"...tekrar her zaman can sıkıcıdır, zarafetten yoksundur, hayal kırıklığına uğratır, içten gelerek yapılmadığı fark edilir ve zaten içtenlik eksikse, her şey eksik demektir."
"Bu işleri ne kadar iyi biliyor. Sesi ne rahat emir veriyor. Acaba aktörlüğü var mı? Hayır bu aktörlük değil, başka şey. Hayatı benimsemiş. Hiç mağlup olmamış."
"Ben fakir adamım. Siz getirmeseydiniz, ancak kapısının önünden geçebilirdim. Belki adlarını bile bilmem. Ben Hayri İrdal'ım. Beş yıl evvel ölen en küçük kızının cenazesi bekçi kucağında kalkan adam. Sizin anlayacağınız, biçarenin biri. Büyüğünü de yarın Topal İsmail'e nikahlayacağım. Hani kahvede, huzur-ı âlinizde dayak yemek küstahlığını gösteren o mendebura..."
" Artık altmış altı yaşındayım Nikko. Senin bulunduğun noktadan ileriye bakıldığında altmış altı yıl çok uzun bir süre. Senin hayat tecrübenin üç katından fazla. Ama benim bulunduğum noktadan bakıldığı zaman, yani geçmişe doğru bakıldığı zaman, bu altmış altı yıl, tıpkı dökülen şu kiraz çiçeklerine benziyor. Hayatım alelacele çizilmiş ama vakit yetmediği için ayrıntıları doldurulamamış bir resme benziyor. Vakit. Elli yıl önce... Oysa daha dün gibi..."