Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Ms Chemist
Ms Chemist
@MsSJ
55 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Önsözünün aşırı uzun olması ve hikayenin büyük kısmından bahsetmesi insanın hevesini kaçırsa bile, okuması oldukça kolay ve ayrıca merak uyandıran bir anlatım şekline sahipti. Geleceği düşündükçe bugünümüzün bulanıklaştığı bir gerçekken, kitabı okurken zaman makinesini biri bulsa kim inanır sorusu önemli bir yer tutuyor. İnsanın doğası gereği geleceğe fazla anlam yüklediğinden, zaman yolcusunun hüsrana uğradığı gibi biz de gelecekle karşılaştığımızda hüsrana uğrayabiliriz.
Senelerdir duyduğum ve okunması önerilen bir kitaptı. Belki kimyager olduğum içindir ama ismine oranla beklentimi karşılayamadı. Kendi hazinesinin peşinde olan bir çobanın hikayesini okuyoruz. Bu süreçte başına gelenlere ve aslında bir nevi kendini tanıma sürecine tanık oluyoruz. Sonunda, insanların hedeflerine ulaşmaları için irili ufaklı zorluklardan oluşan yolları aşmaları ve pes etmemeleri gerektiği, mutlu sona ancak bu şekilde ulaşabilecekleri öneriliyor.
Kendinizi; baş-karakterin yerine koyamadığınız bir distopyada ama aynı zamanda gerçek olabilir bir başka dünyanın içinde hissediyorsunuz. Kitap boyunca verilen unsurların gerçek olabileceğini hissediyorsunuz ama kendinizi o şartlarda hayal edemiyorsunuz.
Hikaye, bireysel karar kavramının olmadığı, gerçek bilgiye ulaşma yolunun olmadığı, olsa bile insanların doğru ile yanlışı; gerçek ile yalanı ayırt edemeyecek durumda olduğu bir zamanda geçiyor.
Gerçekten hikayedeki gibi bir dönemde yaşasaydık, kitapları okumak yerine ezberlememiz gerekseydi ve bunun sonunun ölüm olduğunu bilseydik, ne kadar sağlıklı ya da düzgün yaşardık, sorusu bize bırakılan en büyük soru işareti.
Günümüzde her şey dış görünüşle belirlenmeye başlamışken, kolaylaştırılmış ve deyim yerindeyse hap şeklinde alınan bilgilerin doğruluğunu ve uygulanma metodunu sorgulamayı bıraktığımızda, Fahrenheit 451'deki gibi olmasa da benzer bir 'son' ile karşılaşacağız.
Okur Takip Önerileri
Kitaba büyük bir beklentiyle başlayarak hata yaptım. Başlangıçta eğlenceli bulsam da zamanla 'kadın'a karşı olan tutum ve davranışlar, okuduğum olayların önüne geçmeye başladı. Uzun sürede yani az az okuduğum için de bu durum iyice gözüme battı.
Bunların dışında kitapta ise olaylar akıcı, sıkılmanıza izin verecek kadar uzatılan bir konu yok. Ana karakterlerimizin ikili ilişkileri detaylıca incelenmemiş, genelde psiko-roman şeklinde ilerleyip çabucak sonuca bağlanmış. O günün koşullarında bu kadar kolay sonuca bağlanması beni şaşırttı. Kaldı ki geçmişte güçlü insanlar karşısında zorluk çekildiği, güçlünün kazandığı, kazanmasa bile zorladığı yönündeki bakış açısına zıt bir sondu.
Sonuç olarak beklentimi karşılamasa bile okurken sıkılmadım, rahatsız olduğum yerler oldu ama sıkıcı değildi. Keyifli okumalar.
Kitabın sonunu uçarı bulsam da matematiksel ve fiziksel olarak oldukça doyurucu bir kitaptı. İçindeki bakış açıları illa ki tartışılabilir ancak bilimsel gerçekler gerçektir. Varlığımızı, oluşumuzu merak edenlere oturup araştırma yapacak enerji ve isteği veriyor. Severek okudum, bölümleri oldukça akıcı ilerledi. Tavsiyemdir.
Okunması kolay bir kitaptı. Serinin tüm kitaplarına sahip değilim ve 3. kitabından başlamış olmama rağmen zorluk çekmedim. Tek bir kitapmış gibi okuyabildim. Samimi kızlar grubunun içinden pastacı kızımızın hikayesini okuyoruz. Akıcı, eğlenceli, genç yetişkin tarzında bir kitap. Mutlaka okunmalı değil de boş zamanınızda nasıl geçtiğini anlamadığınız bir zamanınızda okumak eğlenceli olabilir.
