayetlerle değil, yazdıklarıyla sağlamaya çalışırlar." Kitabı Pera Palas'ta Gece Yarısı dizisini izledikten sonra alanlardan biriyim ben de Adını önceden duyunca Agatha Christie ile ilgili olduğunu düşünmemiştim hiç. Diziyi izleyince merak edip almıştım ama anca okuyabildim. Ve bir bütün roman olarak düşünmüştüm ama Ahmet Ümit bu defa kısa hikayeler ile çıkıyor karşımıza. Kitapta toplam 15 öykü vardı. Hepsinin ortak noktası polisiye içermesiydi tabiki. Hikayelerin anlatımı güzeldi tabiki ama kısa oldukları için oldu bittiye gelmiş gibiydi. Kısa hikayeler olmasından çok kitapta bir bütün hikaye anlattığı kitaplarının daha çok seviyorum ben. Hele ki bir de Başkomser Nevzat ve ekibi varsa kitabı elimden bırakmak istemiyorum. Kitapta birden çok öykü olduğu için yorum yazamıyorum aslında. Hemen okunup bitecek bir kitap zaten ince. Birbirinden farklı hayatlarda geçen birbirinden farklı cinayetler işleniyor kısacası. Kimi çok üzücü olsa da kimisi de keyfi bir şekilde oluşmuş. Bir de Agatha Christie ile ilgili bir öykü olunca merak etmeden duramadım ben. Resimde de anlaşılacağı gibi Türk polisiye yazarlarından okumayı sevdiğim bir yazar
Ahmet Çevikail.com
Ahmet Çevikail.com
ümit . Umarım kısa zamanda bir tane de Başkomser Nevzat romanı görürüz. Keyifli okumalar...
Agatha’nın Anahtarı
Agatha’nın AnahtarıAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 20199,7bin okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
Kristin Hannah kitaplarının ortak özelliği aslında sevgi, dostluk, aile bağları ve aşk. Öyle ustalıkla işler ki konuyu, kitabı elinden bırakamazsınız. Onlarla ağlar onlarla gülersin. İşte bu kitap da onlardan birisiydi. Başında belki ne olacağını biliyorsunuz ama nasıl olacağını okumak bile keyif veriyor. Bekar bir annenin ergen kızıyla baş etme çabasını okurken, ergenliğinin en fırtınalı halini yaşayan Lina'ya üzülmemek elde değildi. Bazen kızsam da yaptıklarına aslında belki bu şekilde anlattı kendini dedim. Kardiyolog olan annesini yer yer anlamasa da düşüncelerini okuyunca bir haklı gibi dedim. Kalbinin onu yarı yolda bıraktığı Angel'ın keşkeleri ve beni en çok etkileyen Francis 'in olduğu satırlar... Hayat tek bir anda verdiğimiz kararlardır aslında. Sonra ne olacağını bilemeyiz ama hep aklımızda da onunla ilgili olan vardır, tutmayan planlar... Gözlerim dolu dolu okuduğum satırlarda vardı kitapta gülerek okuduğum satırlarda. Hani derler ya hasta olmadan vücudunun sağlığını bilemezsin diye işte onu okuyoruz bu kitapta. Organ bağışı üzerine durulmuş bu kitabı kesinlikle okumalısınız diyorum. Dizi gibi akıp gidiyor ve hemen bitiyor. Şimdiden keyifli okumalar
İlkbahar Rüyası
İlkbahar RüyasıKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 2014797 okunma
185 syf.
