"... Birden her şey aydınlandı kafamda. Bazılarını kuşkulandıran, bazılarının alaya almalarına sebep olan o yabaniliğin, o tuhaflığın sebebini, onun bir hayal adamı, yalnızlığı, suskunluğu seven bir insan oluşunun sebebini, şimdi çok iyi anlıyordum. Akşam vakitlerini niçin Nöbet Tepesi'nde geçirdiğini, bütün gece çay kenarında niçin yapayalnız durduğunu, başkalarının işitemediği seslere niçin hep kulak kabarttığını, bazen birdebire gözlerinin niçin parladığını, kaşlarını yukarı kaldırdığını anlıyordum şimdi: Danyar aşıktı. Denizler kadar derindi onun aşkı. Bunu iyice seziyordum; ama başkalarının aşkına hiç benzemiyordu. Çok büyük bir aşktı bu. Hayat aşığı, toprak aşığı, tabiat aşığı idi. Bu aşkını içinde saklıyor ve türkülerde duyup yaşıyordu. Ilgisiz bir insan, aşık olmayan bir insan, sesi ne kadar güzel olursa olsun, böyle şarkı, böyle türkü söyleyemez..."
"Ömründe hiç bir ağaç, tek bir ırmak ve gökyüzünü görmemiş ve de Büyük ruh'la yüz yüze gelmemiş insanların yaşadığı, ama yine de gurur duydukları yaratıları."
" İnsanoğlu yaşamının kimi dönemlerinde özellikle gençliğinde her şeyin aşk, tek sevilecek kişinin sevdiği insan olduğunu sanır. Oysa etrafı sevilecek insanlarla doludur ama o sadece sevdiği kişiyi görür. Aslında geçici bir körlüktür bu. Kimileri bu körlükten çok kısa sürede kimileri uzun sürede kurtulurlar."
" Macau'nun en yaşlısı ihtiyar Malachias'ın vaktiyle anlattığına göre, suların küskünleşmesinin nedeni, bir geminin sefere çıkıp da geri dönmemesi ya da bir başkasının sonsuza dek denizin derinliklerine gömülmesiymiş."
" İşte, anne, asıl cinayet budur! Milyonlarca insanı, milyonlarca insanın ruhunu alçakça bir cinayetle öldürmek! Anlıyor musun, Andre? İnsanların ruhunu öldürüyorlar, ruhunu! Düşmanlarımız olan adamlarla bizim aramızda ne fark var olduğunu anladın sanırım. Bizden birisi bir adama vurunca utanıyor, iğreniyor, acı duyuyor. Evet, evet iğreniyor, tiksiniyor. Oysa, onlar, bunun öcünü almak için yüzlerce, binlerce insanı hiç acımaksızın, hiç titremeksizin soğukkanlıca, sevinerek, evet sevinerek öldürüyorlar."
Sayfa 192 - Pavel, Pelage ve küçük Rusyalı Andre sohbeti
" İşte, ben ona dünyada gönül bağlanacak hiçbir kimse bulunmadığını, insanın yalnız kendi kendine güvenmesi gerekeceğini, yalnız aklıyla davranabileceğini anlatacağım. O kadar!"
"Maurice'in parmakları düğmeleri iliklemeye koyuldu. Ve ben, engin bir büyümeme isteği duyuyordum. Maurice'i hep yüreğimin yanında tutma ve pijamamda iki yüz seksen iki düğme bulunması isteği."
"İnsanları sevmekten pek hoşlanmıyorum da. Sevdim mi de, ölmelerinden korkuyorum."
"Sevdiklerinden çok ölen oldu mu?"
"Çok değil, hayır. Yalnızca bana sevgisiz hayatın beş para etmediğini öğreten bir adam."