Büyük beklentilerle aldığım bir kitap olmuştu, kapağı da oldukça ilgimi çekmişti. Ancak okudukça sıkıldım 'ergen' kelimesinin anlam bulmuş ve sayfalarca yazılmış hali gibiydi. Yarım bıraktım kitabı derken bu haftasonu bitirmek istedim, aldım elime ve okuyup bitirdim. Okunması kolay bir kitap ancak sevemedim ben, belki de beklentimin fazla olması ve önceden yarım bırakmış olmam kitabı zevkle okumamı engelledi. Genç yetişkenlere daha iyi hitap edebilir.
Kitabın son sayfası o kadar iyi özetliyor ki kitabın hedefini, içinde ne yazdığını, ne anlatmak istediğini vs. Bu nedenle son birkaç paragraftan alıntı yaparak 'bu kitaba, okumak için şans verin' diyeceğim. "Bu kitapta özetlenen tüm senaryolar kehanetten ziyade ihtimaller olarak okunmalıdır." Kitabı okurken düşünsenize yazılanlar gerçekten de oluyormuş, hayatımız ve bizler nasıl olurduk?! Bu noktada, okuduğum ihtimallerin varlığından hoşlanmazsam ne olur'a yine bir alıntıyla cevap vereceğim. "Bu ihtimallerin bazıları hoşunuza gitmiyorsa, gerçekleşmesini önleyecek yeni fikirler üretmekte ve bunlara uygun davranmakta tamamen özgürsünüz." Evet bu kadar, hoşumuza gitmeyen şeylerin olmasını istemiyorsak olabileceği ortamı değiştirmemiz gerekir.
Şans tanınıp okunması gereken bir kitap. Her türden bilgiye sahip, ilk kitabı okuduysanız kaldığınız yerden devam ediyor gibi olacaksınız. Keyifli okumalar.
Bu kitap hakkında ne yazabilirim bilmiyorum. Ancak geçmişte büyüklerimiz bizi nasıl büyütmüş ve şimdi çocuklarımız nasıl büyüyor? Bulundukları ortam nasıl, saygı, sevgi, hoşgörü, anlayış var mı?
Mezopotamya toprakları her milletten, her dinden insan barındırmış. Yerlilere göre bazı toplumların yaptıkları doğru gelmiş, bazıları ise çok yanlış anlaşılmış. Doğruyu değil de katma değeri olan bilgi türünü sevdiğimizden bahsetmiş aslında yazar. Kulaktan dolma bilgilerle peşin hükümlü olmamızdan.
Yine bir zulüm okuyacaksınız, empati bile kurmak istemeyeceksiniz.
İnsanlar o kadar garip bir varlık olmuş ki din diye diye o kadar bağnazlaşmış ki gerçek dini, gerçek insanlığı unutmuş.
'Cosmos: A Spacetime Odyssey' isimli dizi türündeki 13 bölümlük belgeselin Carl Sagan tarafından yazılmış 13 bölümlük kitap hali. Bilimle ilginiz olsun olmasın çok şey öğrenebileceğiniz bir kitap. Evren, uzay, kozmos kavramlarıyla ilgileniyorsanız eğer bence dizisiyle birlikte okumanız oldukça yararlı olur. Bu türde bir kitabı ilk defa okuyacaksanız da bununla başlamanızı öneririm. Zaten Carl Sagan alanında en eski çalışmalara sahip olan bilim insanlarından biri. Devamında da çeşitli kitaplar okuyarak bilgilerinizi güncelleyebilirsiniz.
**
Bu kitap; ufkumu açan, geçmişteki heyecanımı canlandıran, tekrar uzay belgeselleri/makaleleri araştırıp takip etmemi sağlayan, birçok noktada mantıklı açıklamalarıyla beni kazanan bir kitap oldu. Son birkaç bölümünde sosyal olaylardan bahsetmesi hevesimi kaçırmış olsa da, bu kitabı herkes okumalı. 'Soluk Mavi Nokta'nın ve arkadaşlarının hikayesini bilmeli.
Kitap tek kelimeyle 'inanılmaz'. Normalde bir kitap için bu kadar büyük bir sözcük kullanmam, okurum ve biter. Bana kattığı şeyler olur ya da olmaz, sonuçta buna bakarım. Ama Illuminae'yi birkaç dakika önce bitirdim ve sadece ikinci kitabına devam etmek istedim.
Uzay, uzay-zaman, Dünya dışı yaşam, kozmos gibi kavramlarla ilgileniyorsanız ve o karanlıkta ne kadar küçük olduğumuzun farkındaysanız tıpkı Marslı'nın ilk çıktığında yarattığı gibi bir etki altına girersiniz. Tabii ki olaylar 'uzay' diye kokmuyordu ama siz bunun farkında olup okursanız yani kendinize hatırlatırsanız gerçekten etkilenmemeniz mümkün değil.