·
Puan vermedi
Beş Küçük Domuz: Beş şüpheli. Sır perdesini sonuna kadar aralayan, tahmin edilmesi güç harikulade bir cinayet romanı. Ve tabii ki Agatha Christie… Kitabın konusundan kısaca bahsedecek olursam, evlenmek üzere olan bir kızın geçmişte annesinin babasını öldürmek suçundan yargılanması ama annesinden suçsuz olduğuna dair aldığı bir mektupla o zamanda yaşananları sorgulamasıyla olaylar başlıyor ve kız bu iş için dedektif Poirot'tan yardım istiyor. Poirot "Beş Küçük Domuz" diye tabir ettiği insanlarla tek tek görüşüyor ve ardından gerçek katili buluyor hem de müthiş bir yöntemle... Bir ara herkes bir oldu öldürdüler adamı dedim kendi kendime Agatha Christie yine yanıltmadı ve bir solukta bitecek kitabıyla akıllarda yer edindi. Her ay bir Agatha Christie okumaya çalışıyorum ve sıra Christie'nin kitaplarına gelince heyecanlanıyorum. Henüz tanışmamış olan varsa mutlaka tanışmalı. ️ Poirot başını salladı." Evet adam uygunsuz biçimde davranmış. Bunu ben de itiraf ediyorum fakat onun büyük bir sanatçı olduğunu unutmayın." Miss Williams dudak büktü." Biliyorum son zamanlarda bu bir mazeret sayılıyor. Uygunsuz bir hayat sürmek, sarhoş dolaşmak, kavga çıkarmak, sadakatsizlik etmek için mükemmel bir mazeret..." (Siz de bazı mazeretlerin bir şeylerin üstünü örtmeye çalıştığını yada bazılarının işine geldiğini düşünüyor musunuz?)
Beş Küçük Domuz
Beş Küçük DomuzAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20232,935 okunma
Reklam
264 syf.
·
Puan vermedi
"Kişilik sayın bayım, en önemlisi budur işte: İnsanın kişiliği bir kaya gibi sağlam olmalıdır, çünkü her şey onun üzerine bina ediliyor." İki kuşak, iki farklı bakış açısı... Turgenyev; toplumun muhafazakar, değer yargıları olan, gelenekçi, romantik kesimiyle onların nihilist, daha bireyci, yeniliklere açık çocukları arasındaki kuşak çatışmasını çok güzel işlemiş. Günümüzde bile hala bazı konularda basit bir konu olsa da kuşak çatışmaları olmuyor mu? Karakterlerden Bazarov güçlü kişiliği olan, sorgulayan, otorite kabul etmeyen birisi. Kendinden üstün veya farklı düşünenlere üstten bakmayı seven, toplumsal değerlerden kendini soyutlamış, gururlu biri.. Yakın arkadaşı Arkadey ise biraz onun etkisinde kalsa da bu dönüşümü yaşamakta zorluk çeken bir karakter. Hem onun gibi düşünüyor hem buna kalbi biraz dayanamıyor. Rus karakterler ve konu işleyiş şekli Karamazov Kardeşler romanını da anımsattı ama orada bir çok karakter varken burada dört beş ana karakter üzerinde işleniyordu konu. O yüzden okumak kolay oldu
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202144,8bin okunma
424 syf.
·
Puan vermedi
Her şey işte burada başlıyor. Deniz ile Nehir'in acı dolu ama bir o kadar da umut dolu hikayesi... Ne olacağı bilinmeden yapılan planlar gerçekleşmeyince - gerçekleşemeyince- gelen yoğun üzüntü... Ne desem spoi niyetinde olacağı için genel olarak ve kısaca yazmak istedim. Samimi bir aşk ve Kalp hikayesi... Nehir, Deniz Sezen'in erkek olduğunu öğrendiğinden itibaren şaşkınlık yaşıyor ve ne kadar etklilense de başarılı iş hayatını sarsacak bir durumdan kaçınmak istemektedir. Peki ne kadar kaçındı?? Kitabın sonunda eczacılık bölümü okuyan yazar , söyleşisinde "Eğer bu bölümü okumuş olmasaydım böyle bir kitap yazamazdım"diye belirtmiş. Bunu okuyunca içerikteki bilgilerin nereden geldiğini öğrendim. Piraye kitabında olduğu gibi aşk üzerine kurulmuş bir kitaptı. Ama bu kez yazar, aşkın yanı sıra organ nakli konusuna da dokundurmuş kalemini. Yaşamla ölümün kıyasıya savaştığı yol ayrımında geçen çarpıcı bir öykü. Yanı başımızda yaşanıyormuşçasına gerçek.... Okurken gözlerinizin dolacağı hüzünlü ama yeri gelince gülümseten bir kitap.
En Son Yürekler Ölür
En Son Yürekler ÖlürCanan Tan · Altın Kitaplar · 201221,2bin okunma
282 syf.
