Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Özgür KIR
Özgür KIR
@Ozgurkr
Kitap zekayı kibarlaştırır.
Cemil MERİÇ
58 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Simyacı üzerine
Masalsı, felsefik ve kılavuz niteliğinde bir kitap...
Paulo Coelho çok sevdiğim yazarlardan birisi. Dünyanın ruhunu hissedebilen, görünmeyenin ardını anlayabilen, geniş bir bakış açısına sahip olduğunu düşündüğüm yaşayan bir yazar. Kitaplarındaki ana karakterleri her daim yaşamdaki amacını arayan, sorgulayan, anlam bulmaya çalışan kişilerden
Kitabı çok beğendim, okumanızı tavsiye ederim.
Ölmek üzere olan bir anneannenin torununa yazdığı mektuplardan oluşan kısa bir kitap. Duygusal bir hikâye, yüzleşme, iç hesaplaşma, ya da bir iç dökme diyebilirim kitap için. Anne, kızı Ileria ve ergenlik çağındaki torunu arasında geçen anılar. Bir de ailenin sadık köpeği Buck var. Üç ayrı kuşak, kadın, aşk, yalnızlık ve psikanaliz konularının yer aldığı kısa gibi görünen ama derin anlamları barındıran okunulası kitap. İncelememi anneannenin torununa verdiği son öğüt ile bitireyim "Bir karar vermek zorunda kaldığında dur ve dinle sonra yüreğinin götürdüğü yere git." Siz okuyanlar yüreğinizin götürdüğü yere gidin. Bu arada not: Ben kitabı ekim ayında okudum. Kitap bana hep sonbahar mevsimini anımsattı. Kitapları okumak için belli bir zaman dilimi yoktur ama bu kitabın okunma zamanı ekim ve kasım aylarıymış gibi geldi:))
Haruki Murakami'den okuduğum ilk kitap. Dili akıcı yormayan kolaylıkla anlaşılır.. Erkeklerin duygusal dünyasını, aşka ve kadınlara bakış açısını, terkedilme, aldatılma ile karşılaşlaştıklarında nasıl hissettiklerine karşı bakış açımı 7 farklı hikayenin samimiyeti değiştirdi. Duygu yüklü cümleleri olan kitap insanı hikayelerin içine çekerek erkeklerin yaşadığı acıyı anlamamızı, derinliğini hisseetmemizi sağlıyor. Benzetmeler öyle harika kii. Kadınsız Erkekler için, dünya çok geniş, keskin ve ağır bir karışımdır, tıpkı ayın arka yüzü gibi..
Bir kadını yitirmek, böyle bir şey işte. Ve bir zaman geliyor, bir kadını yitirmek, tüm kadınları yitirmek anlamına geliyor. Bizler böyle kadınsız erkeklere dönüşüyoruz.. Her ne olursa olsun kadınsız erkekleri yaşadıkları aşkları ve hissettikleri acıları ile çok sevdim.. Bir gün bir yerlerde bir zaman diliminde kadınsız erkeklerin çok mutlu olmasını diliyorum.. Dipnot :En çok tokayın hikayesini sevdim. Ancak son günlerde aslında neyim diye çok düşünerek ölmeyi tercih eden tokay.
Okur Takip Önerileri
!Spoiler içermektedir!Kitabı başladığım anda acaba ne olacak, acaba nasıl bir hikaye, acaba karakterlerin başına neler gelecek..Hep bir merakla okudum ve bitirdim. Toptaş'ın ne anlatmak istediğini son sayfada anlayabildim.Romandaki herkes gibiydim ben de..Meraklı,duyarsız,yozlaşmış.. Kitabı okuma sürecim boyunca Güldiyar'ın babasına yemek götürdüğü gün başına ne geldiğini,neden gözyaşlarının taşa dönüştüğünü,Hüseyin'in nerde olduğunu,neden kaybolduğunu,geri dönüp dönmeyeceğini merak ettim.Aslında Toptaş'da tam olarak bunu anlatmak istiyor.İnsanlar olarak hepimiz başkalarının acısını,dertlerini,hastalığını, başkasına yapılan zulmü, adeletsizliği bizde yaşanmayan savaşları sadece merak ediyoruz.İzliyoruz.En acısıda bu kısım..Belki biraz üzülüyoruz ama devam ediyoruz izlemeye..Roman da Dursun ve Emine karakterleri de kültürümüzdeki komşuculuğun bir örneğini çok güzel betimlemektedir.Bizim kültürümüzde kötü günde,darda kalındığında yardıma koşma vardır.En yakın dostunla yediğin içtiğin ayrı gitmezken birden düşman olma vardır.Keşke sadece kötü günde barışma olmasa da değerli olan insanların değeri iyi günde de bilinse..Dursun kitabın sonunda kendi vicdanını Muzaffer'in dibine yerleşerek biraz olsun rahatlattı. Toptaş bir kez daha o güzel diliyle HAT edebiyatıyla bize iç muhasebesi,vicdan sorgulaması yaptırdı..Kalbimde Güldiyar'ın hüznüyle,Hüseyin'in bilinmezliğiyle tüm yozlaşmışlıklarımıza rağmen toplum olarak daha duyarlı olabilmek dileğiyle..