**Devamında yazdıklarım içerik ve karakterlerle ilgili küçük bir bilgilendirme içerecek.
Bir gezegen var, aniden sebebini bilmediğimiz bir şekilde saldırı altında kalıyor ve kurtulan insanların gidecek yerleri yok. Var ama yok, çünkü aylarca sürecek yolculuğu, uzay gemisinde geçirmeleri ve bir istasyona varmaları gerekiyor. Tabii o istasyon da hala ayaktaysa.. Bir yapay zekamız var, yersiz yurtsuz kalan insan filosunu yönlendiren ancak saldırı sırasında aldığı hasarlar sonucu kafayı yiyor, yetmezmiş gibi salgın bir hastalık fark ediliyor geminin birinde ve olaylar başlıyor. Başrolümüz ise, 17 yaşında ergen bir kız, zeki ve yetenekli. Bir sürü hayat kurtarıyor. Daha fazlası için kitabı okuyun, pişman olmazsınız.
Hitler Dönemi ile ilgili üst üste denk gelip okuduğum 2.kitap oldu. İlk çizgi roman deneyimimdi Maus, o yüzden ilk sayfalarda şaşırdım, nasıl okuyacağımı bilemedim. Yaşanmış hayatlar silsilesini okuyor ve canlandırıyorsunuz gözünüzde. O kadar çok kişi bir hiç uğruna yok edilmiş ve sağ kalanlar da yaşayan ölülere dönüşüp ömürleri boyunca değişime uğramışlar ki gördükleri şeyleri yaşadığınızı ya da o şeylere tanıklık ettiğinizi düşündüğünüzde tüyleriniz üperiyor. İşin korkunç tarafı ise, günümüzde buna benzer olaylar yaşanmaya başlasa kimse kimsenin hayatına değer vermeyecek ve gözlerini kulaklarını yine kapayacak hatta illa ki gaza gelip peşlerinden gidenler olacak. Yine de düşünceli bireyler olarak ders çıkarabileceğimizi düşünüyorum. Birkaç saatte okuyabileceğiniz gerçekliklere şans vermelisiniz bence. Keyifli okumalar.
Kitap, benim için beklemediğim kadar etkileyiciydi ve bir o kadar da beklenmedikti. Yazarın okuduğum ilk kitabı olduğundan ilk birkaç sayfada beklentimi karşılamayacağını düşünsem de hikaye ilerledikçe tek solukta okumuş oldum. Kişisel betimlemelere fazlasıyla yer verilmiş olsa da ders çıkarılacak bir durum yansıtılmış bizlere. Empati yeteneğinizi kullanacağınız bir olayla karşı karşıyasınız. Bunu yadırgayabilir ve reddedebilir ya da adapte olup kabullenebilirsiniz. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim, saf duyguların esiri olduğunda insan, fark etmiyor asıl gerçekleri. Ya da duygularını uzun süre baskılayarak yaşamış insan, hissettiği duyguların saflığına inanmak istiyor, başlangıçtaki amacından sapıyor farkında olmadan.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,1bin okunma
Okurken yazılanlardan inanılmaz derecede etkilenip onlarla birlikte ben de, yazan Maya ile yaşamış gibi oldum. Ancak Maya karakterinin olayları özümseyişi ve okuyucuya göre daha fazla etkilenişi ile bu durumdan kurtulamayışı biraz fazla geldi bana. Dokunaklı hikayeler okurken sizi devamını görmeniz için zorlayan bir kitap 'Serenad'. Dili akıcı, sıkmayan ve olayları geniş geniş anlatan bu kitabı okurken ben keyif aldım hatta kötü durumlar yaşanan sahnelerde biraz ara verip yaşanılanları sindirmeye ihtiyaç duydum, sonra kaldığım yerden devam edebildim. Okuyacak olanlara tavsiyem ise, bırakın insanları bölük pörçük etmeyi ve özel isim konulan varlığı ve yokluğu tartışılan tarihin kara deliklerini. Bunları bir kenara bırakarak okuyun. Sadece insanların hayatını siz de yaşıyormuşçasına okuyun. Sadece okuyun ve hissedin. Yoksa miletlere ayrılmak, sorunlardan bahsetmek, katliam diyip geçmek ve kitabı karalamak kolay. Bu kitaptan benim çıkardığım sonuç, iktidarlar yüzünden hayatların ne kadar basite indirgendiğini fark etmenin zor olduğu. Mutlu yaşıyor olabilirsiniz ama mutluluğunuz aslında mutsuz insanlar üzerine kuruldu.
Nasıl okuduğunuzu anlamadığınız bir kişisel gelişim kitabı. Hayatınızı anlamlı kılmak için neler yapabileceğinize dair öğütler veriyor, bu öğütlerin sahipleri de 'asırlıklar' yani 100 yaşını devirmiş insanlar. Bu insanlara kulak vermekte fayda var. Kitapta sadece bu amacı bulma ve ona uygun davranma kısmıyla ilgili bir bölüm yok. Bulun diyor, ikigai'nizi bir şekilde bulun, amacınız bu olsun, bu yönde hareket edin diyor.