·
Puan vermedi
Çocukluğum kitabı, anne Varvara Kaşirin’in çocuğuyla birlikte ailesinin evine dönmek zorunda kalması ve yaşanan olaylarla başlıyor. Küçük yaşta babasını ve yeni doğmuş kardeşini kaybediyor Görki ve her şeyin farkında olması ona daha da acı bir tecrübe veriyor. Hayatın acı gerçekleri ona daha o masum çocukluk çağında, büyükbabasının evinde görünmüştür bile. Büyüklerin hırslı, acımasız dünyasına adımını çok erken atıyor. O yaşta kırbaçlanmak nedir dışlanmak nedir hepsini yaşıyor. Ama hep yanında büyükannesini arıyor. Bölümlerin sonunda ondan birer parça yazmış hep. Dönemin Rusya’sını, Rus aile yapısını, bir ev ve o eve tanıklık eden; ölümler, miras kavgaları, çıkarları yüzünden kim olduğuna bakmaksızın karşısındaki ezme savaşı.. . Bitmek bilmez bir iktidar mücadelesi ve bütün bunlara çaresizce ortak olan bir yaşamın öyküsü... İsmi "Çocukluğum" olmasına rağmen yaşanmış değil yaşanmak istenip yaşanamamış olaylar gibiydi..
Çocukluğum
ÇocukluğumMaksim Gorki · İş Bankası Kültür Yayınları · 201415,8bin okunma
384 syf.
·
Puan vermedi
“Bir bahçen ile kütüphanen varsa ihtiyacın olan her şeye sahipsin demektir.” Sarah Jio'nun kalemini öyle özlemişim ki keşke yine bir kitap daha yazsa arayı açmadan.. Londra’dan Sevgilerle zorlu bir boşanma sürecinde olan Valentina ve uzun zamandır görüşmediği - onu küçükken bırakan- ki maalesef ölümünden sonra kendisi için hazırlamış olduğu küçük sürprizlerle özlem giderebildiği annesi Eloise’in hikâyesini anlatıyor. Annesinin Londra’da onun için miras bıraktığı Kitap Bahçesi isimli bir kitabevini görünce daha ilk anda bu sevimli yere bayılıyor. İlk başta görmeden önce satmayı düşünürken görünce nasıl daha iyi bir hale getirebileceği düşünüyor. Öyle güzel şeyler yapıyorlar kii kesinlikle okumalısınız. Valentina’nın da bizim gibi bir bookstagram hesabı var ️ o da kitapları çok seviyor ve bazı kitaplar onun için çok özel. Öyle güzel bir şeydi ki. Hem hesabına yazıyordu hem de sevdiği kitapları söyleyip bilinen Dünya edebiyatlarından kitaplara örnek veriyordu. Bildiğim kitapları görünce mutlulukla okudum. Hele şöyle bir alıntı vardı “Kitapları, nasıl desem, bir filmden özel yapan şey onlara tutunabilmemizdir. Kendi dünyanız fırtınaya maruz kaldıysa bir kitap farklı bir dünyaya bir geçit oluyor. Sayfalar arasında saklanabilir, huzur bulmak ya da korunmak için orada durup dinlenebilirsiniz.”
Londra'dan Sevgilerle
Londra'dan SevgilerleSarah Jio · Epsilon Yayınevi · 20221,464 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın hayatıyla yakından ilişkili öyküler olduğunu anladım yazarın hayatına bakınca. Afyon bağımlısı yazar, çoğu öyküsünü bu uyuşturucunun etkisindeyken yazmışa benziyor. Çünkü bazılarını bu ne alaka diyerek okudum. Kitabı okumadan önce birkaç incelemeye, yoruma. göz atmıştım bazıları rahatsız edici ve zaman kaybı olduğunu söyleyenlere denk gelmiştim. Kitap fiyatı uygun olduğu için ve isminden almıştım. Okuduğum için pişmanlık duymadığım bir kitap olduğunu belirtmek isterim. Keşke okumasaydım diye okumamazlık yapmadım. Ama tabii ki tüm öyküleri beğenmedim hatta bazılarının ortasında öyküden tamamen koptum, bazılarını saçma buldum, bazılarıysa sanki olay bitmeden sonu getirilmiş öykülerdi. Öylesine yazılmış gibiydi. Kitapta öldürmek, işkence üzerine olan öyküler beni şaşkına çevirdi. Öyle kolaylıkla cinayet işleyebilecek bir üslup vardı bazılarında. Hikaye anlatır gibi cinayet anlatıyordu. Fırsatı olanın okumasını tavsiye ederim ama alınıp mutlaka okunması gereken bir kitap değildi.
