Yaşar Kemal'in romanlarını çok severek okurum. Destansı anlatımı, her romanda ayrı bir dil üretmesi, kurgunun kaynağının bizzat 'halk' olması onun alâmetifârikasıdır. Ben bu yazarın düşünce dünyâsını merak ettim. Bu başeser kitapları yazan biri acaba şahsî yaşamında, düşünce dünyâsında nasıl bir tarzına sâhip olduğunu merak ederek bu kitabı okudum. Kendisini sâdece yazar olarak değil gazeteci ve politikacı olarak da tanıyorsunuz bu kitapta. Politik olarak taban tabana zıt olduğum pek çok düşüncesi ile karşılaştım, etnik merkezci düşünceleri olduğu kanaatindeyim ve bu nedenle birçok yerde açıkçası düşüncelerine mukâvemet gösterdim. Doğaya düşkünlüğünü öğrendim meselâ. Ciddî bir doğa sever Yaşar Kemal. Bu konuda insanları bilinçlendirmeye çalışmış ömrü boyunca ki doğa teması kitaplarında da bol bol işlenir. Yaşadığı süre içerisinde Türkiye'nin güncel, politik, toplumsal sorunlarına kayıtsız kalmamış hattâ başı çok kez ağrımış da bu nedenle. Kitabın içeriği çok geniş; "bir yazar nasıl olmalı?" sorusundan tutun da Orhan Kemal'in romanlarına kadar akla gelebilecek bir çok konu var. Ayrıca unutmamak gerekir ki tüm mukâvemet ettiğim görüşlerine rağmen de Yaşar Kemal, Türkiye'nin büyğk bir değeridir. Türk edebiyatının çok parlak bir yerinde durmaktadır. 46 dile çevrilmiş eserleri ile Türk dilinin ve edebiyatının tanınmasını, yayılmasını sağlamıştır. Özetle, Yaşar Kemal'i yazarlığın ötesinde tanımak için güzel bir kaynak, meraklısına tavsiye ederim.