Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

21

Halkların yapısı değişkendir ve onları bir şeye inandırmak kolaydır, ama o inancı sürdürmelerini sağlamak zordur; bu yüzden de, artık inanmadıklarında, onları zorla inandırabilecek bir düzenlemeye gidilmiş olması gerekir.
Reklam
Tüm hırslarımız keyif ve acıya sebep olan şeyler tarafından şekillenir veya keyif ve acı bir şekilde onlara bağlıdır. Bu nedenle nefretimizi genelde bize acı veren şeye yönlendiririz çünkü onun bizde bıraktığı korku bitmeyen bir acıya yol açar. Ancak bize iyiliği dokunan bir şeyi sürekli sevmeyiz çünkü onun bize verdiği keyif az önce bahsedilen şeyin verdiği acının yanında zayıf kalır ve ondan bize tekrar iyilik geleceğine dair umut beslemeye hazır değilizdir.
Arife
Güçsüz bir hükümetle başkaldırmış halk arasındaki ilişkilerde öyle bir zaman gelir ki artık hükümetin herhangi bir hareketi halkı kızdırır, aldığı her tedbir halkın heyecanını arttırır, ne yapsa halka yaranamaz...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kapitalist yaşamda olanlara şaşıran Sosyalist işçiler
Kızıl köşeye alabileceği kadar işçi dolmuştu..... Kazimov'un ilk fark ettiği, kendisine bakan bütün yüzlerdeki gençlik oldu. O, kırk yıllık ömrüyle belki de en yaşlılarıydı aralarında.... Sekreter Kazimov'u tanıtıp, onun savaştaki ve sanayideki çalışma ve başarılarından kısaca söz etti.... ( Kazimov Almanya işgalinde subay olarak bir
Kim ulusların ve dillerin eşitliğini tanımıyor ve savunmuyorsa, kim her türlü ulusal baskı ya da eşitsizliğe karşı savaşmıyorsa, o, marksist değildir.
Reklam
toplum nedir? İnsanların karşılıklı eylem ve etkilerinin ürünüdür. Kendileri için şu veya bu toplum şeklini seçmekte, insanlar özgür müdürler? Asla
Sayfa 201Kitabı okudu
Teorilerinde, burjuva üretiminin kusurları dedikleri şeylere, bizzat burjuvazinin, servet edinmelerine yardım eden proleterlerin çektikleri acılara pratikte kayıtsız olduğu kadar, kayıtsız olan kaderci iktisatçılarımız var. Bu kaderci okulda Klasikler ve Romantikler var. Adam Smith ve Ricardo gibi klasikler, derebeylik toplumunun kalıntılarına karşı hala savaşmakla beraber, sadece feodal renk taşıyan kalıntıları temizlemek, üretici kuvvetleri artırmak ve sanayi ile ticarete yeni bir hız vermek için çalışan bir burjuvaziyi temsil ederler. Bu mücadelede proletarya da yer alır ve bu ateşli çabalar içinde dalıp kendini unutarak sadece geçici, tesadüfi sıkıntıları hisseder ve kendisini de böyle görür. Bu çağın tarihçileri olan Adam Smith ve Ricardo gibi iktisatçıların burjuva üretim ilişkileri içinde servetin nasıl elde edildiğini göstermekten, bu ilişkileri kategoriler ve kanunlar halinde formüle etmekten ve bu kategori ve kanunların servet üretimi bakımından derebeylik toplumunun kanunlarına ve kategorilerine nasıl üstün olduklarını göstermekten başka görevleri yoktur. Onların gözünde sefalet, tabiatta olduğu gibi sanayide de, her doğumda olan sancılardan ibarettir.