Afyon ve Diğer Öyküler
Afyon ve Diğer ÖykülerGeza Csath · Can Yayınları · 2019212 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
"Birinden nefret etmek aslında tehlikeli bir şey. Öyle değil mi? Bu tehlikeli. Çünkü ne yapacağınızı bilmiyorsunuz." Londra’da bir apartman dairesinde yaşayan üç kız üzerinden kurgulanan bir cinayet romanı. Birisi sanat ile ilgili, diğeri sekreter ve üçüncü kız ise zengin bir ailenin kızıdır. Başrolde tabii ki ailemizin vazgeçilmez dedektifi Hercule Poirot:) Agatha Christie sevenler için yeri ayrıdır:) Her kitapta gözümüz arıyor zaten Üçüncü kız olarak tabir edilen bu kız bir gün dedektifimize geliyor ve bir cinayet işlediğini söylüyor. İşte tüm olay burada başlıyor. Gerçekten kız suçlu mudur? Neden böyle bir itirafta bulunur? Ve kimi öldürmüştür? Merakla bunu okuyoruz. Kitapta dedektifin yanısıra cinayet romanları yazan dedektifin arkadaşı Bayan Oliver karakterini de oldukça sevdim ben, kitaba oldukça yakışmış, dedektifle iyi bir ikili olmuşlar. Konuşmaları insanı gülümsetiyor. Kitabın yarısında bence bu katil dedim. Ama katilin cinayeti işleme sebebi benim düşündüğümden o kadar farklıydı ki şaşırmama engel olamadım ve Agatha Christie’nin zekâsına bir kez daha hayran kaldım.
Üçüncü Kız
Üçüncü KızAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20201,143 okunma
Reklam
504 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Genç kız ilk kurbandı... Boğazı kemiğe kadar kesikti, karşı koyma şansı bulamadı. İkinci kurban annesiydi... Kadın, karşı koymak için en azından bir süre mücadele etti. Kimsenin görmediği bir katil nasıl yakalanır...#arkakapak Polisin işi yine bu olayda da zordur çünkü olay mahallinde elle tutulur konuşabilecek durumda olan tek bir kişi Lydia ve o da hiçbir yara almamış. Üstelik hiç de konuşmaya istekli değil. İşte Meave Kerrigan ve ortağı Josh Derwent’i böyle bir tablo karşılıyor. Bu tablodan da olaylar gelişiyor. Ve diğer kitapta olduğu gibi yine aralarında geçen diyaloglarla eğleniyorsunuz. #kitaphakkında kısaca şöyle diyebilirim Philip Kennford isminde iki kız çocuğu olan bir avukat bulunmaktadır. İşine son derece bağlı olan ve işi dışında kalan diğer etmenleri -ailesi, çocukları, ahlak, etik gibi- unsurları geri planda tutan bir avukat kendisi. Ki işinde bile bazı etmenlerden uzak. Bir gün, iki kızından biri olan Lydia havuzda iken eve giren davetsiz bir misafir, Kennford’un karısı Vita’yı ve diğer kızı Laura’yı öldürüyor. Ancak Philip Kennford öldürülmez sadece yaralanır ve Lydia' ya hiçbir şey olmuyor. Peki bunun nedeni kim? Katil kim? Neden sadece baba ve diğer kızına göre sevmediği kızı öldürülmüyor? Merakla bunu okuyoruz. Avukat Philip'in babalık vasfını taşımaması sürekli başka kadınlar ile beraber olması ikizler ile iletişimsizliği dedektifleri bile çileden çıkartmaya yetti iki dedektifin bunun üzerindeki konuşmaları insanı eğlendiriyor. Katili biraz tahmin ediyorsunuz ama severek de okuyorsunuz...
