Ayrılığın birçok çeşidi var, vedaların gizli ve saklı hikayeleri. Bazen iki insan, iki uçsuz bucaksız deniz gibi büyük bir sarsıntıyla birbirinden ayrılıyor da, kimsenin haberi olmuyor. Bazen birkaç kelime, hayatı öncesi ve sonrası diye ikiye bölüyor da, hiç kimsenin dikkatini çekmiyor. Bazen nefes alıp veren herkes, kıpırdanıp duran her şey durup
Hepsinin gelmesini bekleme;
Bir kişi gelmeyecek.
Sen alışmayasın diye,
Korkmayasın diye,
Düşünesin diye...
Kendine yetmen için..
Herkesin kendinden kaçacağı yerlerde
Sen kaçmayasın diye.
Gelenler gitmeyecekmiş gibi..
Doğumlarda ölümlerde
Duyasın diye.
Bildiğini bildirmek için
Bilmemeyi öğrenmelisin.
Tam kalasın diye.
Hepsinin gelmesini bekleme,
Sen var olasın diye.
Bir kişi gelmeyecek,
Sen, bir olasın diye.
Kimseye ırkından, dininden, düşüncelerinden dolayı düşman olma kızım, savaşlara göndermek isterlerse kaç, savaşacaksan savaşlara karşı savaş, zorbalardan yana olma kızım, ezilenleri, çaresizleri, güçsüzleri, bebekleri koru, yapayalnız da kalsan doğru bildiklerini söyle, sen bir toprağın parçası değilsin, sen bütün dünyanın parçasısın, dünyanın neresinde doğarlarsa doğsunlar seninle birlikte doğan bütün bebekler senin arkadaşların, onlar düşmanın değil, onların da senin gibi minik elleri var, onlar da senin gibi yüzlerini buruşturuyorlar, onları sev kızım.
zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır .
klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir .
birinci kapı uykudur
uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm açıdan kaçabileceğimiz sığınak sağlar . bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer . aynı şekilde tramvatik haberler alan birinin bayıldığı olur . zihin ilk kapıdan işte böyle geçerken kendini acıdan korur ..
ikinci kapı unutmaktır
bazı yaralar kısa zamanda kapanmayacak , hatta belki de asla iyileşmeyecek kadar derindir . ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir . zaman tüm yaraları iyileştirir sözü yanlıştır . zaman çoğu yarayı iyileştirir . geri kalan bu kapının ardında saklıdır .
üçüncü kapı deliliktir
bazen insan aklı öyle darbe alır ki kendini delilikte saklar . bu ilk başta öyle gözükmese bile öyledir . gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acıdan saklanmak için zihnin gerçekliği bırakması gerekebilir .
dördüncü kapı ölümdür
son sığınak . öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez , yada en azından bize öyle söylenir ..
Niyetin olsun, fakat ümitlere ve kesinlikle de ihtiyaçlara sahip olma. Belli bir sonuca düşkün olma. Hatta birini bile tercih etme. Bağımlılıklarını tercihlere ve tercihlerini de kabullenmelere yükselt.
Sorunu çözmek için sorunu yaratan enerjiyi kullanmak deliliktir.
Durdurmak istediğiniz davranışları durdurmak amacıyla aynı davranışları tekrarlamak deliliktir.
Ya baharın ardından yaz gelmezse, diye bir korkuya kaptırmaz kendini ağaç; yaz gelir hep çünkü, ama önlerinde bir sonsuzluk varmış gibi öylesine tasasız bir suskunluk, öylesine bir enginlik içinde bekleyen sabırlıları gelip bulur ancak.
—Rilke, Genç Bir Şaire Mektuplar
Hakikati bulduğumuzda, yazdığımızda, söylediğimizde her şey düzelecek sanıyoruz.
Aslında ortada olan ancak kimsenin dönüp bakmadığı şeyden başka nedir hakikat?
Ortada olanı anlatmak en zoru.
/Raşit Keskin/
Heyhât! dedi meczup, ölsen haberi olmayacak birine nasıl oluyor da kırılıyorsun?
/Gökhan Özcan/
-Ölsen birkaç vakit sonra yokluğuna alışıverecek birilerine.. -
yolcu vedalaşmayı bilecek
ne kısa tutacak ne lüzumundan fazla uzatacak
onu başka bir kanaatle aldatmaktan geçer bir fikirle vedalaşmak
yolcu vazgeçmeyi bilecek, kendisinden bile
yoksa gölgesi boyunu aşar.
/Behçet Necatigil/
Vazgeçmek Üzerine
twitter.com/gregorsamsamsi/...