"Yapamadıkları başka şeyleri edebiyatla telafi etmeye çalışan kadınlardan nefret ederim. Umarım arkadaşın evde kalmış ya da menopoza girmiş biri değildir. Böyle tiplere tahammül edemiyorum."
Bıdı bıdı konuşmuş beyefendi. Büyük büyük laflar... Bir de neden sadece kadınlar mesela? Erkekler her hayalini yaşıyor mu? Yaşamadıkları hiçbir şeyi yazmıyor mu? Yazmayı hiçbir zaman bir telafi mekanizması olarak kullanmadığını iddia edebilir misin??? Vallahi roman karakteri de olsa böyle adamlara kıl oluyorum ben de. Görsem döverim olum seni😅
Spoiler içerebilir.
Bu meşhur seri için böyle bir uyarı absürd kaçsa da gerekli olduğunu düşünüyorum. Seriye 2018' de başladığımda hiç spoiler yememiştim. Belki ben gibi insanlar vardır.
Çoğu okur için Harry Potter serisi çocukluğunun güzel bir hatırası. Filmlerinin, kitaplarının çıkmasını hevesle bekledikleri bir dünya. Benim içinse
Ah be duygulandım🥲 Bir daha gelir mi böyle bir seri?.. Sanmam... Hatta önceden bir daha okuyacağım hiçbir fantastik seri Harry Potter kadar güzel olmayacak, zaten artık büyüdüğüm için o kadar etkilenemem deyip okumuyordum. Ama Harry Potter gibi olmasa da umut vaat eden fantastik seriler varmış. Kitap güzelse hangi yaşta olduğunun da bir önemi kalmıyor. Her yaşta o evrenin içine giriyorsun. Ben Harry'yle çok küçükken tanıştım. Ara ara filmlerini ara ara kitaplarını önce tükettim. Ama herhalde ki yetişkinliğimde okusam yine de büyülenirdim 💖😁🥲
Bazen okuyarak bazen dinleyerek bitirdim. Derslerimin yoğunluğundan okuma alışkanlığımı biraz kaybettiğim için çok uzun süre elimde kaldı.
Genel olarak akıcı ve hoş bir roman, betimlemeleri edebi açıdan fazlasıyla doyurucuydu. İnsanların birbirine karşı ne kadar zalimleşebileceğini en acı vakalarla anlatmış, yer yer karakterler için derin bir acı duymanıza ve dünyanın acımasızlığına fazlasıyla sinirlenmenize sebep olacak bir kitap.
Fakat klasikler arasında bu kitap öncesinde okumanızın daha gerekli olduğu kitaplar olduğunu düşünüyorum. Yeterince klasik okuduysanız bir şans verin derim :)
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,7bin okunma
Kimse bizim çektiğimiz acıları gerçekten bilmiyor. Kimbilir büyüdüğümüzde, şimdiki acılarımızı ve üzüntülerimizi saçma bir şeymiş diye hatırlayacağız belki. Ama yetişkin olana kadarki bu uzun ve can sıkıcı dönemi nasıl yaşamamız gerekiyor? Bunu kimse söylemiyor. Kendi hâline bırakmaktan başka çaresi olmayan kızamık gibi bir hastalık mı acaba? Ama kızamıktan ölenler, gözlerini kaybedenler de var. Kendi hâline bırakmak olmaz. Her gün böyle bunalıma girip, sinirlensek de aynı zamanda yoldan çıkarak geri dönüşü olmayan bir hâle gelen ve hayatları mahvolup altüst olan insanlar, intihar edenler var. İntihar ettikten sonra insanlar, "Ah, biraz daha yaşasaydı anlayacaktı ama. Biraz daha büyüdüğünde kendiliğinden anlayacaktı," diye üzüntülerini dile getirseler de olmuyor, keşke mevzubahis kişinin yerine kendilerini koysalar. O zaman o kadar acıya rağmen yine de sonuna kadar direnip, insanlardan bir şeyler duymak için kulak kabarttığında sadece kesin uçları olmayan doğrucu öğütler ve yatıştırıcı sözlerin tekrarlarıyla karşılaşmanın, biz gençleri ne kadar utanç içinde yolun yarısında terk edilmiş gibi hissettirdiğini görebilirler.
Biz sadece geçici heveslerin, ânı yaşamanın peşinde değiliz ama çok uzaktaki bir dağı işaret edip, "Oraya kadar giderseniz, göreceksiniz," diyorlar. Pek tabii ki bunda da doğruluk payı olduğunu biliyoruz ancak sanki şu an çok kötü bir karın ağrın olmasına rağmen ağrıyı görmezden gelip, "Hadi biraz daha dayan. Dağın tepesine çıkınca tamamdır," gibi bir şey öğütlüyorlar. Kesinlikle biri yanılıyor. Kötü olan sizsiniz.