Sessiz Kurban
Sessiz KurbanJane Casey · Olimpos Yayınları · 20181,494 okunma
244 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Hikaye Belçika'nın Ostende şehrinden İstanbul'a uzanan uzun tren yolculuğu ile başlıyor. Yazarın seçtiği karakterler hikayeye odaklanmak için ilgi çekici olmuş aslında. Bunların arasında alkolik bir gazeteci, bir revü kızı, bir katil, komünist bir devrimci ve Yahudi bir ticaret adamı var. Okurken sürekli acaba nerede birleşecek bunlar diye okudum. Ha şimdi birleşecek ha birazdan Şükür kavuştular ama sanki biraz kopuk gibi geldi. Onun dışında farklı hayatları ve amaçları olan insanların bir trende olan hikayelerini okumak güzeldi. Tek sıkıntım kopuk hikayeler ve bağlanış şekilleri idi. Kitabın son kısmında yazar tarafından güzel şehir İstanbul’un çok güzel betimlendiğini görmek beni yazara bir tık yakınlaştırdı diyebilirim. Senelerdir İstanbul’da olup İstanbul’u bu kadar bilmeyen kişiler olduğuna eminim. Yada dikkat etmediğimiz ayrıntıları olmadığına eminim. Okumak hem güzel hem zordu...
İstanbul Treni
İstanbul TreniGraham Greene · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019941 okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
Uzun zamandır okumaya fırsat bulamadığım bir kitaptı. Aldığımdan beri elimin gitmesini bekledim ve sonunda gitti. Anlatım dili oldukça anlaşılır olan cici bir kitap. Sarah Jio tarzında diyebilirim bilenler için. Ama fark edilir farklılıklar var bence. Aslında düşünüldüğünde hayatları bu kadar farklı yaşayan 4 kadının buluşma noktasının örgü olması bana baya ilginç geldi. Çünkü genç, yaşlı, farklı hayatları olan dört kadının ara sokakta bir ip dükkanında tanışması çok samimiydi. Kesinlikle tavsiye ederim. Kitapta 2 kere kanseri yenen ve artık küçük şeyler için üzülmeyip, kendi gücünün farkına varan bir kadın terapi için, boş vakit değerlendirmek için örgü örmeye başlar. Hastane köşelerinde tek sevdiği şeyi yaparken babasına verdiği sözü hastaneden sonra gerçekleştirmek için bir dükkan açar hem iplik sattığı, hem örgü örüldüğü... Bunun yanında zengin ve gelinini hiç sevmeyen bir kadın, kendi başına büyümüş annesi hapiste olan bir kız, çocuk sahibi olmak için elinden geleni yapan bir de kadın karakterler var. Her birinin farklı hayatları var ama kitabın sonunda öyle bir sonuç çıktı ki çok mutlu oldum. İyi ki okumuşum diyorum...
Küçük Mucizeler Dükkanı
Küçük Mucizeler DükkanıDebbie Macomber · Martı Yayınları · 201814,3bin okunma
432 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kristin Hannah bu kitabında, Birdie'nin ve Jack'in evlilik hayatına yakından tanık oluyor ve onlarla birlikte üzülüp, mutlu oluyoruz. Kristin Hannah bir türlü yüzleşemediğimiz ya da yüzleşmek istemeyip kaçtığınımız ve hayatımızın böyle olduğunu kabullendiğimiz sorunların üzerinde duruyor. Benim okumaktan en keyif aldığım kitaplardan biriydi. Diğer üç kitabını da severek okuduğum için yine hayal kırıklığına uğramadım.Mutluluğun ancak bedel ödenerek kazanılacağını bize anlatan mükemmel bir kitap... Evliliğini kurtarmaya çalışırken benliğini kaybettiğini fark etmesi üzerine Elizabeth'in yeni aldığı kararlar ve sonuçlarını okuyoruz kitapta. Bütün kitap boyunca Elizabeth’in bu arayışına şahit olmak çok güzeldi. Ve kitabın sonunda Kristin Hannahla yapılmış kısa bir röportaja yer verilmiş. Bunu okuduğumda aslında bir şeyler kafamda şekillendi. Neden böyle düşündüğünü daha iyi anladım. Yazar diyor ki: “Ben Uzak Kıyılar’ ı bir parçasını kaybetmiş bir kadınla ilgili bir roman olarak görüyorum; hayatının belli bir noktasında nasıl biri olmak istediğini araştıracak zamana ve cesarete ihtiyacı var.”
