Lahiri'nin okuduğum ilk kitabı. Günlük tarzında. Belki günlük yerine "yerlik" demek daha uygun olur, çünkü yazar, her bir farklı yer/mekan/zamanda (kaldırımda, ofiste, lokantada, müzede, trende, ağustosta, vb.) 46 yaşındaki bekar bir kadının hissettiklerini ve karşılaştığı çeşitli olayları, ve olayların kadının ruhundaki yansımalarını anlatıyor. Bu tarz bana Fournier'i çağrıştırdı, Fournier'de yaşlı bir adamın ağzından dinlediğimiz yaşama ve yalnızlığa dair duygu ve gözlemleri, bu sefer orta yaşlı bir kadının ağzından dinliyoruz. Satır aralarında, biraz Calvino etkisi de var sanki.
Svevo'nun şu ifadeleri ile başlıyor kitap: "Her yer değiştirişimde derin bir hüzne kapılırım." Kitapta da bu melankoli var çokça, her bir farklı yerde hissedilen, melankoli kırıntıları, yüzleşilen geçmiş, hayal edilemeyen, hayal edilmekten korkulan gelecek, küçük insani temaslara ait son derece yerinde tespitler... Akıcı, düşündürücü, yüzde buruk bir tebessüm oluşturucu bir okuma. Fournier sevenlere özellikle tavsiyemdir.