Soru-cevap tekniğiyle yazılmış sevgi,çalışma,neşe ve keder,suç ve ceza,eğitim,dostluk,ibadet ve ölüm gibi konularda derin açıklamaları içeren bir kitap.Halil Cibran'dan okuduğum ilk eser.Ermiş birinin kalbe ve ruha hitap eden 60 sayfalık şiiri gibiydi.Bu kitap herkesin kütüphanesinde bulunmalı hayatla ilgili kafa karışıklığı yaşandığında ara ara tekrar okunmalı..Kitapta neredeyse her cümleyi not almak istiyorsunuz. Spoi* bir cümleyi kendime not olarak buraya bırakayım."Düşünceleriniz ile barış içinde olmaktan vazgeçtiğinizde konuşursunuz.Kalbinizin yalnızlığında ikamet edemiyorsanız,dudaklarınızda yaşamaya başlarsınız ve bir ses oyalanma ,bir eğlence olur size.Ve dile getirdiğiniz çoğu şey,düşündüklerinizin yarısını öldürür."
Bağlanma ve bağlanma stilleri hakkında yazılmış harika bir kitap.Hoşlandığınız kişiyi elde etmenin yedi altın kuralı gibi vaatlerde bulunan aldatıcı kitaplardan tamamen farklı. İlişkilerin kökenine bilimsel bakış açısıyla yaklaşılmış.Araştırmalar ve makalelerle savlar desteklenmiştir.İlişkilerimiz şansa bırakılmayacak kadar değerli ve önemli.Bağlanma,bağlanma stilleri ,etkili iletişim,doğru çatışma çözme yöntemleri ve yakın ilişkiler gibi konulara merakı olan herkesin okuması gereken bir kitap.
Okumaya başladığımda çocuklar için yazılmış bir hikaye zannettim.Dili de oldukça açık ve anlaşılır bir kitap olması bu ilk izlenimimde etkili oldu.Kitapta ilerledikçe aslında olayların ve kahramanların sembolik olarak daha derinlerde bir şeyler anlatmaya çalıştığın kavrayana kadar bu şekilde düşünmeye devam ettim.Kitap alegorik bir eser..Bundan sonra spoi vereceğim.*Atom çağı çocukları Üçüncü Dünya Savaşı sırasında güvenli bir bölgeye götürülürken ıssız bir adaya düşerler.Bu yönüyle hikaye Ballantyne'ın Mercan Adası kitabına benzetilir.Neyse devam edelim.Buradaki çocuklar 6 ile 12 yaş arasındadırlar.Adada büyükler ve kurallar yoktur.Adada hayatta kalmak için bir düzen oluşturmaya çalıştılar.Ralp ,Domuzcuk,Simon,Jack,Eric ve Sam,Roger..Her biri farklı karakterleri simgeliyor.Mina Urgan bunları sonsüz bölümünde ayrıntılı bir şekilde anlatmış.İyilik ve kötülüğün savaşı her zaman anlatılmaya ,anlaşılmaya çalışışılmıştır.İnsan doğuştan iyi midir kötü müdür?Her insanın içinde iyilik de kötülük vardır.Ralp,Domuzcuk ve Simon da iyilik daha baskındır.Jack da ise kötülük.Jack lider olmak istemiştir.Lider olmak için her türlü kötülüğü yapmıştır.Öldürme içgüdüsü hakimdir Jack de.Jack kendi kimliğini ve benliğini unutmak için yüzünü boyamıştır.Böylelikle özgürleşerek adadaki yaşamı daha da çıkmaz hale getirmiştir.Kitabın sonunda cennet şeklinde betimlenen ada yaşanmayacak bir haldedir.Heyecan verici ve gerçekçi betimlemelerle korkunun,sevginin,çabanın,insan içgüdüsünün anlatıldığı harika bir kitap..
Hesse'den okuduğum ikinci kitap.Biraz spoi vereceğim.Karakterimizin adı Harry Haller.Yalnız,mutsuz ,hüzünlü dağınık bir yaşama sahip.Kahramanımız bana Oblomov'u hatırlattı.Burjuva insanı ve yaşamı hakkında derin gözlemler ve ayrıntıları bize aktarmış yazar.Haller çocukluk alışkanlıkları itibariyle burjuva yaşamı içinde doğmuştur.Burjuva yaşamından