Uzak Kıyılar
Uzak KıyılarKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 2014812 okunma
250 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Diğer dört kitabını da bildiğim için merakla aldım kitabı. Ama ilk okumaya başladığımda üç dört sayfa konuya giriş ve sonra sayfalarca büyük ustaların, düşünürlerin sözlerinden alıntılarla karşılaşmak beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü neredeyse kitabın %85'i alıntılar dan oluşuyor.. Üzerine düşünülmesi gereken sözleri peşpeşe sırayla okumak sıkıcı geldi. Başka yerde okusam belki çok hoşuma giderdi ama kitap okuyor gibi okumak hoşuma gitmedi. Ben daha açıklayıcı fikirler beklemiştim kitaptan. Bölümlerin başları güzeldi çünkü açıklama vardı. İnsan bazen bir şeyler arar durur. Ya kendinde ya hayatında ya da çevresinde. Sanki bir şey eksik. Ne olduğunu bile bilmiyoruz. Ama arıyoruz. Kimde? Nerede? Nasıl buluruz? Kim bilir?... Hiçbir fikrimiz yok. Ama insan değil miyiz aramaya bir şekilde devam ediyoruz. Burada bunu nasıl yaptığımızı neler düşündüğümüzü anlatmaya çalışmış yazar. Daha çok makale tarzında geldi bana başkalarını öne sürerek anlattığı için. Diğer kitaplarını daha çok sevmiştim.
Kutsal Olanı Arayabilmek
Kutsal Olanı ArayabilmekGuy Finley · Kırmızı Kedi Yayınları · 202185 okunma
·
Puan vermedi
Jack London tarafından 1910 yılında kaleme alınan distopik bir hikaye mahiyetindeki bu eser, özellikle pandemi döneminde okunması gereken kitaplardan birisi olarak gözüme çarptı benim. Yine bir hastalık döneminin anlatılması üzerine şimdi okuyunca bazı şeyleri kafamda canlandırmam kolay oldu şahsen. Dünya çapında meydana gelen teknolojik gelişmeler neticesinde ortaya çıkmış olan ölümcül bir virüs ile, dünya nüfusu çok kısa bir zamanda neredeyse tükenme seviyesine gelmiş. Bu virüs, hastaya bulaştığı andan itibaren en geç 3 saat içinde hastayı öldürmektedir. Ölmeden önce hastaların yüzü kırmızılaşmaya başladığı için hastalığa da kızıl veba denmiştir. Böyle okuyunca aklıma direk Covid 19 gelmeyen de yoktur . Kısacık bir kitap ve bir oturuşta bitiyor 61 sayfa kitap anlatılırken 4-5 sayfa incelemeler var sonunda. Kitapta sayfanın altına alıntıyı, açıklamayı yazmak yerine sayfanın sonuna yazılmış. Okumak isteyenler için kısa ve güzel bir kitaptı...
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,6bin okunma
Reklam
616 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
"Hayır, kömür tozu... İçimde ölene dek beni ısıtacak kömür var... " Emile Zola'nın Germinal kitabını ilk okumamdı ve uzun süre ertelediğim acaba okurken bilgi eksikliğinden anlamazsam endişesi yaşadığım bir kitaptı ama ben yaşamadım. Lâtincede, tohum, tomurcuk, filiz anlamına geliyormuş Germinal. Tarihte ilk kez demokrasinin
Germinal
GerminalEmile Zola · Can Yayınları · 202310,9bin okunma
374 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Murakami'den okuduğum ilk eser oldu. Bir çok eleştiri okudum bu kitap hakkında hem olumlu, hem olumsuz anlamda. Hani bazı kitaplar vardır aklınız hep onda kalır sürekli okumak istersiniz ya her yere götürmek istersiniz bu sefer bunu yaşamadım. Ama yine de her yere götürdüğüm bir kitap oldu çünkü su gibi akan, çok akıcı ve güzel bir dile sahipti. Hiç sıkılmadım okurken. Ama şey de olmadı acaba şimdi ne olacak heyecanını yaşamadım. Kitap bir hikaye gibi sakince ilerledi. Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ve dilini ağır düşünmüştüm. Oysaki çok kolay okudum. Bazı yerlerde(hele ki 200'den sonra) yetişkin içerik çok fazlaydı bunu söylemem gerekiyor. Kitabı kısaca yorumlamak gerekirse 60'lı yıllarda yaşayan bir genç erkeğin içinde bulunduğu birçok aşk üçgenini anlatıyor... Biri bittiğinde diğeri başlıyor ve böyle sonsuza kadar uzanan "seni de sevdim, onu da sevdim" tarzında devam ediyor.. Bazen hadi amaa dedim yani ama bence güzeldi. Belki de Japon kültüründe normal olan şeyler ben kendi kültürümü düşününce abartı geldi o yüzden o kısmına yorum yapamayacağım. Psikolojik açıdan incelendiğinde belki çok fazla sonucu bile çıkabilir. Çok sevdiğim bir alıntı bırakmak istiyorum : "Hiçbir gerçek, bir sevdiğimizi kaybettiğimiz zaman duyduğumuz kederi gideremez. Hiçbir gerçek, hiçbir samimiyet, hiçbir güç, hiçbir nezaket bu acıyı geçiremiyor. Tek yapabileceğimiz şey, üzüntüyü sonuna dek yaşamak ve sonunda bundan bir şey öğrenmek, ama her ne öğrenirsek öğrenelim, bir sonraki beklenmedik üzüntüde bir yardımı olmuyor."