Sayfa 137 - solKitabı okudu
Benim kıymet verdiğim üç hazinem vardır: Birincisi merhamet, İkincisi idarelilik, Üçüncüsü terfi hırsının olmaması. Merhamet bir insanı yiğit, İdarelilik bir insanı eliaçık, Terfi hırsının olmaması da itibar görenlerin başı yapabilir. Ama şimdi, merhameti bir kenara bırakıp yiğitlik yaparsan, İdareliliği bir kenara bırakıp eliaçıklık yaparsan, Geride durmayıp bir kenara bırakıp kendini öne atarsan, Şüphesiz ki hayatından olursun.
Şöhret mi şahsın mı, Hangisi sana daha yakın ? Canın mı mal mülk mü, Hangisi daha kıymetli ? Almak mı kaybetmek mi, Hangisi daha büyük bir dert ? Zaafın fazlası muhakkak büyük israf getirir. İstiflemenin fazlası muhakkak büyük kayıp getirir. Bu yüzdendir ki : Neyin yeterli olduğunu bilirsen, Mahcup olmazsın. Nerede duracağını bilirsen, Tehlikeye düşmezsin. Böylece kalıcı olabilirsin.
Eğer ki halkın korktuğu biriysen, Senin de halktan korkman kaçınılmazdır.
Reklam
Komedya
Komedya için ilk kez öyküler yazanlar Epikharmos ve Phormis olup, bu yenilik onlarla birlikte o halde Sicilya’dan gelmiş oluyor. Attika’lı ozanlardan ilk kez Krates, kişiyle alay etme [jambik] biçimini bırakmaya, genel konuları, yani eylemleri dramlaştırmaya başlar.
Sayfa 22 - RemziKitabı okudu
Acaba tragedya, hem kendi başına, hem de sahnede oynanması bakımından artık yeterince gelişmiş midir? Bu, başlı başına bir soru olup, bunu araştırmanın yeri burası değildir. Fakat herhalde tragedya, komedya gibi uzun uzun düşünmeden yapılan şiir denemelerinden doğmuş ve gerçekten de tragedya, dithyrambos Âroro’sundan, komedya ise, phallos şarkılarından doğmuştur. Bu phallos şarkıları, bugün bile birçok kentte okunur.
Homeros, ahlaksal iyiyi konu olarakişlemede (yani ağır başlı şiir türünde) gerçek bir ozan olduğu gibi (çünkü o, yalnız çok güzel şiirler yazmakla kalmamış aynı zamanda dramatik eylemleri de betimlemiştir), öte yandan küçük düşürücü alayı değil de, gülünç olan’ı dramlaştırmakla, komedyanın temel biçimlerini de ilk olarak o göstermiştir. Nasıl İliada ile Odysseia’sı tragedya için birer örnekse, Margites’i de komedya için bir örnektir.
Dördüncü Bölüm
insanlar, bütün öteki yaratıklardan özellikle taklit etmeye olağanüstü yetili olmalarıyla ayrılır ve ilk bilgilerini de taklit yoluyla elde ederler. İkincisi, bütün taklit ürünleri karşısında duyulan hoşlanma’dır ki, bu, insan için karakteristiktir. Sanat yapıtları karşısındaki yaşantılarımız bunu kanıtlar. Çünkü, gerçeklikte hoşlanmayarak baktığımız bir nesne özellikle tamamlanmış bir resim haline geldiğinde, bu kez ona hoşlanarak bakarız; örneğin tiksinti uyandıran hayvanların ve cesetlerin resimlerinde olduğu gibi. Bunun nedeni, öğrenmenin verdiği derin hoşlanmadır; bu hoşlanma, yalnızca filozoflara değil, tüm insanlara özgüdür. Ancak çoğunlukta bu hoşlanma geçicidir.
Sayfa 17 - remziKitabı okudu
Temel tüketim maddelerinin artan fiyatını karşılama zorunluluğu, emekçinin daha fazla ücret talep etmesine neden olacaktır ve ücretleri artıran her şey, kaçınılmaz biçimde kârları azaltır.
Sayfa 128Kitabı okudu
147 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.