İmkansızın Şarkısı
İmkansızın ŞarkısıHaruki Murakami · Doğan Kitap · 201810,7bin okunma
376 syf.
7/10 puan verdi
·
11 günde okudu
"Akıl unutsa bile yürek unutmaz." Alaina Costanza geçmişinde yaşadığı zorlu hayat ve kötü anılar yüzünden kâbuslar gören bir çocuk annesi ve herkes tarafından dışlanan, başarılı bir aşk romanı yazarıdır .Hayattaki tek değerli varlığı olan kızı Kelly kampa gitmiş Alaina ise tek kaldığı bir gece de kitabı üzerinde çalışmak için bilgisayar başına geçmiştir.Fırtınalı gecede gökyüzünü aydınlatan büyülü şimşekler evinin arka bahçesine düştûğünde irkilirken bilgisayar başında aldığı alkol ve uyku hapları dan dolayı yorgun düşüyor. Birden gözlerini yüzyıllar öncesi bir ortamda açıyor. Kendi kitabının içinde olduğunu kısa bir sürede fark ediyor ve kendi kitabının kahramanlarından biri olan kanun kaçağı Killian tarafından kaçırılıyor. Killian geçmişte yaptığı bir hata yüzünden kimseye yardım etmemek için yemin ediyor ama olaylar onun beklediği gibi geçmiyor. Bu geçmiş yıllarda nelet yaşanıyor? Alaina tekrar evine dönebilecek mi? Kitabında kendinin bile bilmediği neler var? İşte bunların cevabı da sizi bekliyor... Aslında önceki okuduğum üç Kristin Hannah kitabını düşününce bu sonuncu sırada kalıyor. Diğer üçünü ikişer günde bitirmiştim ama bu neredeyse iki haftadır elimde. Uzadıkça uzadı okuyasım gelmedi. Belki de derslerimden dolayı bilmiyorum ama #ateşböceğiyolu #evdençokuzakta ve #gerçekrenkler kitaplarına kıyasla daha az sevdim. Yine de Kristin Hannah'ın aşk üzerinde gerçekten güzel romanlarından biriydi. Okumak isteyenlere tavsiye ederim..
Büyülü Fırtına
Büyülü FırtınaKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 2018578 okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kadınlar hakkında yazılan kitaplara hiç dikkat ettiniz mi? Dikkat ederseniz büyük çoğunluğunun yazarı "erkek" olduğunu göreceksiniz. Kadınlara dışarıdan bir gözle bakıp anlamaya çalışanların kitabını okudum hep ama ilk defa bir kadının ağzından okudum önceki zamanlarda geçen olayları. Bu kitaba kısmetmiş. Tüm kitabı çok detaya girmeden özetlemek istersem Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda kitabı, kadın ve kurmaca üzerine bilimsel verilere dayanarak yapılan araştırmalardan Oluşuyor. Bu iki kavram üzerine yazacaksam nerede yazmalıyım diye de düşünüyor. “Bir kadın eğer kurmaca yazacak ise , parası ve kendine ait bir odası olmalıdır ” tezini savunan Woolf, tam da bu tezini savunmasının gerekçelerini delilleriyle anlatıyor . "Shakespeare'in kız kardeşi onun kadar yetenekli olsaydı onun kadar şanslı olabilir, onun gibi eserler ortaya koyabilir miydi?" sorusu ve buna yorumu çok dikkatimi çekti kitapta. Buna benzer tanınan erkeklerin kadın olması düşünüldüğünde o zaman için bu noktalara gelebilirler miydi bu düşünceleriyle? Merak konusu. Ama bunların neredeyse hepsini doğu kültürü olarak adlandırmış. O zamanlar batının çok da farklı bir yer olduğunu düşünmüyorum. Ve kadınların kendine ait bir odası olmadığı için akıllarında olanları yazıya dökemedikleri için istedikleri eserleri üretemediğini diğer nedenlerin de bunu baskıladığını anlatmaya çalışmış yazar kitapta. Okumak isteyenler için tavsiye ederim
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İndigo Kitap · 201738,1bin okunma
511 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Emma - Jane Austen
Jane Austen 1815'te 39 yaşındayken bitirdiği Emma'nın en sevdiği romanı olduğunu söylermiş. Sebebini bir nebze anladım sanırım. Bir taşra kasabasında üç genç kızın gerçek aşkı arayışını anlatıyor kitap. Kitabın başından beri Emma'ya sinir oldum biraz doğrusu. Kitaptaki erkek karakterlerimize gelirsek, hepsinden bir medet umup sonrasında yaşadığım hayal kırıklığını imkanı yok tarif edemem! Ama okurken benim başından sonuna kadar sinir olduğum tek kişi Mr. Elton'du kesinlikle! Tabi daha sonra bir de Mrs. Elton. Ne yapmaya çalıştığını anlamadığım, hareketlerine, tavırlarına kuşkuyla yaklaştığı bir karakter oldu. Kuşkusuz, Mr. Knightley de en sevdiğim karakterdi. Çizgisini hiç bozmadı. Daha sonrasında ortaya çıkan Mr.Churchill!. Ama o da beni biraz üzdü... Ama Miss Bates içinde bazen tamam yeter bu kadar insanları övdüğün demek istedim Bazen de küçük olayların çok büyütülmesini gereksiz buldum ama merak etmeden de duramadım olayın çözümünü. Sanırım kitabı okurken bir kaç sezonluk dizi izledim gibi oldu. Fazlaca betimleme ve karakter analizi vardı bu yüzden her şey kafamda netleşti sanırım. Emma'nın kitabın sonunda bulduğu gerçek aşk için bile okunmaya değer. Hep bir merak içinde okuyacağınızdan kuşkunuz olmasın...
Emma
EmmaJane Austen · Karbon Kitaplar · 201910,3bin okunma
169 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Neredeyim? Kimim ben? Neyim ben? Neredeyim?
1960'lı yıllarda yazılmış bir alternatif tarih hikayesi. Bir zaman makinesinin icat edilmesi ve denenmesiyle kendini geçmiş de bulan Karl Glogauer. Yani bir zaman gezgini. M. S 29. yüzyılda kendini buluyor. Nasıralı İsa'nın zamanına giden bu zaman gezgininin İsa Peygamberi bulması ve sonrasında gelişen olayları ele alıyor. Aslında şunu merak ediyor zamanda geriye gidilip olayların akışına müdahale edilirse tarih değişir mi, yoksa zaten o değişmiş tarih bizim şu anki tarihimiz mi olur sorusunu ele almış yazar. Hikayenin bir kısmı 1960'larda bir kısmı İsa'nın döneminde geçiyor. Kitabı okurken tarih bilgisinin gerektiği yerler oldu. Daha iyi anlamak için açıp bakmak gerekiyordu. Ve bazı kısımlar kısa da olsa yetişkin içerik barındırıyordu. Hristiyanlık gibi dinlere ilgisi olanlar daha kolay okuyabilir. Bilim kurgu kitaplarında dine rastlanmamıştır daha önce. Ben bazı yerlerde zorlandım okurken. Çoğu açıdan dini ele alan bir geçmişe bir daha geleceğe ait anıların olduğu bir kitaptı. Çoğu zaman bu geçişler ard arda veya bir arada yer alıyor. Okurken ilk başta şaşırdım ama sonra alıştım. Bunları dikkate alarak okumanızı tavsiye ederim.
İşte İnsan
İşte İnsanMichael Moorcock · İthaki Yayınları · 20181,555 okunma